22.Bölüm "Evim"

1.5K 113 33
                                    

Arkadaşlar, ben her akşam düzenli olarak en az iki bölüm attıyorum.Sabahaları ise nadir bölüm attıyorum.Sadece akşamları bölüm atabilme şansım oluyor.

İyi okumalar :)))

                                ✦

"Daisy kim?Beni seviyor musun gerçekten?"

Mavi gözlerinde ki dalgalanma durdu.

Bedeni kaskat kesildi.

Dudağıma değen nefesi kesildi.

Yüzü gerildi gerildi ve gözleri karardı.

Avucunun içinde ki elimi sıktı.

Canım acıdığı için yüzümü buruşturdum.

Ama bunu hissedemeyecek kadar gözü kararmıştı.

Korkuyla yutkundum.

"Alber-" dememe izin vermeden öfke saçan gözüyle gözümü ezdi ve tıslayarak konuştu.

"Sakın! Sakın bir daha onun adını ağzına dahi alma! Belki de seni sevmiyordumdur!" diyip elimi sertçe savurdu.

Bir an gözü hüzünle ve çaresizce bana baktı.

Ama anlıktı.

"Haddin olmayan konulara bulaşma elena edwar." diyip kırgın ve yaralı bıraktığı kıza bir kere dahi bakmadan gitti.

Yaralı ve kanadını kırdığı bir kız bırakmıştı arkasında...

Orada savrulan elim öylece kalakaldı.

Gözüm ise az önce olduğu yere bakıyordu.

Gözümünden bir yaş firar etti.

Yaş değil alev...

Demek sinirlenince,kırgın olunca,öfklenince,ağlayınca gözümden normal yaş yerine alev düşüyordu.

Ama şimdi burada sıkıntı olmasın diye hemen elimle göz yaşımı silip hızlıca ayağı kalktım.

Zar zor ayakta kalıyordum.

Ben Alberte yaralı bir kuş olarak gelmiştim şimdi ise bir ölü olarak aileme geri dönüyordum.

Yaralarımı sarayacak aileme.

Saçımı okşayıp kızım diyen layla teyze,Ablam diyen miaya gidicektim.

Sanki bu okula sığamıyor gibiydim, kalbim çok ama çok ağrıyordu.

Gönlüme aniden bir yar düştü şimdi o yar canımı çok yakıyordu.

Bana mutluluk veren, yaralarımı saran kelebekler şimdi canımı acıtıyordu.

                                 ✦

Odama girdiğim gibi sadece üstümü değiştiridim.

Nereye diyen mayaya bakmadım bile.

Sanki omzumda bir yük varmış gibi.

Nefesim daraldıkça daralıyordu.

Ağzımdan nefes almaya başladım.

Kalbim ise Albert diye acıyla çığlık attıyordu,oysaki yakan kendisiydi.

Kimseyi umursamadan kendimi okulun dışına attığımda derin derin nefes aldım.

Ciğerlerime dolan oksijenle az da olsa kendime gelmiştim.

Saçımı düzeltim.

Layla teyzenin karşısına böyle mi çıkacaksın?

Seni eskisinden sağlam görsün isterken daha da fazla yaralamışlardı.

Kalbime bir ağırlık çöktü.

Anlayamadığım bir acı ve ağırlık.

Albertin sözleri ise beynimde yankılanıp duruyordu.

İçimde çıkmayı bekleyen ruh hayvanım vardı.

Acısını elcise duyurmak istiyordu.

Ruh hayvanım içimdeki kalkana çarpıp duruyordu.

"Elena izin ver çıkayım!" diye boğuk sesiyle konuşan ariaya aldırmadım.

"Sakin ol,benim emrim olmadan çıkma."

"İzin ver çıkayım! Seni yakanı yakayım!"

Aria ise hırsla içimdeki kalkana çarpıp duruyordu.

Kırmaya çalışıyordu.

"Belkide seni sevmiyordumdur elena?"

"Haddini bil!"

"Onun adını,onun adını..."

O kız kim,o kim!!!
Kim! Kim ! KİM!

Güldürende ağlatanda aynı kişiymiş meğer...

Ne acı!

Acınası bir durum.

Bu düşüncelerimi engelleyen ise ilerde oluşan kalabalıktı.

O...o...o benim evim değil miydi?

Onun etrafın da napıyorlar?

Kara dumanlar neyin nesi!

Kalbimin gümbür gümbür attıyordu.

Umarım düşündüğüm şey değildir!

Umarım!

Koşarak kalabalığın yanına gittim.

"İzin verin! Orası benim evim! Ah pardon! izin verin!" diyordum insanların arasından sızarak.

Evime yaklaştıkça çığlık,feryat figan seslerini duyuyordum.

Bu çığlık miaya aitti!

Hızlıca kalabalığı geçtim.

Gördüğüm manzarayla adımlarım hava da asılı kaldı.

Mia yere çökmüş çığlık çığlığa ağlıyordu.

Gözünün içi kıpkırmızı olmuştu ağlamaktan.

Onu ise tutan iki mahalle kadını vardı.

"Sakin ol kızım! Annen sapsağlam çıkıcak!" diyen bir kadınla nefesim kesildi.

Cayır cayır yanan eve baktım.

Layla teyze...

SON.

Yarın sabah bir iki bölüm gelecek.Sonra ise akşam iki bölüm.

SEVİLİYORSUNUZ!!!

OY VE YORUUUUM!

ANKA KUŞU'NUN KIVILCIMI(BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin