9| Şeytanın teklifi

30 1 0
                                    



Merhabalar, görüşmeyeli epey uzun zaman oldu nasılsınız?

Bu süreç boyunca kitaba küçücük de olsa ilgi geldi, çok mutlu oldum. Tepe noktasını yazarken en motive olduğum şey tepkileriniz, desteğiniz. Eğer hala oradaysanız, (birkaç kişi de olsa) teşekkür ederim.

Elimde stok bölüm kalmadı. Özel hayatımda işlerle ilgili oldukça meşgul olduğum bir dönemdeyim. Ne yazık ki eskisi gibi düzenli bölüm atma sözü veremiyorum ama bir şekilde stok bölüm biriktirebileceğim bir açıklık bulmaya çalışacağım.

bu bölümle bazı taşlar oturacak, başlıyoruz:))

İyi okumalar!



*


"Canavarlarla savaşan kişi dikkat etmelidir; ki kendisi de canavara dönüşmesin. Çünkü uzun süre uçuruma bakarsan, uçurum da sana bakar."

Friedrich Nietzsche


*




Suratıma yediğim sert bir tokatla kendime gelir gibi oldum.

Hala o karanlığın içinde süzülüyordum. Uyku ve uyanıklık arasında bir yerdeydim.

"Adamı öldürdük mü lan acaba?" dedi bir ses.

Sonra acı geldi. Sol kaşımdan aşağı akan sıcak bir his... Muhtemelen kaşım açılmıştı, kan kokusu genzimi yakıyordu. Başım darbenin etkisi yüzünden feci bir şekilde ağrıyordu. Gözlerimi açmaya zorladım kendimi.

Bileklerimi oynatmaya çalıştım, serbesttim. Beni bağlamamışlardı.

Gözlerimi açtığımda tavandaki sarı ışık gözlerimi aldı. Başım geriye düşmüştü ve hala kendime tam olarak gelememiştim.

"Sonunda uyandın."

Yutkunup boğazımdaki kuruluğu gidermeye çalıştım. Kafamı kaldırmayı başardığımda dünyam dönüyordu.

"Bir an için cidden seni öldürdüğümü düşündüm."

Doğrulduğum anda gözüme akan kan yüzünden tek gözümü kıstım, kaşımdaki kanı sildim. Etrafı hızlıca süzdüm.

Bir garajdaydım. Eve sokmaya bile zahmete girmemişler. Karşımdaki adama baktım. Onu tanımıyordum. Sarışın, renkli gözlü, oldukça iri bir herifti, öylece karşıma dikilmiş sakince duruyordu. Sandalyemde hafifçe kımıldadım. Beni bağlamamıştı bile. Bilek gücüne çok güveniyor olmalıydı, ayrıca sıklet olarak benden avantajlıydı, ona karşı temkinli olmam gerekiyordu.

Hemen yanında yere oturmuş kaçağım duruyordu. Yüzünde son derece tedirgin bir ifade vardı. Oturduğu yerden titriyordu. Ama benden korkmadığı çok belli... Yanındaki adamdan ödü kopuyordu.

Onu saymazsam bire birdik.

Dudaklarımı ıslatıp mırıldandım: "Birinin suratına demir bir sopayla vurursan tabi ki ölebilir. Korkacağın bir işe neden kalkışıyorsun?"

Otuzlarının başında olmalıydı. Uzun boyuna orantılı kas kütlesi. Kendinden emin duruşu. Kim olduğunu çok merak ediyordum. Söylediğim şey onu sinirlendirmişti. Neşesiz bir kahkaha attı. Deri ceketinden bir sigara çıkardı. O sigarayı yakarken ben onu inceliyordum.

TEPE NOKTASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin