Adrenalinle yüzümüz kızarmış, koşuyoruz.
Hazar'ı takip ediyordum, önümde ilerliyordu. Arkamızdan köpeklerin havlama sesleri ne çok uzaktan ne de çok yakından geliyordu.
Hazar'ın elinde sıkı sıkıya tuttuğu topun başımıza açtığı bu küçük beladan kurtulmaya çalışıyoruz. Bir beş dakika önce yere düştüğüm için dizim kanıyordu ama bu beni endişelendirmekten çok mutlu ediyordu. Yaralarım temizlenecekti, yara bandı yapıştırılacaktı: Göreceğim ilgiyi bildiğim için halimden memnundum.
Eh, köpekleri atlattık elbette. Kendimi yere atıp ciğerlerimi dinlendirmeye çalışıyorum sonra. Hazar öyle yüksek nefes alıp veriyordu ki bir gözüm ondaydı.
"Bir an köpekler bizi yiyecek sandım, şu kadarcık kalmıştı!" eliyle destekleyerek olayı hızlı hızlı anlatmaya çalıştı. Topu da bir an olsun bırakmıyordu.
Korkudan altıma edecektim ama tutamadım kendimi gülmeye başladım. Bir an hedefimizi unutup öyle dakikalarca kahkahaya boğulduk. Sonra Hazar elimi tutup beni kaldırdı. Topu kucağıma bastırdı. "Hadi gel, gidelim."
"Bilmiyorum. İşe yaramayacak gibi sanki." Diye mırıldandım çekingen bir sesle.
Bana kaş çattı. "Planlarım ne zaman işe yaramaz?"
"Hiçbir zaman!" dedim hemen. Sırıttı.
Olay şu: Mahalledeki çocuklar pek tabi beni istemiyorlardı. Onların arasına karışamıyordum. Sonradan geldiğim için dışlanıyordum ve zorbalık görüyordum.
Çok sevdikleri toplarını köpekler kaçırmıştı. Hazar'ın planı da bir gövde gösterisiydi işte. Topu köpeklerden kaçırıp çocuklara verecektim. Çocuklar bu cesaretime hayran kalıp benimle arkadaş olmaya karar verecekti ve böylece Hazar'la birlikte o kalabalık arkadaş grubunun içine karışacaktık.
O zamanlar çekingen olduğum zamanlar. Hazar'ın kuyruğu gibiyim. O nereye ben oraya. Sadece ikimiz varız. Ben dışlandığımda beni bırakmayarak kendisi de dışlanmayı göze almıştı. Zengin çocuklarının güvenli oyunlarına dahil olamıyoruz. Sadece ikimiz, toprakta çamurda yuvarlanıp gidiyoruz.
Kalabalığı görünce iyice gerildim. Hazar beni omzuyla onlara doğru ittirip cesaret vermeye çalıştı. İşe yaramıyordu ama yine de arkamda Hazar'ın olduğunu bilmenin verdiği o güvenle öne çıktım.
Elimde topu gören çocuklar duraksadılar, hepsinin ilgisini çektim.
Ama tabi ki de konuşamadım. Öyle aval aval bakmakla yetindim. Hazar arkamdan konuştu, "Alın, Doğa topunuzu kurtardı."
Tabi ki topu alan ben değildim. O köpeklerin arasına dalmaya cesaretim nasıl olabilirdi ki? Hazar bağıra çağıra sürünün içine dalınca köpekler ne yapacağını şaşırmıştı. Korkuyordum ama Hazar'ı da bırakamıyordum ben de bağırmaya ve Hazar'ı takip etmeye başladım. Tabi Hazar topu alınca köpekler şaşkınlığını attı, başladı kovalamaca.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEPE NOKTASI
Roman pour AdolescentsBxB Kendini keşfetmeye başlayan Hazar, karanlık işlere bulaşır. Bocalar ve tepetaklak olmuş hayatında küçük oyunlar kurar. İnce bir buz üzerinde yürüyen karakterin tek dostu Doğa bu yolda ona yardım etmek ister. İkili arasında sıkı bir bağ, köklü bi...