26.Gün

15.3K 755 72
                                    

Adensiz 26. Gün diye mırıldandı Aslan yatağında yarı aralanmış gözleriyle tavanı izlerken. Her sabah geçirdiği günleri tek tek sayarken aslında saydığı günler yalnızca Aden'in yokluğundan değil yaşamaktan sıkıldığı hayatının mutlak sonuna kadar kaç gün daha bu ıstırabı çekeceğinin merakıydı.

Yirmi yedi yaşına kadar kendi bedenine hapsolmuş adam, ela gözlü oğlan sayesinde özgürlüğüne kavuşmuş yine aynı oğlan sayesinde içi boş bedene geri tıkılmıştı.

Bir kere özgürlüğün tadını alınca kolay mıydı aynı cehenneme geri dönmek? Aslan işte şuan bunu yaşıyordu. Normal şartlarda Aden'e hiç dokunamasa bile yine de severdi Aslan, ela gözlüsünü.

Güzel gözlerini, başka hiçbir erkeğe yakışmayacak kadar ona yakışan narin boynunu, cesur hallerini, kendi kendine hayatla mücadelesini gibi Aden de sayamadığı daha kadar çok şeyini seviyordu Aslan.

Ama teni...

Aslan'ın yasak elmasıydı Aden. O kaçtıkça Aslan dokunmaması gereken tene daha fazla çekiliyordu. Nihayet dokunduğunda ise Aden'in cennetinden kovulmuştu.

Şimdi hem cennetin sahibi hem de yasak elmayı yiyen aciz kul aynı mutsuzluktan sınanıyorlardı.

Kara gözlü adam dağılan siyah saçlarını eliyle arkaya yatırıp başlamayı hiç istemediği güne hazırlanmak için yatağından kalktı. Banyodaki işlerini halledip üzerine de jilet gibi bir takım geçirip odasından çıktı Aslan. Koridorda onu gören hizmetli Aslan'a "Günaydın efendim babanız salonda sizi bekliyor" deyince Aslan kadına bakıp sessizce kafasını salladı.

Babası oğlunun bu durgun hallerinin farkında, günlerdir ne kadar sorsa da nedenini öğrenememişti. Aynı şekilde Kemal'i de sıkıştırmış ama ondan da bir cevap alamamıştı.

Aslan salona girer girmez babasıyla göz göze gelince "Günaydın baba" deyip aynı şekilde cevaplayan babasının hemen yanındaki sandalyeye oturmuştu.

"Bu sabah da pek neşe saçıyorsun oğlum maşallah! " dediğinde yaşlı adam, Aslan önündeki çaydan bir yudum alıp babasına cevap vermedi.

"Var sende bi haller ama dur bakalım nasıl olsa eninde sonunda bulacağım. O gün geldiğinde kim benim oğlumun canını sıktıysa ben de onun canını çok fena yakacağım!" dediğinde, Aslan babasının yüzüne bıkkın bir ifadeyle baktı.

"Kimsenin bir şey yaptığı yok baba. Bu aralar her şeyden sıkıldım başka bir şey yok. İyiyim." derken, babası pek inanmasa da sessizce kafasını salladı oğluna.

"Bağış gecesine bu sene ev sahipliğini sen yapacaksın."

"Ne?! Baba hayır!"

"İtiraz istemiyorum Aslan! Kaç yıl daha kaçacaksın bu tarz işlerden artık benim geri çekilme zamanım geldi de geçiyor."

Aslan nefret ediyordu böyle kalabalık gecelerden. Tanımadığı bir sürü insanla konuşmak zorunda kalmaktan, tokalaşmak için uzatılan ellerden, sahte gülüşlerden filan yıllarca hep uzak durmaya çalışmıştı. Babası da onun hassas durumunu bildiği için oğlunu zorlamamıştı ama artık işlerin yavaş yavaş başına geçecek adamın bu işlerin de üstesinden gelmesi gerekiyordu.

Aslan oflayarak elindeki çatalı masaya bıraktı. Zaten olmayan keyfi babasının bu emrivakisiyle daha da kaçmıştı.

"Ben çıkıyorum. "deyip babasının cevabını beklemeden evden çıkmış, adımını dışarı atar atmaz da cebimden çıkardığı sigara paketinden bir dal alıp dudaklarının arasında sıkıştırmıştı. Onu gören Kemal hemen abisinin yanına koşarak çakmağıyla sigarasını yakmıştı.

TENİ TENİME [BxB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin