23.

17.4K 891 241
                                    

"Seviyorum. Aden'i seviyorum oldu mu?!"

"Aden seni seviyor mu abi?"

Aslan, Kemal'in sorusunu duyunca sanki kalbi bir el tarafından sıkılıp göğsünü deşip çıkarılacağını hissetti. Boğazında oluşan yumrunun hiç geçmeyeceğini düşünerek  çaresizce uzun uzun önündeki adamın suratına baktı.

"Seviyor biliyorum."

Kemal, karşısındaki adamın gözlerinden " beni sevsin" diye yalvarışını görür gibiydi. İlk defa Aslan'ı böyle çaresiz görmek şaşırtmıştı onu. Abisinin bir erkeği sevmesini bile umursamamış  onun birine dokunamayacak olduğunu bile bile Aden'e sevdalanmış olmasına üzülmüştü. Ama bundan sonrası nasıl olacak diye geçirdi aklından.

"Deme öyle abi..."

Aslan kimsenin bugüne kadar görmediği üzgün yüzünü yavaşça kaldırıp Kemal'e baktı. Kemal abisinin bu bakışından tekrar konuşması gerektiğini anlayarak söze girdi.

"Abi nasıl olacak? Sen kimseye dokunamıyorsun nasıl düştün bu sevdaya?"

Aslan derin bir nefes aldı " Ona dokunabiliyorum. Bir tek ona dokununca kötü olmuyorum"

"Ne?!"

Aslan'ın bu rahatsızlığını babası dışında yalnızca bir kaç yakın güvenilir adamı biliyordu. Kimsenin bundan haberi olmaması için herkes çok dikkatli davranıyordu. Onu  neredeyse çocukluğundan beri tanıyan Kemal yıllardır abisinin rahatsızlığının onu ne kadar zorladığını görmüş, adamın gördüğü tüm tedavilerin her olumsuz sonuçlanışında defalarca  yıkılışına şahit olduğundan ona hep destek olmuştu. 
Şimdi abisinin Aden'e dokunabiliyor olmasına bu yüzden çok şaşırmıştı Kemal.

"Abi sen ne diyorsun... Geçti mi yani hastalığın?"

"Hayır Kemal dedim ya bir tek ona dokunabiliyorum diye!"

Kemal'in sevinçten ağzı kulaklarına varmış abisine gülerek bakıyordu.

"Abi o zaman buna kader diyebiliriz. Demek ki bunca zaman bücürü bekliyormuşsun..."

Aslan normalde Kemal'in böyle zevzek zevzek konuşmasına kızardı  ama Aden'le aynı kaderin içinde olduğunun söylenmesi bile boğazındaki yumrunun geçmesine sebep olmuş, mutlu etmişti onu.

Kemal abisinin önünde dudağının yanının yukarıya doğru kıvrılmasından cesaret alıp konuşmaya devam etti.

"Yanmışsın sen abi işin çok zor. Aden çok huysuz, aşırı inatçı nasıl ikna edeceksin bu çocuğu?"

Aslan derin bir nefes alıp kendisini koltuğa bıraktı.  Kafasını geriye doğru atıp gözlerini kapayarak "Bilmiyorum Kemal!" dedi.

"Abi Aden'in senden nefret ettiğini biliyorsun di mi? Dün gece seni öldürmemi istedi benden."

"Ne!?!!"

"Yani o an kızgındı ya ondan öyle bir şey istemiştir. Gerçekte biliyorsun nasıl yufka yüreklinin teki olduğunu "

"Lan!!! Beni burada lafa tuttun Aden orada elin piçiyle takılıyor senin yüzünden onu unuttum! "

"Abi ben şimdi kimmiş neymiş öğreniyorum. "Deyip odadan çıktığında Aslan başını ellerinin arasında sıkıştırıp peş peşe oflayarak içindeki sıkıntıyı atmaya çalıştı..

Bu sırada Aden çoktan bir kafede arkadaşıyla oturmuş muhabbet ediyorlardı.
İkisi de uzun zaman sonra görüşmenin verdiği heyecanla önce hal hatır sormuş ardından da okulu dersleri filan konuşmuşlardı. Sarp'ın okul ile ilgili anlattığı her şeyi Aden imrenerek dinliyor ara ara üzülse de bunu Sarp'a çaktırmadığını sanıyordu oysa Sarp dikkatle izlediği çocuktaki anlık değişimleri fark ettiğinden hemen konuyu değiştirdi.

TENİ TENİME [BxB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin