61.

7.3K 366 199
                                    

Mutfaktaki gergin havaya daha fazla katlanamayan Kemal, Doğu'nun yüzüne bile bakmadan içeriye geçince Doğu öylece kalakalmıştı. Sinirle elini az önce huylandığı kulağına götürüp o rahatsız histen kurtulmak için sertçe ovuşturdu.

"Hayy sikeyim ben se...."

Kafasını sağa sola sallayıp tezgahın kenarındaki el havlusunu eline aldığı gibi masanın üstüne fırlattı. Uyuz olmuştu kendini beğenmiş elamana. Hele de ona karşı üstünlüğünü kaybetmek daha da çıldırtmıştı onu. Zaten hiç sinirlenmezmiş gibi. Pamuk gibi adamdı. Yersen...

Bardaklara tek tek çayı koyarken bir an durup ne yaptığını sorguladı.

"Ulan kendi evimde bir de bunlara mı hizmet edeceğim!"

Söylene söylene kendisinin ki hariç diğer iki bardağa doldurduğu çayı küfrederek lavaboya döktü. Kendi bardağını alıp büyük odaya geçerken Aslan'ın başı önüne eğik suratından düşen bin parça halde oturuyor Kemal de sessizce onu izliyordu.

Doğu'nun odaya girişini fark ettiğinde gözleri elinde tek bir bardak çay ile gelen adama kaydı.
Çayıyla beraber şöminenin hemen yanınadaki tekli deri koltuğa yayılan adama olan bakışlarının henüz Doğu farkında değildi.

Çayından bir yudum alıp odadaki adamlara baktığında Kemal'in ona dikkatlice baktığını görünce bir gözünün kırpıp başını " Ne var?" anlamında salladı.

"Afiyet olsun da hani bizimkiler?"

"Zaten evime çöktünüz beleşçiler bir de hizmet mi bekliyorsunuz?!"

"Lan... Sen ne değişiksin ya!"

Sinirle yerinden kalkıp mutfağa gitti Kemal. Normalde olsa o çaydanlığı götüne sokardı içerideki ukala herifin ama hıncını alacağı listede ilk önceliği Aslan dı o yüzden sabrediyordu. Nasıl olsa Aslan'ı da alıp gidecek bir daha da görmeyecekti bu herifi.

Dolap kapaklarını tek tek açıp bardakların olduğu dolabı bulunca kendi sevdiği gibi ince belli cam bardaktan bulamamıştı rafta. Kafasını mutfağın kapısından içeriye doğru uzatıp "Şşş cam bardak yok mu?" diye seslenince tabi ki cevap alamadı. Bunca kaosun içinde cam bardak önemliydi zaten.

Mecbur kazan kadar büyük bir fincanı alıp çayını doldurdu.
Bu sefer de şeker aradı etrafta onu da bulamayınca seslenmek yerine büyük odaya doğru gidip "Şeker nerede?" diye sorduğunda Doğu, gıcıklığına cevap vermedi.

"Lan oğlum cevap versene?"

"Yok şeker. "

"Nasıl yok?"

"Yoktan anlamıyor musun? Yok işte. "

"Nasıl içeceğim çayı?"

"Zıkkım iç! "

"Lan senin çayına da şekerine de..."

Söylene söylene mutfağa geri gidip çayını lavaboya dökerek büyük odaya geri döndüğünde sakin olmaya çalışıyordu. Doğu'nun hiç umurumda değildi şu an Kemal'in ne halde olduğu. Aksine sinirlenmesi bir hayli hoşuna gidiyordu.

Üçününde oturduğu odada odunların yanarken çıkardığı seslerden başka ses yoktu.

"Daha iyiysen eşyalarını topla da yola çıkalım! "

Aslan tepki bile vermemişken Doğu, Kemal'in söylediğinin imkansızlığına gözlerini devirdi.

"Sana diyorum..."

"Gelmiyorum."

"Öyle bir dünya yok Dağlaroğlu! Geleceksin!"

"Kardeşim..."

TENİ TENİME [BxB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin