"Çocuklar yemeğe geçebiliriz. Hadi Aden" dediğinde yaşlı adam Aden, gözlerini Aslan'dan ayırmış yaşlı adamın yanına doğru gitmişti.
Pijamasıyla bu adamların yanında durduğunun farkındalığını şimdi yaşamaya başlayan oğlanın hafiften yanakları allanmıştı. Hep Kemal olacak o ayının yüzünden diye düşünüp sinirli sinirli Kemal'e baktı.
Masanın başına oturan yaşlı adam Aden'e sol tarafındaki sandalyeyi gösterip " Aden sen böyle gel." deyince Aden, o tarafa doğru yürürken birden çıplak ayağı parkede kaydı. Öne doğru düşüyordu ki son an da sandalyeye tutunmayı başarabilmişti.
Tam arkasından gelen Aslan bir anlık refleksle düşecek olan çocuğun kolundan tutmuştu fakat Aden panikle saldayeye tutunduğu için Aslan'ın onu tuttuğunu fark etmemişti. Eli çocuğun koluna değer değmez hemen çektiği için kendisinden başka kimse fark etmemişti aslında Aden'e dokunduğunu.
Olduğu yerde donup kalmış içinde bir an da yükselen ateşle ne yapacağını bilmiyordu Aslan. Arkasına bakmadan odayı terk ettiğinde babasının bağırmasını bile umursamadı .
Odasına girip hemen camı açarak alabildiğine nefes aldı.
Yine olmuştu... Yine o çocuğa dokunduğunda vücudu kötü bir tepki vermemişti. Ne midesi bulanıyor ne de kendini pis hissediyordu. Tek hissettiği göğsüne yarıp çıkacak kadar hızlı atan kalbiydi.
"Deliricem ya!"
"Bu nasıl olabilir?"
Birazcık sakinleşince tekrar aşağıya indi Aslan.
"Kusura bakmayın" diyip masaya oturduğunda Aden'le karşı karşıyaydı. Önündeki yemeği çatalıyla eşelerken Aden'in de ondan bir farkı yoktu. İkisi de şuan bu masada zorla oturuyorlardı.
"Aden oğlum anlat bakalım kimsin, neler yapıyorsun?"
Ela gözlü oğlan kendi hakkında düşünmeyi o kadar uzun zaman önce bırakmıştı ki kendiyle ilgili bahsedeceği bir şeyler o an aklına bile gelmemişti. Çocuğun düşünceli halini fark eden yaşlı adam tekrar söze girdi.
"Kaç yaşında olduğundan başla mesela"
"22 yaşındayım."
"Alla alla... Daha küçük gösteriyorsun. Peki ailenle mi yaşıyorsun?"
"Ailem yok." dediğinde Aslan'ın tabağında olan bakışları kalbine yerleşen ince bir sızıyla beraber Aden'e kaymıştı.
"Annem öldü, babam da beni bırakıp gittiğinden beri tek yaşıyorum."
"Başın sağ olsun oğlum. Aslanımın da annesi küçük yaşta vefat etti." deyince, ortak acıları olan gençlerin bakışları bir kez daha buluştu. Belki de ilk kez birbirlerine anlayarak baktılar.
Aden bakışlarını kaçırsa da Aslan ela gözlü oğlanın tek tek yüzünün her yerini, saçlarını, çatalı tutan ince parmaklarını hatta beyaz boynunu ezberlermişçesine onu izliyordu. Ama bu ezberi yaptığının farkında olamayacak kadar dalmıştı kara gözlü adam.
"Bu yaşında yalnız başına çok zorlanmış olmalısın."
"İdare ediyorum."
"Bulaşık yıkayıp, ayyaşlara içki servisi ederek mi?"diye lafa girdi Aslan. Aslında o an söyledikleri kulağa aşağılıyor gibi gelse de niyeti o değildi. İçinde anlamadığı bir duygu onun o işleri yapmasını istememişti.
"Beğenmediğin işten ben ekmeğimi kazanıyorum. Sen anlamazsın! " Ela gözlü oğlan kırgın bakan gözlerine bu sefer öfkesini de eklemiş Aslan'a öyle bakmıştı.
"Ben öyle demek istememiştim ama neyse..." diyip önüne döndü Aslan.
"Okul peki?"
"Okulu iki sene önce bırakmak zorunda kaldım. "
"İki sene mi? Üniversitede mi okuyordun?"
"Evet. Tıp okuyordum."
"Nee!?"
Masada birden "Nee?!" diye yükselen ortak ses kimsenin Aden den böyle bir şey beklemediğini gösteriyordu.
Aslan, şaşkınlıkla karşısındaki çocuğa bakıyordu.
"Ayyaşlara içki servis eden birinden üniversite de okumasını beklemiyordunuz sanırım. " Aslan yerinde kıpırdandı. Haklıydı ondan, öyle bir hayatı olan birinden bunu beklemiyordu.
"Şaşkınlığımı mazur gör Aden. Açıkçası bu kadar iyi bir bölümü duymayı beklemiyordum.
Neden bıraktın oğlum?""Tam olarak bırakmadım. Sadece kendimi toparlayana kadar okulu dondurdum. "
"Hımm... Aden okul konusunda sana yardımcı olmayı çok isterim. Şirketim senin gibi akıllı çocuklara burs veriyor. Kabul edersen eğer sana da okumanda destek oluruz. "
Başka şartlar altında olsaydı Aden hiç düşünmeden bu teklifi hemen kabul ederdi ama karşısında onu her fırsatta aşağılayan birisinin babasından asla yardım almazdı.
Aslan ve babası kesin kabul eder diye düşünürken Aden, cevabını verdi.
"Teklifiniz için çok teşekkür ederim Mehmet Bey ama sizden burs almam. Kendi imkanlarımla okula devam edeceğim. Kimseye borçlu kalmayı istemem!"
"Bu borç değil Aden bu sadece ufacık bir destek. "
"Çok teşekkürler ama istemiyorum."
"Peki delikanlı sen nasıl istersen."
"Benim artık kalkmam lazım işe gitmeliyim."
"Tamam oğlum. Başın ne zaman sıkışırsa hiç çekinmeden bana gel tamam mı delikanlı sen de benim bir oğlum sayılırsın bundan sonra."
Gelmeyeceğini bilse de sessizce kafasını salladı genç oğlan. Masadan kalkıp yaşlı adamla tokalaştıktan sonra Aslan'la göz göz geldi. O ne kadar Aslan'a dokunmak istemiyorsa Aslan da bir o kadar onun elini sıkmak istiyordu.
Tam elini ona uzatacağı sırada Aden, arkasını dönüp Kemal'e doğru yürümeye başlamıştı
Normalde yapmayacağı şeyi yapıp arkalarından onları kapıya kadar takip ederken çıplak ayaklarıyla önünde yürüyen zayıf, pijamalı çocuğu pür dikkat izliyordu.
Kapının ağzında Kemal'in birden Aden'i gülerek sırtına aldığını görünce içi sinirle dolmuştu.
"KEMAL! Ne yapıyorsun?" diye bağırdı arkalarından.
"Abi... Abi ayakları çıplak ya yere basmasın di..." dediğinde Aslan'ın yüzündeki korkunç ifadeyi görüp, susmuştu Kemal.
Baş aşağı sarkan çocuk kafasını kaldırıp arabaya binene kadar kapının ağzından onlara nefretle bakan Aslan'a baktı. Aslan da ona.
Dokunduğunda tiksinmediği tek tene o an sadece kendisi dokunsun istiyordu Aslan.
****
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TENİ TENİME [BxB]
Novela JuvenilYalnız kalmış Aden'le kimseye dokunamayan Aslan'ın hikayesi... Kitapta şiddet, sex, taciz, uyuşturucu, cinayet, intihar kısacası her bok var. Duyar kasacaksan okuma. 05/2023