25

549 42 30
                                    

"Bebeğim bu gece yapmasak? Biraz yorgunum hemde yarın çok işimiz var."

Hyunjin yüzünü somurtarak yanımdaki yerini geri aldı. Bende kafamı ona gömdüm.

"Söz en kısa zamanda yaparız, hm?"

"Tamam tamam hadi uyu"

Kalktığımda Hyunjin hala uyuyordu. Dün o da yorulmuştu belliki. Yanından yavaşça kalkıp mutfağa doğru ilerledim. Jisung'un telefonda endişeli ve sinirli şekilde biri ile konuştuğunu duymam ile duraksadım.

"YA BUNU NASIL YAPARSIN DELİRDİN Mİ? YA YAKALANSAYDIN O ZAMAN NE YAPICAKTIN HA"

Jisung dışarı doğru baktığında göz göze geldik. Acele ile telefonu kapatması gerektiğini söyledi bende yanına gittim.

"Jis o kimdi? Neden o kadar sinirlendin"

"a şey... bizim setden bir arkadaş dünkü çekimlere kendisi gelmeyip ikizini yollamış. O yüzden kızdım yakalansa atılırdı çünkü"

Sesi çok titrek ve endişeli geliyordu. Ayrıca bulduğu bahane hiç inandırıcı değildi. Kesin bir şey saklıyordu buna eminim.

"Emin misin? Sen normalde çok takmazdın böyle şeyleri"

"Evet neden emin olmıcakmışım. Hem git Hyunjin'i kaldır. bütün gün çok işiniz var hadi hadi"

Jis beni odasından kovdukdan sonra aklımda sorular ile Hyunjin'in yanına gittim.

"Ah hala uyuyor musun?"

Yanağına küçük bir öpücük kondurup uyanmasını söyledim. Ardından odadaki lavboya gidip rutin işlerimi hallettim. Saçlarımı tarayıp her zamanki şeklini verdikden sonra kapatıcıyı alıp yüzüme boca ettim. Çıktığımda Hyunjin uyanmış yataka oturur pozisyonda benim çıkmamı bekliyordu. Yanıma yaklaşıp yüzümü inceledi.

"Sevgilim şu boyayı geri çıkarır mısın yüzünden. Yıldızlarımı görmek istiyorum."

"Şimdi dışarıda bir sürü hayran fotorafımı falan çekicek dışarı çıkarken böyle kal-"

"Sen yüzündeki boyayı çıkarır mısın yoksa ben abini aramaya yalnız mı gidiyim"

"Ooff tamam"

Mutlu bir ifade ile giyinme odasına gitti ben ise lavboya. Yüzümdeki çiller tamamen ortaya çıkmıştı. Ne buluyordu ki bunlarda?

Mutsuz şekilde odadan çıktığımda Hyunjin'i görmem ile yüzümün ifadesi tamamen değişmişti. Baştan aşağı simsiyah giyinmiş bu yüzden yüzünü ortaya çıkarmıştı. Kırmızı saçlarını da toka ile her zamanki gibi yarım toplayıp önlerindeki saçları yüzüne salmıştı. Onu incelemeyi bıraktığımda onunda beni baştan aşağı süzdüğünü farkettim. Zıt renkler giymiştik.

Bembeyaz kıyafetlerin içinde aynı bir melek olmuşsun bitanem.

Yanıma gelip yüzümdeki çillerimi öptü.
Kısa bir kahvaltının ardından Jisung ile vedalaşıp çıktık. Arabaya binip ilerlemeye başladık. Nereye gittiğimiz hakkında en ufak bir fikrim yoktu.

"Sevgilim nereye gidiyoruz?"

"Dün abinin soyduğu bankaya ve oranın yakınlarına gittim. Dilencilerin kaldığı tarzda yıkık dökük terk edilmiş evler ile dolu bir sokak varmış yakınlarında oraya bakıcaz. Aslında bu gün gelmeni bu yüzden istemiyordum tehlikeli olur diye."

"O zaman iyiki gelmişim yalnız olsan daha tehlikeli olurdu"

"Orada çok dikkatli ol ve ne olursa olsun yanımdan ayrılma. Civcivime bir şey olsun istemiyorum."

"Tamam"

Arabayı sokağın tam girişine bıraktık. Çok büyük bir yer değildi 7-8 tane terk edilmiş bina ve sokak köşelerinde 1-2 dilenci. Tahmin ettiğim kadar korkunç da değildi. Sokağa girdigimizde bütün bakışlar haklı olarak üstümüze dikilmişti. Ben gerilsem de Hyunjin çok rahat gözüküyordu.

"İstersen sen geri döne-"

"İlk hangi eve bakıyoruz"

Sırayla evlere girmeye başladık. İlk 3 bina tamamen boştu. Her yerde cam kırıkları,parçalanmış eşyalar,kullanılamaz halde olan mobilyalar ve daha yakın zamanda atıldığı belli olan yemek atıkları.

Sıradaki binaya girip üst katlara çıkmaya başladık.

"Hyunjin sence abimi bulabilicek miyiz?"

"Tabiki bulucaz civcivim. En yakın zamanda yine beraber olucaksınız"

"Peki ya işlediği suç, ve kim bilir belki daha fazlasını da yapmıştır. Eğer yakalanırsa ne yapıcam?"

"Eminim böy-"

Yan odadan gelen ses ile duraksadık ikimizde. Hyunjin önüme geçerek bulunduğumuz odanın kapısına doğru ilerlemeye başladı. Kapı ile arasında santimler varken yaşlı bir adam elinde tuttuğu bıçak ile karşımıza çıktı. Anlık olarak Hyunjin'in bileğinden tutup kendime doğru çektim.

"Taman sakin olun. Ne istiyorsunuz?"

"Çıkarın bütün paralarınızı telefonlarınızı neyiniz varsa"

Hyunjin'e baktığımda kısaca telefonundan bir şey yapıp her şeyi yere doğru bıraktı. Bende yanına bıraktım. Çok gericiydi gerçekten. Bizde hangi zeka ile pahalı kıyafetler ve eşyalar ile geldiysek buraya.

"Kıyafetlerinizi de"

Adamın dediği ile ikimiz de şoka girmiştik.

"B-beyfendi siz ne diyorsunuz"

"Sus sarılı ve çıkar. Üzerinizdekiler bu binadan pahalı. Hele sarılındakiler."

Bi Hyunjin'e bir adama bakıyordum. Elindeki bıçağı gözümüzün içine sokcaktı resen.

"Bütün bunları alıp gidin zorluk çıkartmayın."

"ne sandın sen kendini, görme yetini kaybetmişsin sanırım"

Hyunjin'e baktığımda işlerin boka sarıcağı çok belliydi. İkiside birbirine odaklanmış her an hamleye geçmeye hazır bakıyorlardı. Çok büyük sessizlik oluşmuştu. Adam bana bakmıyordu bile. Gerici sesiziligi arkadan gelerek adamı etkisiz hale getiren polisler bozdu.

"Ohhhh"

Sesli bir şekilde oh çektim ve koşarak Hyunjin'e sarıldım.

"Sana bir şey olucak diye çok korktum"

"Tamam geçti bitti her şey sakin ol kalbin yerinden çıkıcak gibi atıyor"

"Bir saniye Hyunjin polisler nasıl geldi ki?"

"Evden çıkmadan Jisung'a haber vermiştim. Sana herhangi bir şey yazarsam direkt olarak polisi ara diye telefonumu adama vermeden önce ona mesaj attım"

"Gerçekten bunların hepsini planladın mı?"

"Tetbirli olmak gerekiyor bak halimize"

Evet haklıydı bana kalsa çokdan birine zarar gelmişti. Biraz daha sakinleşip polisler ile konuştukdan sonra ifademizi almak için karakola gelmemiz gerektiğini söylediler. Binadan çıktık. Sokağın sonlarına baktığımda elinde büyük bir çuval ile binadan binaya koşan bir adamı gördüm. Hayır hayır abimi gördüm.

Bir saniye bile düşünmeden o tarafa doğru koşmaya başladım. Abim arkasına bakmamıştı ama ayak seslerimi duymuş olucakki oda hızlandı. Tabi benim arkamdan da polisler ve Hyunjin geliyordu.

Binaya gidip üst kata çıkan ayak seslerini takip ettim. Nereden geliyor bu cesaret bilmiyorum. En son kata geldiğimde odalara girmeye başladım. Abime seslenmek dahi aklıma gelmemişti. Arkamdan gelen polis seslerini duyunca hızlandım. Odadan odaya durmadan giriyordum.

Yazardan

Minho en köşedeki oda da pusuda bekliyordu. Peşindekinin bir polis olduğuna emindi. Zaten polisler geldiği için çuvalları saklamaya çalışıyordu. Odaya son hızla dalan bedenin karnına acımadan sapladı elindeki bıçağı. Kollarının arasına düşen bedene bakıp sadece tek kelime söyleyebilmişti.

"A-abim"

Today different will happen~HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin