Sabah uyandığımda yatakta yalnızdım yataktan kalktım ve dışarı çıktım
-Çağatay
diye seslenmiştim ama ses gelmiyordu korkmuştum ilk defa kendimi güvende hissetmiyordum ormana doğru yürüyordum
-Çağatay neredesin çık bak yoksa çok kötü olur
demiştim ama ses yoktu karavandan baya uzaklaşmış ormanın derinliklerine ilerliyordum en sonunda bir ağacın kenarına oturup bacaklarımı kendime çekip ağlamaya başladım tıpkı küçük bir kız çocuğu gibi.
Arkamdan gelen sesle çığlık atmıştım ağzımı arkadan kapatmıştı çırpınıyordum ama fayda etmiyordu
-kızım bir dur ya benim ben Çağatay depinme artık
-Çağatay
demiştim kısık sesle ve ona sımsıkı sarılmıştım korktuğumu anlayacak olacak ki oda sıkı bir şekilde sarılmıştı
-Korkma sevgilim buradayım ben
kollarından ayrıldım ve iki elimi belime koyarak
-Neredeydin sen meraktan ölüyordum
-Sana bikini almaya gitmiştim karavanda seni göremeyince bende çok korktum
-Denize'mi gireceğiz
demiştim ellerimi alkış yaparak
-Evet hadi gidelim karavana
dedi ve karavana doğru yürümeye başladık geldiğimizde
-Hadi ilk sen giyin sonra ben giyinirim
demişti ve elindeki torbayı bana vermişti heyecanla karavana girip kapıyı tam kapatırken
-Sakın içeri girme gebertirim seni
-Sanki görmedik hiç
-pislik
deyip kapatmıştım kapıyı elimdeki poşetten su yeşili straplez üstünde aynı renk püskülleri olan altı düz bir bikiniydi çok güzeldi giydiğimde göğüslerim tam oturmuştu yalnız bu benim göğüs bedenimi nereden biliyordu ah olamaz öldürücem seni Çağatay
derken poşetten plaj elbisesi vardı askılı beyaz etek uçlarında küçük çiçekler vardı çok hoştu giydiğimde popomu çok az örtüyordu bilerek almıştı biliyordum bittin sen Çağatay diye söylerken dışarı çıktım
jenzlonga oturmuş gözlükleri takmış gökyüzüne bakıyordu havalı çocuk olum ya
-Çağatay sen benim bedenimi nereden biliyorsun?
demiştim tek kaşım kalkmış bir şekilde
-Yetenek meselesi güzelim neyse bende giyinip geliyorum
demişti ve yanağımdan makas alıp karavandan içeri girmiştim beş dakika olmadan çıkmıştı koluma plaj çantasını almış ve plaja doğru yürümeye başlamıştık
az sonra plaja geldiğimizde çantayı bırakıp üstümü çıkarmıştım ama çok utanmıştım nedense Çağatay hıslık çalarak
-vay vay vay zevkli insanım canım
-ukalalık yapma ya
demiştim ve gülmüştük Çağatay denize doğru gidiyordu banada gel işareti yapmıştı arkasından bende geliyordum o buz gibi suya atlamıştı bense sadece ayaklarımı soka bilmiştim Çağatay bana seslenerek
-çabuk gel yanıma yoksa ben getiririm
-çok soğuk ama
-sinem sudan korkuyor mu yoksa
demişti ve biraz sinirlenmiştim bütün cesaretimi toplayıp ve sıcak bedenimden ayrılıp soğuya karışacağım için elveda'lar diliyordum şimdiden ve tüm yükümü denize vererek atlamıştım çok hızlı yüzüyordum baya derine gelmiştim suyun yüzeyine çıkamamıştım ağzımdan ve burnumdan sular giriyordu bense çırpınıyordum sanki bir şey beni aşağıya çekiyordu sanki bilinç altım yavaşça kapanırken alttan biri beni suyun üstüne çıkarmıştı ve derin derin nefesler almaya başlamıştım bir yandan da öksürüklere boğulmuştum
-sinem iyimi sin
-boğuluyordum sana gelirken pislik nasıl olacağım
-özür dilerim prensesim
demişti korkmuş ve çaresiz hissetmişti kendini belliydi çünkü üzülmüştüm
-önemli değil aşkım geçti
demiştim ve bana yaklaşarak ellerini yüzüme koymuştu ve bana
-İnsan hayal ettiği kadar yaşarmış ve ben hayallerimle yaşıyorum sen benim yaşama sebebim sin
-Tek gerçeğim,tek nefes alabilme sebebim sin
demiştim ve yavaşça dudaklarıma yaklaşmıştı ve dudaklarımız buluştuğunda o renkli dünyayla karşılaşmıştım öpüşüne karşılık verirken tenlerimiz soğuk ama nefeslerimiz sıcaktı belkide aşkımız ısıtıyordu bizi.
