Medya; Yıldızlara Bak
🦋 Nil 🦋
YAZAR'DAN...
Buğra, yaptığı planı düşünerek gururla gülümsedi. Kafasında olan plan kusursuz ve gerçekçiydi.
Emir, Nil'e düşman olacaktı.
Nil mahvolacaktı.
Her şey kusursuzdu.
ARAF'TAN...
Salonda oturmuş düşünceli bir şekilde olan Nil'e bakıyordum. Onun gibi düşünceliydim. Aklımda bir ton soru vardı. Mesela;
O adam kimdi?
Nil'i neden götürmek istiyordu?
Yada bir kaç gün öncesine kadar olan olayla ilgili;
Nil'i kim bıçakladı?
Nil'in orda ne işi vardı?
İçim çok huzursuzdu. Küçük kardeşim sanki her an ellerimden alınabilir gibiydi.
Nil'in nedensizce Oktay'dan uzak durduğunu fark etmiştim. Daha düne kadar beraber uyuyan çocuklar, şimdi aralarına duvar örmüş gibiydiler.
Gözlerim Oktay'a döndüğünde, huzursuz görünüyordu. Nil'in hemen yanında oturuyordu ama aralarında kap kalın bir duvar var gibiydi.
Oktay, ilk önce Nil'e baktı. Nil'in gözleri yere sabitlenmiş, öylece duruyordu. Oktay, Nil'in yanına biraz daha yaklaşarak, korkakça kafasını omzuna yasladı.
Nil ilk başta irkilerek bakışlarını omzunda yatan Oktay'a çevirdi. Oktay ise korkak bakışlar ile gözlerini yukarıya kaldırmış Nil'e bakıyordu.
Nil, gözlerini Oktay'ın yüzünde gezdirdi. Ardından başını Oktay'ın başının üzerine yaslayarak gözlerini kapadı. Oktay'ın dudaklarında kısa süreli, buruk bir tebessüm oluştuğunu görmüştüm.
Benimde dudaklarımda küçük bir tebessüm olduğunda önüme döndüm. Aklımdaki soru işaretlerini gidermek için sanırım polis bir arkadaşıma danışmam lazımdı.
NİL'DEN...
Bilmiyordum ama yine de güveniyordum.
Oktay'a güvenmek belki de yanlıştı. Olsundu, yanlış da olsa güzel hissettiriyordu.
Omzuma yaslı olan başının üzerine yasladım başımı. Gözlerimi kapattım. Kısa süreli de olsa artık huzurlu hissetmek istiyordum.
Yorgun hissediyordum kendimi. Ablamın yükü, ailemin yükü, duygularımın yükü... Herşeyin yükü üzerimde gibiydi. Sanki birine bir şey olsa benim suçummuş gibiydi.
Ablamın ölümünün nedeni, bendim. Eğer konuşsaydım, belki de ablam yaşayacaktı.
Salak olma, Nil. Konuşsaydın da, eninde sonunda ablan ölecekti.
Yutkundum. Kalbim ağrıyordu ve kısa sürede geçecek bir ağrı değildi bu.
Hiç geçmemişti zaten...
Yumduğum gözlerimi açtım. Herkesin yüzünde gezdirdim bakışlarımı. Biliyordum, hepsinin aklında sorular vardı.
Buğra kimdi?
Neden ilk başlarda duymuyor gibi yapmıştım?
Kim beni bıçakladı?
Gece geç saate kadar neredeydim?
Benimle ilgili bir çok soruları vardı. Bu soruların anahtarı, kaybolmuştu. Ben bile nerde olduğunu artık bulmak istemiyordum.
Oktay, ellerini belime sardığında, gözlerimi kapadım. Eğer bu yanlışsa, hayatımda yaptığım en güzel yanlıştı.
Oktay'dan...
Ellerimi, beline sardığım kardeşimi seviyordum. Belki de sevmekten de öteydi.
Ona bir şey olursa ne yapardım?
Bu sorunun cevabını bilmek istemiyordum. Belki sonsuza kadar yaşamayacaktık ama en azından benden önce ölmesindi.
Hissediyordum. Kafasında çok şey vardı ve bu şeyler benden uzak durmasına neden olmuştu.
Durmasındı. Böyle kötü bir dünyada, belki de son zamanlarımızı yaşıyorduk.
Derin bir nefes çektim içime. Kokusunu derince soludum. En güzel kokulardan birine sahipti. Ne kokuyordu, çıkaramamıştım. Ama çok güzel koktuğu belliydi.
Gözlerim kapalıydı ve huzurluydum. Uzun zamandır tatmadığım bu hissi, şuan ikizim ile tadıyordum.
Huzurun anlamı, bana göre Nil'di. O huzurun anlam bulmuş haliydi.
Nil geriye doğru yaslanarak, beni göğsüne çekti. Anlını, saçlarıma yasladı. Ellerini, boynuma sararak sıkıca sarıldı bana.
Turuncu, uzun saçları yüzüme değdi. O tutamları tek tek sevmek, öpmek ve okşamak isterdim.
Belki bir gün yapardım.
Televizyonun sesinin kapatıldığını duydum. Sessizce salondan ayrılan adım seslerini.
Üzerimize örtülen örtü. Sonrasında saçlarımıza konan yumuşak öpücük.
Üçüncü kez, huzurlu bir uykuya daldım. Üçüncü kez, mutlu bir şekilde kapadım gözlerimi. Üçüncü kez, ikizimle uyudum...
.
Gözlerimi açtığımda, hala Nil'in göğsünde uyuyordum. Ben rahattım ama Nil rahat mıydı, emin değildim.
Yavaşça göğsünden kalkarak, vücudumu esnettim. Nil'i uyanmaması için yavaşça kucağıma aldım. Kafası yorgunca göğsümün üzerine düşmüş, kollarımda daha da mayışmıştı.
Kahküllerinin kapattığı anlına, ufak bir öpücük koydum. Adımlarımı yavaş tutarak, salondan çıktım.
Merdivenlere geldiğimde, derin bir nefes aldım. Çok fazla merdiven vardı ve çok üşenmiştim.
Kardeşin için, Nil için.
Merdivenleri yavaş yavaş tırmanmaya başladım. Kucağımda duran bedeni biraz daha sıkı tutarak düşme ihtimalini sıfıra indirdim.
Nil'in odasının önüne geldiğimizde, Nil'i bacağımın üzerine yaslayarak kapıyı açtım. Odaya girerek Nil'i yatağına yerleştirdim ve üzerine battaniyesini serdim.
Yatağa yerleştiğinde, bir süre yüzünü inceledim. Eşsiz ve masum yüzünü. Bana benziyordu elbette ama benzemiyor gibiydi de. O benden daha masum, daha tatlıydı.
Yüzümde ufak bir gülümseme olduğunda, iç çekerek odasından çıktım. Kapısını kapatarak karşı odaya, odama girdim.
Nil'in yerini asla tutmayan yatağıma yatarak, biraz da olsun kendimi rahatlatmaya çalıştım ve gözlerimi kapadım.
.
Kestikk!
Bayadır bölüm atmıyordum ve aslında bu bölümün de uzun olmasını istemiştim. Ama ne yazacağımı tam olarak kafamda belirleyemediğim ve sizi de bekletmek istemediğim için kısa da olsa atayım dedim.
Umarım beğenmişsinizdir.
Görüşürüz 🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayaller Ve Kırıkları
ChickLit/Aile Kurgusu/ Suskunluğa mahkum bir kız. Kız konuşabilecek mi? Aile onu kabul edecek mi? İki karışan çocuk. İki farklı hayat. İki can, iki kalp. Nil sessizdi suskundu. İkizi onun sesi oldu. İkizi ona yoldaş oldu. İkizi onun herşeyi oldu. Nil sus...