4. BÖLÜM: Yabancı Kalp

184 18 30
                                    

Bölüm Şarkısı: Feryat -Hadise

4. BÖLÜM: YABANCI KALP

"Biraz yanma hissedeceksin Kayla. Bugün kendini kötü de hissedebilirsin. Miden bulanabilir, başın dönebilir. Bunlar ilacın yan etkisi. Şimdiden hazırlıklı olmalısın." Doktor koluma iğne yardımıyla ilacı bağlarken oturduğum koltukta biraz daha dikleştim. Sabahtan beri buradaydım. Hastaneye birkaç saat önce gelmiş ve kemoterapi saatim gelene kadar hastane bahçesinde oturup insanları, hayatı izlemiştim. Ambulanslar gelip gidiyorlardı. Acılı aileler hastaneye giriyor, mutlu aileler çıkıyordu. Hemşireler oradan oraya koşturuyorlardı. Bir sakin an bile yoktu hastanede. Ya acı vardı ya da mutluluk. Hastalar hızlıca tedavi edilmeye çalışıyorlardı, doktorlar ise bir saniye olsun durmuyorlardı. Etrafa bir kaos hâkimdi ama bu kaosta bile bir düzen vardı. Doktorluk öyle kutsal bir meslekti ki Tanrı'nın verdiği insan hayatı onların ellerindeydi. Yaşam ve ölüm arasındaki o ince çizgi onlardan soruluyordu. İşlerine öylesine bağlı ve işlerinde öylesine dikkatliydiler ki, hayran kalmamak elde değildi.

"Yaklaşık üç saat süren bir seans olacak. Bir şey olursa hemşirelerden birine seslenebilir ve beni çağırabilirsin."

"Teşekkür ederim Deniz Bey." dedim nezaketen. Koca bir tebessüm sundu bana.

"Bey demene gerek yok Kayla. Çok vakit geçireceğiz beraber o yüzden Deniz Ağabey diyebilirsin."

"Peki, tekrar teşekkür ederim Deniz Ağabey." Doktorum gülümseyerek baş selamı verip yanımdan ayrıldı. Bakışlarımı diğer hastalarda gezdirdim. Çocuk, yaşlı, genç demeden herkes buradaydı. Kanser yaşa, cinsiyete bakmıyordu. Gerçek bir cellat değildi de neydi?

Bıkkınca iç çektim. Seans üç saat sürecekti ancak ben üç saat burada oturursam çok sıkılırdım. Dizi izlemek istemiyordum, çağırabileceğim kimse yoktu. Annem işteydi ve onu işe resmen zorla göndermiştim. Benimle çok gelmek istese de son günlerde çok yorulduğunun ve yıprandığının farkındaydı. Biraz olsun hastaneyi ve beni düşünmemesi onun için de en sağlıklı olanıydı. Bu sebeple seansıma tek gelmiştim fakat bu üç saatin nasıl geçeceği hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu.

"Ağabey haydi ama! Bugün izin günüm, bir güncük izin alamaz mısın?" Kulaklarıma ulaşan yakınmayla birlikte bakışlarımı merakla kapıya yönelttim. Ses koridordan geliyordu.

"Oğlum nasıl izin alayım? Sence kolayca izin alabilecek bir meslek mi yapıyorum?" Deniz Ağabeyin sesini işittiğimde engel olamayarak biraz daha kulak kabarttım konuşmalarına.

"Haklısın ama aylardır her gün buradasın. Eve geç geliyorsun, sabah erken gidiyorsun. Zaten görüşemiyoruz ki." Konuştuğu kişi kardeşi olmalıydı. Ağabeyine vakit geçirmek için yakınıyordu adeta. Bu masum isteği ister istemez beni gülümsetti.

"Söz hafta sonumu senin için ayıracağım." Doktorumun ılımlı sesi ortamı yumuşatmaya yetmemişti.

"Tabii," dedi karşısındaki çocuk sesindeki kırgınlığı gizleyemeden. "Bundan birkaç hafta önce de aynı şeyi söylemiştin." İster istemez kardeşi için üzülmüştüm. Ağabeyine fazlasıyla değer veriyor olmalıydı. Onunla vakit geçiremiyor oluşunu hazmedemiyor gibi bir hâli vardı. Kendimi engelleyemeden dudaklarımın arasından doktorumun ismi firar etti. Belki kardeşi hem bana arkadaş olur hem de tüm gün burada abisiyle kalabilirdi.

Sesimi duyan Deniz Ağabey aceleyle odaya girdiğinde gözleri beni buldu. Hemen ardından gelen ayak sesleri onu takip etti ancak doktorum yüzünden kendisini göremiyordum.

"Bir şey mi oldu Kayla? Ağrın mı var?" Başımı hafifçe iki yana salladım.

"Yok," diye mırıldandım ve utana sıkıla ekledim. "Yanlışlıkla konuşmalarınıza kulak misafiri oldum. Ben de sıkılıyordum zaten, benimle kalabilir mi? Kardeşiniz yani. Eğer mümkünse tabii. Hem tüm gün beraber olursunuz." Her cümlemden sonra Deniz Ağabeyin yüzündeki gülümsemenin genişlediğini görmek rahatlatmıştı. Bu teklifimin hemen ardından doktorumun arkasındaki beden öne çıktı. Gözleri gözlerime değdiğinde hissettiğim tanıdıklıkla kaşlarım çatıldı. Onun da gözlerinde gördüğüm şaşkınlıkla beraber bu hissettiğimin doğru olduğunu anlamıştım. Birkaç saniye daha gözlerimi üzerinde gezdirdiğimde gelen farkındalığın hemen ardından kaşlarım havalandı.

PAPATYA'DAN MEKTUP (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin