10.Bölüm "Kırgınlık"

2.2K 139 50
                                    

İyi okumalar dilerim bebişlerim :)))

🍂

Okula girdiğimiz an herkesin bakışları bizi buldu.

Aralarında fısıldaşanlar,bizi gösterenler,kıskananlar ha ha çokta umrumda!

Albert ise inadına inadına elimi sımsıkı tutuyordu.

lan yerim seni be!

Önümüze çıkan üç kişiyle durmak zorunda kaldık.

Üç erkekti,biri gevşek gevşek sakız çiğniyor biri sigara içiyordu.

Diğeri ise saçına jöle sürmüş kokusu buraya kadar geliyordu kesin bozuk yumurta sürmüştür saçına.

"Vay vay vay! Albert tanıştırmayacak mısın bize prensesi?" dedi jöle kafalı.

Göz devirdim,niye saygı duymuyorlardı ki Alberte sonuçta prens,ön tahminlerim yani!

"Nils çekil önümden uğraşamam şimdi senle." dedi albert tıslayarak.

"İyi sen git biz bu güzel kızla uğraşalım ne dersin güzellik?" dedi sigara içen.

Sigarayı ağzına sokarım it!

"Gebertirim seni lan!" dedi albert ve yakasından tutup kafasının ortasına kafasını geçirdi.

Sigarası yere düşüp kendisi de düşünce oh dedim!

Sakız çiğneyen ise Alberte bir adım atınca kolundan tuttuğum gibi geri savurdum ve üçüne hitaben konuştum.

"Sigara içince adam olunmuyor maalesef,dışardan salak gibi görünüyorsun.Gevşek gevşek sakız çiğneyeceğine adam olsan daha işe yarar olursun.Sen ise kafana bir ton jöle sürüp burada kabadayı gibi gezmene gerek yok,yakışıklılığından değil jölenin kokusundan az sonra bayılıcam.Biraz beyininizi kullanın milletin sevgilisine, karısına yavşaklık yapmayın.Herkes sizin gibi değil haddinizi bilin." dediğim gibi Alberte döndüm.

Gururla bana bakınca kan yanağıma toplandı.

"Sizinle sonra görüşücez nils." diyip elimden tutup uzun olan bir koridara girdik.

"Onlarla muhatap olma elena." dedi albert uyarı dolu sesiyle.

Bıkkın bir nefes aldım.

"Altüst bi kaç cümle kurdum." dediğim de bir odanın önünde durmuştuk.

"Seni uyardım güzelim, cezasını sen çekersin." diyip dudaklarıma bakınca koluna cimcik attım.

"Çakarım ağzına görürsün cezayı." dediğimde güldü.

Sonra kapıyı çalıp gel diyen sesle içeri girdik.

Koltuka oturan ve kahve içen bir kadın ve geniş bir masada oturan bir adam vardı.

"Hoşgeldiniz." dedi adam.

"Hoşbulduk." dedi albert.

"Bu elena sevgilim, festivalde gücü ortaya çıkan kız." dediğinde kadın da ayağı kalktı.

Sevgilim ne ara sevgili olmuştuk lan?

Adam ve kadın beni şöyle bir süzdü.

"Otursana oğlum." dedi adam,albert ise elimi bırakmadan sandalyeye oturduk.

Kadın yanıma gelip sıcacık Gülümsedi.

"Nasılsın tatlım?" dedi sevecenli sesiyle.

"İyiyim siz efendim?" dedim utanarak.

"Efendim demene gerek yok rose desen yeter tatlım." dediğinde başımı salladım.

"Albertcim müsaade et biraz konuşalım elenayla." dediğinde albert bana baktı.

Başımı sallayınca yanımdan kalkıp tanımadığım adamın karşısına oturup birşeyler konuştu.

Rose ise yanıma oturup bacak bacak üstüne attı.

Sanki ikinci Elizabeth!

"Herşeyi biliyorum, bana güvenebilirsin birde Michael yani arkandaki müdüre de güvene bilirsin. O benim kocam olur,albert,ben ve Michael dışında kimseye güvenip Tanrıça olduğunu söyleme." dediğinde sadece başımı salladım.

"Burada yaşayacaksın,senin için bir oda ayırdık ,bir oda arkaşın var.İkiniz ortak kullanıcaksınız,o da mor element sınıfına gidiyor.Kral dahi bilmiyor bunu ve bu çok tehlikeli. Ölümüne kadar sonuçlanır bu yüzden hiç kimseye söylemeyeceksin.Mor element sınıfında kalacaksın ve benden ders alacaksın. Sana biraz farklı ders ve eğitim vereceğim.Her sabah saat sekizde mor element sınıfında hazır ol.Dört ders var ilk iki ders elementleri yönetmek ve onların hakkında bilgi öğrenmek.Son iki ders dışarıda eğitim alacaksın.Anladın mı tatlım?" dediğinde yorulmadan anlatması beni şaşırtmıştı.

"Anladım." dedim anlayarak,anlamasam mal gibi ona bakardım.

"Birde benim arkadaşım var,onun gücünün olup olmadığını da merak ediyorum." dedim miadan bahsederek.

"Onu bana göster bir kaç testten sonra anlaşılır gücü olup olmadığını." dediğinde bilmem kaçıncı defa başımı salladım.

Boynum kopacak bir kaç dakika sonra kesin!

"O zaman biz çıkalım." diyen Alberte döndüm.

Başımı sallayıp ayağı Kalktım.

Roseye elimi uzattıp,"Tanıştığımıza memnun oldum." dediğimde o da elini uzatıp elimi sıktı.

"Bende tatlım" dedi.

Michael denen adam ise bana gülümsemkle yetindi,vah vah çok da umrumda!

Bende gülümseyip odadan çıkacakken albert elimi tutu.

Bu da iyice bokunu çıkardı.

"Kaçmayacağıma göre sürekli elimi tutmana gerek yok." dedim kaşını çattıp yüzüme baktı.

Sonra mavileri dalgalandı.

İstemeden kırmıştım onu,kendimi kötü hissederken tam konuşucağım an elimi bıraktı.

yazın ortasında elim üşümüştü.

"Özür dilerim, sana kalacağın odayı göstereyim." dedi soğuk bir ses tonuyla.

Bakışlarıda soğuktu tıpkı oliviaya baktığı gibi bakıyordu.

Kalbime bıçak saplanmış gibi hissettim.

Bende mi gözünden düşmüştüm?

Bu düşünce kalbime ağrı girmesine neden olmuştu.

"Albert be-" dememe izin vermeden konuştu.

"Çabuk ol elena,işlerim var." demesiyle kanım dondu.

Önden gidip arkasına bakmadan gitmesi tekrar ve tekrar karnıma sancılar girmesine neden olmuştu.

Artık o da mı bırakacak beni?...

SON.

Oy ve yorummmmmmmm!!!

💓💓💓

ANKA KUŞU'NUN KIVILCIMI(BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin