"tanıdık geliyorsunuz ama çıkaramadım" dedim kafamı hafif sağa çevirerek. Bana yaklaşmak için adım atarken toprak önüme geçti. Adam geri eski kısmına geçti.
"ben Atalay" demesiyle kalbime saplanan acı ile şaşkın şekilde sadece adama bakıyordum. "şimdi tanıdın mı" dedi masum şekilde. Ateş ve toprak film izler gibi izliyordu.
"Atalay cidden sen misin" dedim. "evet güzelim benim Atalay tanıdın demi" dedi. Yavaş yavaş geriye adım attım. Ateş gelip sarıldı. "ÇEK GİT MALİKANEDEN ATALAY" diğe bağırdım. Baktığımda bana şaşkın ve kaşları çatık şekilde bakıyordu.
"SANA SİKTİR GİT DEDİM ATALAY ANLAMIYOR MUSUN İSTEYORUM SENİ GİT" dedim ağlayarak. Ateş çenemi tuttu ve kafamı kaldırdı. "kim bu penzevenk" dedi ateş endişeli şekilde. Yüzüne bakamıyordum.
Yüzümü eğip "eski sevgilim" dedim titreyen sesimle. Ardından duyduğun çığlık ile Atalay'ın bağırdığını anladın ve baktığımda toprak galiba yumruk atmıştı yerde yanağını tutarak oturuyordu. Yakasından tutup kaldırdı "çocukla ilişkin bitmiş lan yavşak hâlâ neyin peşindesin oğlum sen" dedi ve yere fırlattı çocuğu.
Koşup toprağa sarıldım. "toprak benimle ilgilenir misin" dedim çocuğu dövmesin diye. Beni kucağına aldı ve eliyle göz yaşlarımı silmeye başladı. Dudağıma küçük bir öpücük koydu. "ağlama prensim" dedi üzgün şekilde.
Hafif tebessüm ettim ve kafamı boynuna gömdüm. İleriye doğru hareket ettiğini hissettim. "seni bir daha bu çocuğun yanına gelip konuşmayı bırak etrafına bile görmeyeceğim gördüğümde ya da duyduğunda hayatının son anı olur" dedi tehdit eder gibi.
Beni korumak için olsada iyi bir şey değildi. Sus işareti yapar gibi işrate parmağımı onun dudaklarına bastırdım. Kaşlarımı çatıp "toprak içeriye marş marş" dedim. Yanıma baktığımda ateşi gördüm "ateş bey sizde içeriye marş marş" dedim.
İçeriye girdik ona da kapıyı yüzüne kapattık. Hâlâ toprağa sarılıyordum. Onun çektirdikleri aklıma geldikçe ağlayasım geliyordu ki ağlıyordum da.
"gitti işte daha fazla ağlama güzelim" dedi endişeli şekilde ateş. "beni odama bırakırmısınız" dedim titreyen sesimle. Kafama küçük bir öpücük kondurdu toprak ve odama doğru yürümeye başladı.
Beni yatağa oturttu bende direk yattım ve onlara sırtımı döndüm. Çıkmadıklarını anlayınca "yalnız kalmaya ihtiyacım var" dedim ağlamaklı çıkan sesimle. "ama seni bu halde bırakamayız" dedi ateş. "şuan kötüsün ve yanında kalmalıyız" dedi toprak.
Onlara doğru döndüm. Ateş geldi ve yanağımı öptü. Hafif tebessüm ettim. Toprak saçlarımla oynadı aslında bu biraz iyi gelmişti. "yavrum niye bu kadar ağlıyorsun ya" dedi endişeli şekilde toprak. Onlara anlatmak istemiyordum.
Defne abla ve Azra ablayı istiyordum."toprak, ateş bana defne ve Azra ablayı çağırırmısınız?" diye sordum. "tamam çağıralım" dedi. "ama sadece onlar olsun lütfen oda da" dedim. Ateşin yüzü düşmüştü topraksa olumlu anlamda kafasını salladı ve gülümsedi.
"biz çağırıyoruz o zaman gelirler onlarda" dedi ve burnumu sıktı çıktı toprak. Ateşte saçlarıma küçük bir öpücük kondurup gitti. 10 dakika falan içinde ilk defne abla sonra Azra abla girmişti. Ağladığımı görünce defne abla koşarak yanıma gelip sarıldı.
"ne oldu emir" dedi endişeyle defne abla. "o gelen kişi mi bir şey yaptı sana" dedi Azra abla. Onunda sesi endişeli geliyordu. "eskiden" dedim ağlayarak. Defne ablaya daha sıkı sarılmıştım. "eskiden derken ne kadar eski!?" diye sordu Azra abla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hizmetçi (BxBxB)
Romance2 efendinin küçük hizmetçisi Cinsellik içerir +18 Gay Kötüleyeceksiniz okumayın