51.

9.6K 518 204
                                    

Aslan,olduğu yerde zor bela arkasını dönerken Kemal'in son sözleri kulaklarında çınlıyordu. Kimin haklı kimin haksız olduğunu bile düşünecek halde değildi.  Her şey bok olmuşken zaten ne önemi vardı ki haklı olmasının. Giden gitmişti ve tek sebebi de kendisiydi. Şimdi Kemal'in arkasından gitse ne söyleyecekti ki onu silen adama. Yanlış anladın aslında öyle demek istemedim mi diyecekti? Tam olarak Kemal'in doğru anladığı kelimeler dökülmüştü dudaklarından. İçindeki kıskançlık onu öyle bir zehirlenmişti ki kardeşi saydığı adamın bile niyetini sorgulamıştı.

"Bundan sonra Kemal olmayacak mı?" diye aklından geçirdiği anda göğsüne oturan ağırlıkla sıkıntılı bir nefes almaya çalıştı. Cebinden çıkardığı telefondaki son aramalardan Kemal'i arayıp kulağına koyduğunda telefon çalsa da açılmamıştı.

"Kahretsin!"

Kemal'in gidişinin şaşkınlığını yavaş yavaş atlatan adam hala çok kıskanıyordu ama Kemal'i kaybetmeyi de asla göze alamazdı. Onu tekrar aradığında yine uzun uzun çalmış ama açılmamıştı telefon. Sinirle telefonu cebine geri koyup adamlarının yanına doğru yürürken Kemal'e sakinleşmesi için vakit tanıyacaktı bu arada kendisi de belki biraz sakinleşebilirdi.

"Araba hazır mı?"

"Hazır efendim çıkabiliriz."

Adamlarıyla beraber yürüyüp arabaya bindiğinde sabah katılamadığı görüşmeye katılmak için çağırdıkları mekana doğru yola çıktılar. Yolculuk boyunca huzursuzdu Aslan. Kemal, böyle anlarda hep onun yanında olurdu. Hastalığını da tek bilen o olduğu için kendini hep rahat hissederdi ama bugün tam tersiydi. Ne kadar düşünürse düşünsün kıskanmakta kendini haklı görüyordu Aslan. Her kim olursa olsun Aden'in başka bir adamın yanında çıplak kalmasını kıskanırdı ama Kemal... 

Ona ettiği sözlerle haddini aştığını biliyordu. Öfkesine yenilip ağır konuşmuştu. Bu kıskançlığı sadece Kemal'in, Aden'i çıplak görmesiyle de ilgili de değildi temelde Aden'in ondan başkasının yanında mutlu olması, yüzündeki gülümsemenin sebebinin başkası olması delirtiyordu kendine hiç güvenmeyen adamı. Nasıl Aslan onun tenine dokunarak yaşayabiliyorsa Aden de tamamıyla ona ait olsun, onunla her şeyini yaşasın istiyordu.

Düşünmekten başı ağrımaya başlamıştı. Bir tarafta Kemal'in gidişi diğer tarafta da odada bir başına bıraktığı sevgilisi...

Kemal'e olan öfkesi çoktan sönmüştü tamam kıskanıyordu ama Kemal'in bir suçu yoktu sonuçta. Aden istemişti saunaya gitmeyi o da onun isteğini kabul etmekten başka seçeneği yoktu en azından gelip ona sorsaydı şu an bu halde olmazlardı ama Aden'e hala kızgındı. Sürekli kendi isteklerini normal görüp onu düşünmemesine kızıyordu.  Bir değil iki değil her seferinde onu kıskanmasının anormal olmasından yakınıyordu oğlan ama kendisini Aslan'ın yerine koyup hiç düşünmüyordu.

İçi iyice daralan adam arabanın camını açıp gözlerini kapatarak soğuk havanın yüzüne vurmasına izin verdi.

"Ne kadar yolumuz kaldı?"

"Otuz dakikaya orada oluruz efendim."

Yaklaşık bir saattir yoldaydılar. Yolun uzadıkça uzaması adamların buluşmak için bu kadar uzak bir yer seçmesi canını sıkmıştı.

"Herkes hazırlıklı mı?"

"Evet efendim "

"Gözünüzü dört açın! Dikkatli olun!"

"Tabi efendim. "

Yarım saatlik yolu gittiklerinde vardıkları yer kaldıkları otelin olduğu gibi kalabalık, merkezi bir yer değildi. Aslan arabadan inmeden önce etrafına bakındığında tuhaf bir şey gözüne ilişmedi.

TENİ TENİME [BxB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin