Ölüm müydü seni korkutan yoksa kadere karşı boyun eğmek miydi.İşte tam ortasındaydım şimdi sevdiklerin seni beklerken sen sadece kendini yok sayıp bebeklerini düşünen bir anne olandın.
Korkmuyordum hiç bir şeyden kader bana bunu göstermişti belkide ama ya sevdiklerim noğlacak dı ?
Tabi kide vazgeçmeyecektim bebeklerim ve Çağatay için savaşacaktım zordu belki bu ama yapmalıydım daha hayatımın baharındayken tek bir mevsimde tüm mevsimleri geçirmek istemiyordum.
Uyandığımda kendimi yatakta buldum bağlıydım burası fazla rutubet kokuyordu nasıl durabilmiştim burada anlamıyordu.Ben bunları düşünürken deponun kapısı cızırtılı bir şekilde açıldı berbat bir ses idi bu kulaklarımın zarı patlamıştı sanki.
Gür ve kalın bir sesle irkilerek kendimi soğuk duvara yasladım.
BERKAY;
-Oo anne adayımız nasıllar?
dedi iğrenç bir şekilde gülerek
-Sen ne kadar adi bir herifsin ya görmüyor musun karnım burnumda ölme mi istiyorsun?
dedim hem ağlayarak hem de bağırarak o sadece piç smil'e gülüşünü yapmıştı ve bana yaklaşarak şöyle demişti iğrenç nefesini yüzüme üfleyerek
-Belkide evet ölmenizi istiyorumdur bu benim için pek intikam almış sayılmaz belki ama idare eder
demişti
-Nasıl böyle kalpsiz olabiliyorsun onların daha günahı yokken sen nasıl böyle gaddar oluyorsun?
demiştim artık ağlamaktan mecalim kalmamıştı
-Senin günahların karnında kilere yansımıştır korkma o herifle beraber olduğun için sende günahkar olacaksın
demişti kükreyen sesi ile korkmuştum artık belkide sona gelmiştim şimdi nolacak dı nasıl kurtulacaktım.
-Ne o çok üzüldün galiba dediklerime
demişti yatağın kirli tarafına oturarak
-Bak Berkay konuşalım hata yapıyorsun
dediğimde hışımla ayağa kalktı ve eliyle emir verircesine
-Bana hata yaptın diyemezsin ben ner de ne yapılacağını gayet iyi biliyorum karnındakileri düşünüyorsan o çeneni kapat yoksa sizin için hiç iyi olmaz
demişti elindeki çakıyı yüzüme batırmıştı çığlıklar içinde kalmıştım her yerim kan olmuş bedenim titriyordu sancılarım başlamıştı yeniden artık korkuyordum ölümden mi?yoksa kaderden mi? bilmiyordum ama inanıyordum Çağatay'ın beni bulacağına kalbime yemin etmişcesine güveniyordum.
Zaten güvenden başka bir şey yapamazdım.
Çağatay'dan***
Sinem iki gündür yoktu aralıksız onu ararken kendime bakmamıştım sakallarım uzamış,üstüm içki ve sigara kokuyordu ağzıma sürmediğim şeyi sinem yokken yapmıştım onsuz olamayacağımı ve nasıl dağıldığımı şimdi anlamıştım.
Telefonumun çalmasıyla hemen telefonu elime almam bir olmuştu arayana baktığımda 'CAN' arıyordu hemen telefonu açtım ve;
-Can nolur bulduk değin
-Abi sinem'in telefon sinyalini bulduk ormanlık bir dağ evinden geliyor adresi bulduk şim-
derken telefonu kapattım ve hemen arabaya koşarak gittim bindim ve son hızla adrese doğru gittim artık sinem'siz bir saniye daha duramayacaktım.
Sinem'den***
Berkay elinde bir tabak la girmişti depoya
-Hadi bir şeyler ye acıkmıssın dır
-Yemicem
dedim sinirli tavrımla oda aynı şekilde sinirlenmişti ve tabağı yere atmıştı
-Ben sana ne diyorsam onu yapacaksın burada benim sözlerim ve emirlerim geçer anladın mı sürtük!
demişti son dediği canımı yakmıştı bu sözleri hak edecek ne yapmıştım ne
-Bana sürtük demekten vazgeç pezevenk!
artık bende söyleyecektim ağzıma geleni eğer bir şey diyorsa elbet karşılığını alacaktı
Sinirle elindeki çakıyı kasığıma saplamıştı ağzımdan kanlar gelirken bir elimle de karnımı tutuyordum canım yanıyordu gözlerim yavaşça kararmaya başlamıştı etrafım bulanık olmaya başlamıştı bilinç altım kapanırken tek dediğim şey
-Bebeklerim...
demem olmuştu artık karanlık dünyadaydım ya aydınlayacakdı ya da karararacakdı.
Çağatay'dan***
Dayan güzelim geliyorum bebeklerimizi ve seni kurtarmaya geliyorum kavuşmamıza az kaldı baş belam.
demiştim ve ormanlık yola girmiştim iki km sonra dağ evini görmüştüm harabeye dönmüş ve ürkütücü bir hali vardı evin içeri girmiştim ama kimse yoktu aşağıdan bir ışık geliyordu depo olduğu belliydi.
Aşığa indiğimde yerde Berkay yatıyordu kendini vurmuş piç iyi olmuş bence derken yatakta kanlar içinde yatan sinem'i gördüm kan beynime sıçramıştı yatak beyaz ken kırmızıya dönmüştü sinemi avuçlarımın arasına alarak
-Sinem'im uyan nolursun bırakma beni!
demiştim ama ses gelmiyordu hemen Berkay piçinin yanına gitmiştim tekmelerimi yüzüne ve kasıklarına geçirmeye başlamıştım ölmemişti şerefsiz.Yumrukları mın ardı arkası kesilmiyorken arkamdan güçsüz ama narin çıkan bir ses duydum
-Kurtar bizi Çağatay
diyen sinem'idi hemen kucağıma alarak hastaneye götürdüm Allah'ım ona ve bebeklerimize bir şey olmasın sen onları bana bağışla.
diye dualar ediyordum bu saatten sonra elimden hiç bir şey gelmiyordu ama sinem çok güçlü bir anne'idi dayanırdı o bırakmazdı beni hemde asla.
****************************