Şuan annemle beraber alışveriş yaptığıma inanamıyorum...
Bu benim için bir ilkti ve umarım son olmaz.
Mutluydum. Mutlu olduğum nadir zamanlardan ve benim için özel olan bir kaç anıdan biriydi. Onlarla çok güzel vakit geçiriyordum ve beni mutlu ediyorlardı. Onlar benim mutluluğumdu.
''Bu nasıl?'' Annemin sorduğu soru ile ona döndüm. Elindeki bebek mavisi elbise çok hoş duruyordu. İşaret ve baş parmağımı birleştirerek, anneme gösterdim. Bir nevi 'güzel' demekti.
''O halde bunun sana olan bedenini alıyoruz'' diyerek arkasını döndü ve mağza da çalışan bir kızın yanına gitti. Şaşıp kalmıştım. Bana değil de kendisine alacağını düşünmüştüm.
''Biz geldik!'' Kapıdan içeriye giren Kuzey'i ve arkasından gelen kişileri gördüm. Annem göz devirerek onlara arkasını döndü ve çalışan kadınla olan konuşmasına devam etti.
''Naber en sevdiğim kardeşim?'' Kuzey'in kolunu omzuma atarak konuşması ile Emir kaşlarını çatmıştı.
''Ayıp ediyorsun abi'' Ardından bize arkasını döndü ve annemin yanına gitti. Üzülmüştü. Her ne kadar alaya vursa da anlamıştım. Kaşlarımı çatarak yanımdaki Kuzey'e dödüm. Ellerini bir suçlu gibi havaya kaldırdı.
''Ben bir şey yapmadım!'' Kaşlarım ile Emir'i gösterdim. Annemin arkasında durmuş, çenesini annemin omzuna yaslayarak gözlerini kapamıştı.
''Ben alırım onun gönlünü. Merak etme sen.'' Bir şey demeden gözlerimi üzerlerinde gezdirdim. Araf abim yoktu. Muhtemelen evde dinleniyordu. Oktay da olmadığına göre, Araf'a bakıyordu. Gözlerim Murat'ta durdu.
''Naber fıstık?'' Yanağımdan makas alarak dediği şeye omuz silktim.
''Nil! Gel bak sana ne buldum!'' Annemin sesiyle derin bir nefes aldım. Evet, keyifliydi ama bir süre sonra insan bunalıyordu.
''Nil'i alıyoruz biz. Sende Emir'le gelirsin eve.'' diyerek kolumu tuttu ve anneme söz hakkı tanımadan hızlı adımlarla mağazadan çıktı. Ben Kuzey'e şaşkın bakışlar atarken,
''Sıkıldığını biliyorum. Bu yüzden seninle bir yerlere gidebiliriz. Şey gibi düşün abi-kardeş günü.''
Abi,
Kardeş.
Kafamı şaşkınlıkla salladım. Bu sırada arkamızdan bize seslenen Murat'ı duyuyordum. Kuzey, kolumu tutarak koşmaya başladı. Evet evet, bayağı koşuyorduk şuan.
''Kuzey! Nil! Koşmayın, düşeceksiniz!'' Kuzey onu dinlemeden koşmaya devam ederken, beni de arkasından sürüklüyordu. Tabii arkamızdan da gelen geleneydi.
Caddeye çıkmamız ile bir arabanın korna ve firen sesi kulaklarımı çınlattı.
EMİR'DEN...
Kız kardeşimi kıskanıyor muydum?
Onu kıskanmak, hele ki abilerimin ona karşı olan sevgilerini kıskanmak bana acı veriyordu ama elimde değildi. Bugün Kuzey abimin yaptığı şey belki şakaydı ama canımı yakmıştı.
Kız kardeşimi seviyordum ama onu kıskanmadan da edemiyordum. Abilerimin onu nasıl sevdiği gözlerime sokuluyordu sanki. Nil, sanki... Sanki canımı yakmak için ailemize katılmıştı. Sanki ben dışlanayım diye. Sanki... Sanki sevilmeyeyim diye.
Aile içinde seviliyordum belki ama hiç hissettirmiyorlardı. Kalplerinde vardım ama sanki sadece oğulları olduğum içindi.
Öylesine vardım.
Benim küçük kız kardeşim ölmüş, yerine başkası gelmişti. Aynı kişi değillerdi ama aynı hissettirecek gibiydi. Belki de ben böyle sanmış, buna inanmış ve kendimi kandırmıştım.
Şimdi ise annemle, bir mağazada ilk defa beraber kıyafet bakıyorduk. Bunun olmasını sağlayan Nil'di.
Ah, bilmiyordum. Kafam çok karışıktı ve ben ne düşündüğümü, ne karar verdiğimi bilmiyordum.
''Kuzey!'' Murat abimin uzaktan gelen haykırışı ile annemle bir kaç saniye göz göze geldik. İkimizde aynı anda koşarken , o benden geride kalıyordu.
''Ne yaptığınızı sanıyorsunuz?! Kendini mi öldüreceksiniz?!'' Abimin kızgın sesine yaklaştığımda yavaşladım. Murat abim, Nil ve Kuzey abimin başında dikilmiş, kızgın gözlerle onlara bakıyorlardı.
Nil kafasını yere eğmiş dururken, Kuzey abim Nil'e bakıyordu. Derin bir nefes alarak kafasını kaldırdı ve Murat abime baktı.
''Bir daha olmaz abi.'' Sesini çözememiştim ama her ne olduysa pişman gibiydi.
''Ne oldu?! İyi misiniz?!'' Annemin derin nefesler alarak sarf ettiği cümlelere Murat abim cevap verdi.
''İyiler anne, merak etme.'' Ardından kafasını tekrardan Nil ve Kuzey abime çevirdi.
''Eve gidiyoruz ve ikiniz de cezalısınız.'' Nil'in kafası hala yere eğikken, yüzünün ne halde olduğunu göremiyordum.
Herkes geri dönerken, Nil'in ayak ucuna düşen bir damla gördüm. Ağlıyor muydu? Peki neden?
Sanırım geçmişi düşündüğümden çok çok daha kötüydü ve bu bana kendimi berbat hissettiriyordu.
Onu suçlu bulmuyordum ama tüm kapılar ona çıkıyordu.
MURAT'TAN...
Ödüm kopmuştu. İkisine de bir şey olacak diye kalbim durmuştu nerdeyse.
Araba onları kıl payı sıyırıp geçtiğinde Kuzey hızla durmuş ve Nil'i arkasına çekmişti. Ona siper olmuştu.
Nil'in bir suçu yoktu. Kuzey'in de bir suçu olduğu söylenemezdi ama bir daha böyle bir şey yapmamaları gerekiyordu.Bu yüzden bu gece benimle birlikte uyuyacaklardı.
Bence çok güzel ceza?
.
Kestikk!
Yine kısa bir bölümle karşınızdayım. Aslında bunu sabah atacaktım ama nedense şimdi atasım geldi.
Saat 00.02
İyi akşamlar. Uykularınız umarım güzel rüyalarla geçer.
Seni seviyorum.
Uyuyun güzelce,
Olsun gönlünüzce.
Hayaller aleminde,
Geçirin bir gece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayaller Ve Kırıkları
ChickLit/Aile Kurgusu/ Suskunluğa mahkum bir kız. Kız konuşabilecek mi? Aile onu kabul edecek mi? İki karışan çocuk. İki farklı hayat. İki can, iki kalp. Nil sessizdi suskundu. İkizi onun sesi oldu. İkizi ona yoldaş oldu. İkizi onun herşeyi oldu. Nil sus...