lavobadan çıkınca kapımın önünde dinelen çağatayı gördüm ve
-nağpıyosun burda
dedim gülerek
-banyoda sana birşey olur diye her ihtimale karşı duriyim dedim kötümü ettik
dedi ukalaca
-yok canım iyi etmişsin
dedim ve kıkırdadım
çok acıkmıştım vücudum yorgun düşmüştü o kadar maceraya göre iyi bile dayandı bence
-hadi yemeğini ye seni biyere götürücem
dedi
meraklı gözlerle ona bakarken sanki aklımı okumuştu
-sakın nereye gidicez diye sorma söylemem yede yemeğini gidelim bugün unutulmaz olsun istiyorum
dedi
-peki
diyebilmiştim sadece ne diyebilirdim ki
*********
yemeğimi yedikten sonra masadan kalktım ve çağataya şöyle dedim;
-biz gidicez de babam hayatta izin vermez
-sen bekle ben geliyorum
dedi ve kapıdan çıktı merak etmiştim nağpıcaktıki babamdan izin mi alıcakdı ya babam izin vermezse babamı öldüre bilirdi belkide pıçaklaya bilirdi şimdi bana pıçaklamak ne demeyin o öyle bikere
iç sesimle tartışmam bittikten sonra odaya çağatay geldi ve ona meraklı bakışlarımı attım
-merak etme babandan izin aldım bugün benimlesin
dedi ve kolumdan tuttu odayı terk ettik
hastaneden çıkmış arabanın yanına gelmiştik buna araba denmezdi bebekdi be buna kimbilir ne kadar para vermiştir ben o parayla kulaklık alırım be abi çocuk zengin ya
arabanın yani (bebeğin) rahat koltuklaranına kendimi yaymış bir biçimde bıraktım ve çağatay direksiyon başına geçti gaza basti ve kendimi koltuğa yapışmış olarak bulunca güldü
-nereye gidiyoruz ya söylesene
-uğraşma birşey demicem sus ve yolu izle
-ya söyle çatlarım
dedim ve radyoyu açtı
yol boyunca kafam cama yaslanmış yolu izliyordum yolun baya uzun olduğunu fark ettiğimde gözlerimin kapandığını fark ettim ve kendimi uykunun kollarına bıraktım
****
Çağatay'dan
sineme bakmak için kafamı çevirmiştim fakat uyya kalmıştı kıyamam o kadar masumduki bir bebekten farkı yoktu inanılmaz biriydi ilk görüşde etkilemişti beni o diyer kızlardan çok farklıydı herkesde olmayan ama onda olan birşey vardı ama neydi bilmiyorum