Lütfen, kurtar beni Doğa.
Elini tuttum.
Uzun zamandır ilk kez gerçekten rahat bir nefes aldım. Doğa avcunu sıktı. Gözlerindeki parıltıyı gördüm. Kollarımı uzatıp sarıldım ve bana karşılık verince başımı omzuna yaslayıp günlerdir çektiğim işkencenin azar azar bünyemi terk etmesinin tadını çıkardım.
Birbirimizden ayrıldığımızda sessizliğe gömüldük. Sadece gözlerimiz. Hiçbir şey konuşmadan onu izlemeye alışkınım ama yine de bunu bile özlemişim. Nefesimi tuttum. Özledim onu. Eskiyi. Mutlu günlerimizi.
Kafasını salladı kendini ikna etmeye çalışıyor gibi bir hali vardı. "Bunu halledebiliriz." Ayaklandığında ben olduğum yerde kaldım. Masasının üstündeki hediye paketini aldı sonra tekrar karşıma oturdu ve paketini açtı. İçinden çıkan şeyle gülümsedi. "Resim kiti almışsın."
"Evet..."
"Seni çizmek isterdim ama cezalısın."
Kaşlarımı çattım. "Ne cezası?"
Anında o buz gibi ifade. "Paketi nerde saklıyordun? Çizimleri tuttuğun yerde. Hiç gizleme zahmetine girmeden. Orada öylece resimlerin üstünde duruyordu."
Alnımı dizime yasladım. Bir anlamı olmayacağını biliyordum ama yine de mırıldandım: "Özür dilerim."
"Kafanı kaldır Hazar. Bunlar yüzleşmemiz gereken konular."
Kafamı kaldırdım. Ondan çekiniyordum. Mahcuptum. Daha önce aramızda hiç böyle bir duygu yaşamamıştım. Ne tepki vermem gerektiğini de bilmiyordum ki...
"Bir anlaşma yapmamız gerekiyor."
"Ne anlaşması?"
"Daha doğrusu kurallar."
Siktiğimin kuralları. Şimdiden gerginlikten ölüyordum. Bir yanımın beni kurtarması için her şeyi feda ettiğini biliyordum ama içimde hala her şeyin mahvolmasını delice arzulayan bir tarafım vardı.
Bu günahtan vazgeçemeyen.
Ama hayatımda vereceğim bir fedakarlık varsa, bu Doğa olmayacaktı.
Resim kitinden bir defter alıp yeni kalemleriyle bir şeyler karalamaya başladı. Ben de onu izledim bir süre. Önüne eğilmiş odaklanmıştı. Eli kağıdın üstünde bir o yana bir bu yana sallanıyordu. Yüzü yorgun gözüküyordu. Gözlerinin altındaki koyu halkaları rahatlıkla seçebilirdiniz. Odasında gezdirdim gözlerimi. Yerlerde açık test kitapları. Yatak dağınık.
Doğa'yla ikimiz karşılaştırıldığımızda dağınık olan taraf hep ben olurdum. O düzeni severdi. Göz yormayan bir düzeni vardı. Şimdi onu böyle dağılmış görmek beni üzmüştü. İnsanların rutinleri vardı. Bu küçük alışkanlıklar bizi güvende hissettirirdi. Şimdi Doğa'yı rutinlerini bozmuş bir halde görmek... Benim suçumdu. Ona çok acı çektirmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEPE NOKTASI
Novela JuvenilBxB Kendini keşfetmeye başlayan Hazar, karanlık işlere bulaşır. Bocalar ve tepetaklak olmuş hayatında küçük oyunlar kurar. İnce bir buz üzerinde yürüyen karakterin tek dostu Doğa bu yolda ona yardım etmek ister. İkili arasında sıkı bir bağ, köklü bi...