19. BÖLÜM: Uçurum Kıyısı

111 13 10
                                    

Sonunda geldikkk!!! Bölüme bol bol yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum <3 Keyifli okumalar dilerim!

19. BÖLÜM: UÇURUM KIYISI

Yabancı'nın anlatımıyla...

"Kayla!"

"Defibrilatörü getirin!"

"Ağabey bir şey yap ne olur!"

"Deha çık odadan!"

Hüzün, karmaşa, endişe, kaybetme korkusu... Her şey bir anda değişir miydi? Bir anda mutlu olup diğer bir anımızda ölmek ister hâle gelir miydik? Hayatta iniş çıkışlar elbette ki vardı ancak bu denli bir değişim mümkün müydü? Mümkünmüş. Bunun olması çok olasıymış.

"Kayla!" diye bağırdı Deha yüzüne kapanan kapının ardından. Gözyaşları bir saniye olsun durmuyor, yerine yenileri eklenip duruyordu. "Açın kapıyı!" Kapıyı yumrukladı. Kayla'nın odasının bulunduğu koridorda büyük bir karmaşa hâkimdi. Deha kapıyı açmaya çalışıyor, Karan ve Erin onu durdurmaya çalışıyordu. Pamir, Milena'yı sarmış, kollarının arasına hapsetmişti. Genç kızın çırpınışlarını yine de engellemeye yetmiyordu. "Bırakın beni!" Deha'nın haykırışı koridorun her bir köşesinde yankılandı. "Gitmesin! Beni bırakın, o gitmesin!"

"Deha..." dedi Karan Deha'yı tutmaya çalışırken. "Bırakalım işlerini yapsınlar, haydi." Deha kafasını şiddetle iki yana salladı.

"Hayır!" diye haykırdı kapıyı açmaya çalıştığı sırada. "Ben ona söz verdim. Son anında yanında olacağım, dedim." Arkadaşları her ne kadar çabalarsa çabalasın bir saniye olsun durduramadılar Deha'yı. Genç adamın kalbindeki acı öylesine büyüktü ki, bu acıyı yaşamayan anlayamazdı. Sanki biri kalbine bir ok saplamıştı, acımadan döndürüyordu onu etrafında. Öyle keskin, öyle dayanılmaz.

"Kayla!" dedi yeniden arkadaşlarının kolları arasında çırpınırken. Dudaklarının arasından bir hıçkırık firar etti. "Ne olur... Ne olur gitme benden." Gözyaşlarını silmeye yeltenmedi. Akmalarına izin verdi. Gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olsa da bu gözyaşları onun için yetmedi. Sevdiği kadının yüreğinde başlattığı yangını söndürmeye yetemedi. O yangın, o alevler öylesine yükselmişti ki Deha'nın içi kavruluyordu. Sevdiği kadın anlardı onun bu hâlini ancak şimdi görmek bir yana güzel mavi gözleri örtünmüştü.

"Deha..." dedi Erin sıkıca dostu gördüğü adamın kolunu tutarak. "Oturalım biraz, iyi değilsin."

"O," Hıçkırdı. "O iyi olmadan ben iyi olamam ki." Masum tınıda kurduğu bu cümle onu tutan iki adamın da kalbine işlemişti. Yüzlerinden bile belli oluyordu ne kadar kahroldukları. Yine de Deha'yı sıkıca tutmaya devam ettiler. O kapı açılmadı, dakikalarca içeriden kimse çıkmadı. Sesler bir müddet sonra kesildi. Deha ağlamaktan yorgun düşse de kapının önünden ayrılmamıştı. Karan ve Erin iki yanında oturuyorlardı. Üçünün de sırtı duvara yaslıydı. Pamir, Milena'yı bir koltuğa oturmuş ve önünde diz çökmüştü. Kız kardeşi gibi gördüğü genç kızı sakinleştirmeye çalışıyordu ancak nafileydi. Milena da Deha gibi ağlamaktan helak olmuş vaziyetteydi. Kayla gözlerini açmadığı sürece de geçmeyecekti bu durumu.

Dakikalar sonra kapı açıldı. Deha kapının açıldığını duyar duymaz ayaklandı. Yorgun gözleri ağabeyini buldu. Sıkıntılı yüz hâlinden bir şeylerin yolunda gitmediği belliydi. Yüzü kasıldı. Aylardır varlığından haberdar olduğu cellat bu sefer başarmış mıydı? Bu sefer almış mıydı Kayla'yı ondan?

"D-Durumu nasıl?" Deha'nın titreyen sesi Doktor Deniz'e ulaştığında, kardeşinin bu hâlini gören ağabeyin yüz ifadesi yumuşadı.

"Geri döndürdük." dedi kısık sesiyle. Deha'nın iki eli yüzüne kapandı. Rahatlamanın yanı sıra kalbindeki korku hâlâ yerli yerindeydi. Deniz devam etti. "Ama bir dahaki atağı kaldıramaz." Gözleri karşısında mahvolmuş gençlerin üzerinde gezindi. Kendisinin de kalbinde büyük bir ağırlık vardı. Öyle büyüktü ki nefes aldırmıyordu. "Her an her şey olabilir. Veda..." Devam ettiremedi. Gözleri diğer herkes gibi dolu doluydu. Sertçe yutkundu. "Veda için fazla vaktimiz kalmadı."

PAPATYA'DAN MEKTUP (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin