33.Bölüm "Sorular"

1.2K 98 10
                                    

İYİ OKUMALAR DİLERİM :)))

☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️☁️

"Ah! İnsancık misafirlerimiz tuzağı geçebilmiş..."

Sesin geldiği yöne sakince döndüm,çünkü akrep kadını illâ bizi bulacaktı.

Kasmaya gerek yok.

Hepimiz ondan bir kaç adım uzaklaştık.

Yarı insan yarı akrep şeklinde olan kadına baktım.

Kahverengi ile kırmızı arası kıvırcık saçları,siyah teni,simsiyah gözleri alaylı bakışları üzerimizde gezdi
Elinde ki tırpana baktım sonra alnının tam üstünde bulunan zümrüt taşına.

Kahverengi ile kırmızı arası kıvırcık saçları,siyah teni,simsiyah gözleri alaylı bakışları üzerimizde gezdiElinde ki tırpana baktım sonra alnının tam üstünde bulunan zümrüt taşına

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Kamila." dedi Michael sadece akrep kadınına bakarak.

Ben anında Michaele dönereken akrep kadın şaşkınlıkla ona bakıyordu.

"İsmim kamila değil! Wanda!" dedi akrep kadın bağırarak.

Rose ise homurdanarak göz devirdi.

Michael ellerini göğsünde birleştirdi ve gülümseyerek akrep kadına baktı.

"Kamila,senin sevdiğin adamın sana taktığı bir isim değil miydi? Wanda mı yoksa kamila mı desem?" dedi başını omzuna yatırarak.

Ben ise bu olanlara anlamayarak bakıyordum.

Akrep kadını ise elindeki tırpanı daha sert sıktı.

Gözleri öfke saçıyordu.

Normalde insanın sevdiği kişinin adı geçince hüzünlemesi gerekirken öfkelenmesi gerçekten de onun aşka olan inancının yok olduğu demektir.

"Kes sesini!" dedi çığlık atan sesiyle.

Sesi de mübarekmiş.

"Niçin geldiniz buraya?" dedi soğuk bakışlarla bize bakarak.

"Niçin geldiğimizi biliyorsun kamila." dedi Michael.

Kamila denen kadın ise şuh bir kahkaha attı.

"Bilmez miyim? Ama onu size zümrüt taşını vermek gibi bir amacım yok." dedi.

"O taşa ihtiyacımız var,vermek zorundasın." dedi mia ağlamaklı sesiyle.

"Herkesin bu taşa ihtiyacı var." dedi ve kuyruğunu salladı.

"O taş tek umudumuz.Hem onu kafanın üstün de ne işi var? Napıcaksın onunla?" dedi rose kaşlarını çatarak.

Kamilanın aniden yüzü sirke attı ama Hemen eski halini aldı.

"Sizi ilgilendirmez.Gidin buradan,yoksa burada şirin hayvanlarıma akşam yemeği olursunuz." dedi ve kahkaha atarak arkasına döndü.

Bu kadar kolay olamaz!

"Bekleyin lütfen." dedim hızlıca bir kaç adım öne çıkarak.

Kamila ise bana baktı.

Kaşları çatık ve sinirliydi.

"Ben buraya asla savaş ya da seni öldürmek için gelmedim.Benim gerçekten o taşa ihtiyacım var." dedim çaresiz sesimle.

Kamila ise pür dikkat yüz mimiklerimi inceliyordu.

Bakışlarımı yere indirdim.

"Sevdiğim kız elimden gidiyor..." dedim titreyen sesimle.

Ortama bir ölüm sessizliği çöktü.

Mavi gözlerimi kamilaya çevirdim.

Gözlerinde bir kırgınlık gördüm ama anlıktı.

"Her senin gibi konuşuyor.Hadi başka kapıya." dediğinde bu sefer bağırarak konuştum.

"Sevdiğim kız gidiyor diyorum! Giderse ben ölürüm mahvolurum! Onsuz nefes alamam yaşayamam edemem. Bir tek ona tutuldum,gülüşü, bakışı,saçları,gözleri, yüzü herşeyi muazzam. Benden tam üç gündür ayrı ama sanki yıllardır ayrıymış gibi hissediyorum." dedim acıyla ve dizlerimin üstüne çöktüm.

"Ben aldığım nefeste boğluyorum.nasıl? Napıyor? Tek mi? Korkuyor mu? Dünya kadar soru var aklımda ama hiç birinin cevabını alamıyorum.Onu rüyamda görüyorum ama sarılamıyorum dahi! Onun için canımı veririm! Eğer ki o giderse Tanrı şahit olsun ki gözümü kırpmadan arkasından giderim, çünkü o herşeyim..." dedim gözümden yuvarlanan göz yaşıyla, daha doğrusu alev gözyaşı.

Yoğun duygularımla savaşıyordum.

En fazla ise özlem ağır basıyordu.

"Belki bir şansı hak ediyorsun." dedi kamila şaşkınlıkla.

Anında umut dolu bakışlarım onu buldu.

"Sana üç tane soru soracağım,istediğim cevabı alabilirsem bu taş senindir." dedi.

Başımı salladım.

Ölümü göze almışken soru nedir ki?

Kamila derin bir nefes aldı.

Hepimize baktı ve en son bana.

"Aşk nedir?"

Sorduğu soruyla duraksadım.

Mia,"Sevmek. " dedi.

Bense Sadece kamilaya baktım.

Sonra emin bir şeklide konuştum.

"Aşk,sevdiğin kişiyi görünce hızlı çarpan kalbindir.Onu görünce, heyecanlanan kalbindir.Onu görünce napıcağını bilemiyorsun,heyecanlanıyorsun,
seviniyorsun,üzgünken bile mutlu oluyorsun sanki dünyanın en mutlu insanıymışsın gibi,elin terler,başın döner.Hele ki sana bakıp gülümserse,erdiğini hissedersin.Aşk derin bir sevgidir." dedim.

Kamila ise sadece başını salladı.

"Peki aşkın nefreti nedir?"

SON.

Oy ve yorum yapın yaho!!! Biraz canlanın ölü gibi okuyup niye geçiyorsunuz? Bir yorum yazın bir bakın be!

ANKA KUŞU'NUN KIVILCIMI(BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin