Geceyi romantik slow bir şarkıyla bitiren Çağatay olmuştu ama ben biraz daha durmak istediğimi belirtmiştim Çağatay'a oda beni anlayışla karşılamıştı.Kulağıma eğilerek
-Kafanı bir milim oynat burayı dağıtırım
demişti nefesini kulağıma üfleyerek azıcık huylanmış olsam dam beni kıskanması çok hoşuma gitmişti onun sözüne onay vermek için aşağıya yukarıya kafamı sallamakla yetinmiştim.O sırada telefonum masada titrerken görmüştüm elime alıp arayan kişiye baktığımda,
'CAN' arıyordu hemen meşgule atıp telefonu tamamen kapatmıştım eğer Çağatay görürse hiç iyi olmayacağını biliyordum zaten başından beri kendisinden hoşlanmamıştı.Etrafta birbirini yiyen sevgililer vardı ve nedense rahatsız olmuştum Çağatay'a dönüp
-Artık kalksak mı?
diye bağırmıştım müzik gecenin sonlarına doğru daha bir fazla yükselmeye başlamıştı anca duyardı.Çantamı alıp hemen mekandan ayrılmıştık, çıkışa geldiğimizde görevli Çağatay'ı durdurup kulağına bir şeyler söylemişti ve Çağatay'ın yüzü gerilmeye başlamış boynunun altından damarları gözükmeye başlamıştı anlaşılan sinirlenmişti ama ne söylemişti ki görevli ona?
Aklımı kemirip bitiren bu soru beni huzursuz etse de belli etmemek için Çağatay'ın elini sıkmıştım bana dönerek yüzü biraz yumuşamıştı beni rahatlatmak istiyordu ama kendisinin ne kadar huzursuz olduğunun farkındaydım.Görevliye eğilip bir şeyler söyledi ve beni yavaşça çekerek arabaya doğru gitmeye başlamıştık sokak ıssız ve bir o kadarda ürkütücüydü ama nedense bir yanım güvendeydi çünkü yanımda Çağatay vardı.Bu güvenime gülerken hemen arabaya bindik ve Çağatay gaza yüklenip eve sürmüştü daha fazla beklemeden hemen sorularımı sormaya başlamıştım.
-Çağatay ne oldu?O adam sana ne dedi de bu kadar kızdın?
..........(Cevap yok)
-Soruma cevap ver Çağatay!
...........(cevap yok)
Bu haline sinirlenmiştim eli o sırada CD'ye gittiğinde elini tuttum ve geri çektim ama o ısrarcıydı konuşmamakta sinirlerimi zıplatmıştı açıkçası hemen el frenini yavaşça çekip arabayı durdurdum Çağatay bana kızgın ve şaşırmış gözlerle baktığında sesim olduğundan daha yüksek çıkması için Allah'a yalvarmıştım
-Ya şimdi her şeyi söylersin ya da giderim!
demiştim ve resmen kükremiştim Çağatay'a karşı, Çağatay'da bana dönerek
-Vurulduğum adamlar yani o adamların adamları benim adamlara saldırmış bunu söyledi bende sinirlendim yarın işlerini görücem merak etme
-Çağatay hayır gitme ne olursun bak yeniden yeni-
getirememiştim devamını,devamını getiren şey göz yaşlarım olmuştu tekrardan ona bir şey olmasından o kadar korkuyordum ki ölüm gibiydi nefes alma dese daha kolay oldu ama izin veremezdim gidemezdi tekrardan böyle bir şey yaşayamazdı.Ben bu düşüncelerimle göz yaşlara boğulmuşken Çağatay bana yaklaşarak
-Ağla sinem'im ne olursun ağlama dayanamam bu acıya ama inan seni ve çocuklarımızı korumak istiyorum eğer sizi koruyamazsam daha çok acı çekerim ne olursun anla beni
-Hayır Çağatay gidemezsin anladın mı her ne olursa olsun gitmiceksin ölüceksek eğer beraber ölücez tamam mı! Ama senden ayrı ölmek istemiyorum nasıl hep yanımdaysan öldüğümüzde de beraber olalım varsın seninle olsun Çağatay
-Tamam baş belası tamam yeter ki ağlama
demişti ve çenemden tutup yüzüne doğru yaklaştırdı ve dudaklarımdan öpmeye başlamıştı göz yaşlarım onun da yanakları ıslattığında irkilmişti biraz geri çekilip alnını alnıma yaslayarak göz yaşlarımı silmişti ve nefesini dudaklarıma üfleyip