Biz daha çocukken... Hazar bir sabah durup dururken 'astronot' olmak istediğini söyledi.
O aralar sık sık bir şeyler olmak istiyordu zaten. Artık ailesi pek tepki vermiyordu. Ben hariç. İlginç bulmuştum. Sebebini sordum ona. Klasik. Bir belgesel izlemiş, yukarıyı keşfetmek istemiş. Ondan üç gün önce okuldaki öğretmenine kızdığında müdür, yol kenarındaki inşaat ilgisini çektiğinde vinç operatörü, düşüp dizimi kanattığımda da doktor olmak istemişti.
Bizim rutinimizdi bu: Hazar bir hayal kurardı, ben de onun peşinden koşardım.
Odasının tavanında küçük yıldız çıkartmaları da bu anıdan kalma bir şey. Bana astronot olmak istediğini söylediğinde hazırlamıştım bunları. Bin bir çeşit yollarla deneyip yapamayınca babasından yardım almıştık ama en sonunda çıkartmaları birlikte tavana yapıştırabilmiştik. O zamandan bu zamana hala buradalar.
Elimi çarşafların üzerinde gezdirdim. Soğuk. Evin içinde öyle karanlık bir hava var ki boğulmak üzereyim. Gözlerimi tavandaki yıldız çıkartmalarından dolabındaki posterlere kaydırdım. Üstünde periyodik tablonun olduğu bir kart var. Nicola Tesla hayranıdır, posterini en sevdiği kısma asmış. Favori kıyafetlerinin olduğu dolap kapağına bir sürü çıkartma yapıştırmış. Diğer kapakta tek bir kağıt parçası yok. Orda hiç sevmediği ama arada giydiği kıyafetleri var. Kapakları açsam şimdi, buram buram o kokacak.
Şu anda olduğumuz konumu algılayamıyordum. Her şey korkunç bir kabusmuş gibi geliyordu. Bu yaşadıklarımız gerçek olamaz. Sanki uyusam, uyandığımda bitecek her şey. İçimde böyle salak bir umut var işte. Ama değişen hiçbir şey olmayacak. Tüm bu olanlar bir kabus değil, acı bir gerçekti.
Yavaşça geriye uzandım ve sırtımı tamamen yatağa yasladım. Gözlerimi yorgunlukla kapattım. Ahsen teyze hastaneye kaldırılmıştı: Sakinleştiricilerle ayakta duruyordu. Ona temiz kıyafet getirmek için eve gelmiştim güya. Şimdi de çıkamıyordum buradan. Saplanıp kaldım.
Hep böyle hissettirecek. Garip bir boşluk... Bir suyun içinde dibe batmışım gibi. Şimdi varım ama biraz sonrası ihtimal... Nefes almak istiyorum, çok istiyorum ama yüzeye çıkamıyorum. Evdeki bu yalnızlık, bu sessizlik tahmin ettiğimden daha acı bir deneyim. Duvarlar üzerime geliyor, buraya sıkışıp kalacağım. Bu sıkışmışlık hissi bir türlü gitmiyor. Hiç kaçamayacağım bir acının içine hapsoldum.
Sadece aylar önce renkli bir manzara vardı burada. Hazar'la yan yana, omuz omuza uzanıp bu çıkartmaları izliyorduk. Hayal kuruyorduk. Mutluyduk.
Yanağımda hissettiğim sıcak nefesle gözlerimi araladım. Mikro'yu gördüm. Uzun süre birbirimizi izledik. En sonunda uzanıp yumuşak tüylerini okşadım. Dikkatle beni inceliyordu. Gözleri parlak parlaktı. Biliyorum. Birimiz eksik. Onun için, manzarada bir gariplik var. Kucağında uyumayı en sevdiği insan artık yok. Ama belki de bu onun için beş dakikalık bir yadırgama, sonra unutup gidecek. Hazar onun kısa ömründe bir andı sadece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEPE NOKTASI
Roman pour AdolescentsBxB Kendini keşfetmeye başlayan Hazar, karanlık işlere bulaşır. Bocalar ve tepetaklak olmuş hayatında küçük oyunlar kurar. İnce bir buz üzerinde yürüyen karakterin tek dostu Doğa bu yolda ona yardım etmek ister. İkili arasında sıkı bir bağ, köklü bi...