Sinem'den***
Bugün hafta sonuydu ve biz bütün gün evdeydik galiba çok canımız sıkılıyordu gerçi sadece benim canım sıkılıyordu Çağatay maç seyrettiği için kendime konuşmam gerekti.O sırada mira ve boranın ağlamalarını duydum.Koşarak odalarına çıktım ve mirayı ve borayı kucağıma aldım kendi odamıza götürdüm.Yatağa yatırdım ve onlarla küçük oyunlar oynamaya başladım çok güzel eğleniyorlardı.Bir gülüşleri benim ömrümü uzatırken bana sarılmaları cabası oluyordu.Minik elleriyle bana bir şeyler anlatıyorlardı gülerek ben anlamsızca onlara gülerken aklıma yine annem gelmişti aklım almıyordu nasıl olmuştu da beni bırakmıştı.Ben mirayla borayı kaybedersem ya da bırakmaya kalksam ölürdüm ya bu o kadar can yakıcı ve korkunç ki insanın tüyleri diken diken oluyor.Bazen de diyorum belki bırakmasının bir sebebi,açıklaması var dır diye ama ne olursa olsun insan bırakabilir miydi evladını.Ben dayanamaz ve her gün bin kere ölürdüm.Yine gözlerim benden habersiz göz yaşlarımı akıtırken telefonum çaldı hemen arka cebimden telefonu çıkardım ve arayan hilal idi.
-Efendim hilal
-Sinem bizim nişan olacaktı ya
-Evet
-İşte bu gün nişan var şimdi bize geliyorsunuz ve hazırlanıyoruz
-Tamam birazdan geliriz Çağatay'la
dedim ve telefonu kapatmıştım.Hemen mirayı ve borayı kucağıma aldım ve'Babanın yanına gidiyoruz biz demi canlarım'diye onlara konuşuyordum yavaşça aşağıya indim ve Çağatay halen televizyon seyrediyordu Semra teyzenin eline mirayla borayı verdim ve sinirle Çağatay'ın yanına gittim ve kumandayı elime alıp televizyonu kapattım.Çağatay sinirle
-Ya niye kapadın sinem
-Hilal aradı nişanı varmış bugün hemen gelin dedi hadi gidiyoruz
-Off sinem ya tamam
-Off lama bana ukala
-Sende şapşal sın biz bir şey diyor muyuz?
demişti gözlerini devirerek acaba farkındamıydı şuan tatlı olduğundan?bence değildi hemen dudaklarına bir öpücük kondurduktan sonra bana
-Siniri mi böyle geçiriceksen ben hep sinirlenirim sana
-Ukala
dedim ve kolundan tutup yukarı çıkarmıştım odaya geldiğimizde ikimizde dolaplarımızın önünde öylece duruyorduk ve aynı anda
-NE GİYECEĞİZ!
demiştik Çağatay ellerini saçlarına götürmüş bir şey düşünüyordu....
-Sinem hadi alışveriş merkezine sana elbise bana takım elbise alacağız yoksa böyle üstümüzdeki günlük kıyafetlerle gitmek zorunda kalacağız.
-Tamam
dedim ve çantamı alıp Çağatay'la çıktık evden ve arabaya bindik son hızla alışveriş merkezine gittik.Az sonra alışveriş merkezinin önüne geldiğimizde hemen Çağatay'a takım elbiselerin olduğu bir mazaya girdik ve lacivert bir takım elbise aldık.Bana da bordo bir elbise topuklu bir ayakkabı almıştık ve hemen hilal lere gitmiştik malum küçük nişan istemişlerdi bir kaç ay sonra düğünleri olacak idi.Kapıyı çaldığımızda hilal kapıyı açtı ve kolumdan tuttuğu gibi beni yukarı çıkardı.
-Hemen hilal'in saçını maşa yaptık ve dağınık bir topuz yapmıştım benim saçlarımı'da düzleştirmiştik elbisem fazla ağırdı rengi falan saçım sade olmalıydı.Hilal elbisesini giydi.Elbisesi su yeşili balık model bir elbise idi çok güzel durmuştu sarışında baya iyi duyuyormuş bu renk.Hemen elbisemi üstüme geçirdim ama karnım biraz belli olmaya başlamıştı anlaşılıyordu hilale dönerek