Bir süre denizin içinde öpüştükten sonra birbirimizden ayrılıp su savaşı yapmaya başlamıştık tabi kide bunu başlatan bendim çünkü hak etmişti denizde ondan kaçmaya çalışırken oda arkamdan geliyordu en sonunda kıyıya gelmiştim ve kıyıya çıktığımda zafer gülüşlerimi yaparken arkamda olduğunu fark etmemiştim yere takılmıştım ve düşmüştüm sırt üstü oda benim üstüme düşmüştü gözleri gözlerime denk gelince gözleri mutluluktan parladığını gördüm mutlu ediyordum onu bu hem gurur duyucu hemde mutluluk vericiydi yavaş yavaş bana yaklaşmıştı ve öpüşmeye başlamıştık elleri kollarımı okşarken
-aa terbiyesizlere bak kumsalda öpüşüyorlar oğlum eviniz yok mu sizin böyle ulu ortada
diye ses duyunca Çağatay'ı üstümden itmiştim plaj elbisemi üstüme geçirmiş ayağa kalkmış teyzenin dediğine karşılık vermiştim
-şey teyzecim biz güneşleniyor-
-sus terbiyesiz bu oğlanı sen böyle şeylere zorlamış sındır Allah bilir tü senin kalıbına
tam ben bir şey söylücekken teyze gitmişti bunak işte nolucak sanki sen hiç yapmadın dedim kendi kendime ben teyzenin arkasından öylece bakarken
-aşkım ayıp ya bak beni nelere alet ediyorsun
demişti gülerek
-akşama sen beni öpersin yine Çağatay
demiştim sinirli sinirli
-kızma nazlı şeytanım bir şey demedim ki
-ha bide desen nolucak acaba
demiştim tabanları yağlamış tüm hızımla karavana gidiyordum kolumdan tutup beni kendine çekti ve
-beni ne o teyze nede bir başkası ilgilendiriyor beni tek ilgilendiren şey sensin
-o zaman niye kadının söylediklerine karşılık vermedin
-çünkü sinirlenmiştin ve çok tatlı oluyordun ellemek istemedim
-pislik
demiştim ve karnına vurmuştum onu iki büklüm etmiş arkamda bırakmışken
-ne dedim ben şimdi ya
-bilmem
demiştim gülerek karavana girip
-ben duşa gireceğim haberin olsun sevgilim
demiştim ve kapıyı kapatıp içeri girmiştim tabi kide bilerek onun canını yakmak istemezdim ama hak etti beni o teyzeye karşı korumalıydı ama olsun gülerken bile çok tatlıydı
denizde söylediği aklıma gelince istemsizce güldüm ve gerçekten dedikleri doğruydu
İnsan Hayal Ettiği Kadar Yaşarmış ve benimde hayalim onunla mutlu olacağım bir gelecek.
*******************************************
Bundan sonra her gün yazmayı düşünüyorum çünkü okullar kapanıyor bol vaktim olacak ve daha çok güzel şeyler olacak bu bölümden sonra bir şeyler ters gidebilir okumaya devam edin sizi seviyorum..