"Sana aşığım."
Doğa duraksadı. Afalladığını yüzünden çok net seçebiliyordum. Herhangi bir şey söylememi bekliyor olabilirdi ama bu söylediğimi değil...
Kapının önünden çekildi, yatağımın üstüne oturdu ve öylece boşluğu izlemeye başladı. "Nasıl yani?" diye sordu duyduğunun doğru olduğuna emin değil gibi.
Üstümde tuhaf bir rahatlık vardı. Çekinmeden tekrar edebildim: "Sana aşığım. Basbayağı."
Bakışlarında hala boşluk vardı, gerçeği iyice algılaması için tekrar söyledim. "Seni seviyorum, sana aşığım. Dostum olduğunu biliyorum ama ben... Senden hoşlanıyorum."
Dudakları aralandı. Kafasını iki yana salladı. Sırtımı yeniden duvara yasladım ve yüzleşmesine izin verdim. Hafiflemiş hissediyordum. Sanki tuttuğum tüm ağırlık artık canımı yakmıyordu. Evet, hala oradaydılar ama... Eskisi gibi canımı acıtmıyordu. Daha fazla içimde tutamayacaktım. Duygularım içimden sızmak için an kolluyordu zaten.
Doğa en sonunda bana baktı.
O ana kadar gerçekten nefesimi tutmuştum. Her şeye hazırlıklıydım. Benden iğrenir miydi? Nefret eder miydi? Ama bakışlarında hiç biri yoktu. Rahat ve uzun bir nefes verdim. Bakışlarında, anlayış vardı. Ondan köşe bucak kaçmamı anlamaya başlamış olmalıydı. Dizlerim titremeye başlamıştı. Çok korkmuştum. Çok fazla korkmuştum.
Doğa ayaklandı ve karşıma geçti. "Anlat bana her şeyi."
Yine hissettiğim o korku... Göğsümdeki baskı... Neredeyse ölecekmiş gibi hissediyordum ve bu çok saçmaydı. Yalan söylemeye o kadar alışmıştım ki dürüst olamıyordum resmen.
"Ben... Duygularımı anlatabilmekte hiç iyi olmadım." Diye mırıldandım. Biz küçükken bile... Bir sorunumuz olduğunda konuşan taraf o, sessiz kalan taraf ben olurdum. Bu hep böyleydi.
Doğa söylediklerimle ilgilenmiyordu, "Bunu artık böyle ilerletmeyeceğiz. Bana anlatman gerek, ne kadar zor olduğu umurumda değil sana çok şans vermiştim. Kullanmamak senin tercihindi."
"Biliyorum." Dedim. Yine de bu hiçbir şeyi kolaylaştırmıyordu.
"Ben... Bilmiyordum. Zeynep'ten bu yüzden mi kaçmıştın? Seni zorlamıştık onunla ol diye..." Sonuna doğru sesi öfkeli bir homurdanmaya dönüşmüştü.
"Aslında eşcinsel olduğumu tam olarak Zeynep'le öpüştüğümde anladım." Diyerek hikayenin en başına döndüm. Başta Zeynep benimle olacaktı, Yaren de Doğa'yla... Arkadaş ortamımız bizi böyle yakıştırıyordu. O an o hissi hatırladım.
Biz kumsalda otururken Yaren ve Doğa'nın öpüştüğünü görmüştüm. Sonra zaten Zeynep beni ortamdan uzaklaştırmıştı, olanlar olmuştu.
Öfke.
Öfke mi?
Korkunç bir his.
Tam karnımın ortasına yumruk yemişim gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEPE NOKTASI
Teen FictionBxB Kendini keşfetmeye başlayan Hazar, karanlık işlere bulaşır. Bocalar ve tepetaklak olmuş hayatında küçük oyunlar kurar. İnce bir buz üzerinde yürüyen karakterin tek dostu Doğa bu yolda ona yardım etmek ister. İkili arasında sıkı bir bağ, köklü bi...