Babamın beni terk ettiği gece, sabaha kadar o barakada geri gelmesini beklemiştim. Beni bulduklarında buz kesmiştim. O bekleyişteki korkuyu hiçbir zaman unutamadım.
İçten içe biliyordum aslında babamın beni terk ettiğini. Ama umut etmekten vazgeçemedim de. Beni almaya geri gelecekti, diye düşünürdüm. Aylar boyunca da böyle düşünmeye devam edecektim. Henüz terk edilmek ne demekti bilmiyordum. En zoru da buydu: Başıma gelen şeyin ne olduğunu tam olarak bilmiyordum. Ne tepki vermem gerektiğini bilmiyordum.
Beni yurdun bekçisi buldu.
Kir pas içinde soğuktan buz kesmiş, yanında eşya olarak sadece dün gece aldığı topu olan küçük bir çocuk.
Açlık, uykusuzluk, yorgunluk... Sonrasında ne olduğunu hatırlamıyordum. Kesik kesik anılar vardı sadece. Beni içeri götürdü, müdüre çıktık. Uçsuz bucaksız ihtimaller vardı önümde.
Onlara bugün babamın beni alacağını söyledim. Geri gelecek dediğimde müdür öfkeli bir kahkaha attı. "Hadi götür şunu odasına, her şey mahvoldu zaten!" dedi yanımdaki görevliye.
"Ama geri gelecek ki." Diye mırıldandım, bir odaya ihtiyacım yoktu.
Tabi ki kimse beni dinlemedi.
Bekçi beni görevliye teslim etmek için omzumu tutup yönlendirdi. O an beni itip kakmasından hoşlanmamıştım, uzanıp elini tuttum. Öyle şaşırdı ki birkaç saniye hareket edemedik. Birbirimizi izledik. Bakışlarında tuhaf bir şey vardı. Şimdi düşününce... Belki de bağlanmaktan korktu. Ya da acımaktan... Bu binanın içindeki terk edilmiş çocuklara gösterilmemesi gereken duygulardı bunlar.
O beni birine teslim etti, teslim edildiğim adam başka birine teslim etti... Hiçbir şey anlamadığım, sonucunu merakla beklediğim bir yolculuktu bu. En sonunda evrak işlerinden bıkmış, başına yeni ve uğraştırıcı işler eklendiği için son derece kızgın olan müdürden kurtulmuştum diye seviniyordum.
Alt kattaki yatakhaneye götürüldüm. Daha önce hiç bu kadar geniş bir odanın içinde bulunmamıştım. Daha önce hiç bu kadar yatak görmemiştim. Odalar ayrılmıştı, her odada sekiz yatak vardı.
Beni bir ranzanın önüne getirdi. İçerisi boş sanıyordum ama görevli elini üst yatağın demirine vurunca örtülü yorgan kalkıp içinden cılız bir çocuk çıktı.
"İbo, yeni biri geldi."
Çocuk beni görünce şaşırdı. Korkmuş görünüyordu. "Küçükmüş baya."
"Düzeni anlat ona, etrafı göster. Hallediver şu işi."
Adının İbo olduğunu öğrendiğim çocuk sıkıntılı bir nefes verdi. Gözüme çok yorgun görünmüştü.
"Vardiyan ne zaman değişecek abi?"
"Bu gece gidiyorum."
Çocuğun beti benzi attı. "Tamam ben hallederim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEPE NOKTASI
Teen FictionBxB Kendini keşfetmeye başlayan Hazar, karanlık işlere bulaşır. Bocalar ve tepetaklak olmuş hayatında küçük oyunlar kurar. İnce bir buz üzerinde yürüyen karakterin tek dostu Doğa bu yolda ona yardım etmek ister. İkili arasında sıkı bir bağ, köklü bi...