1.2

14.6K 697 77
                                    

NİL'DEN...

Hayır, hayır, hayır. O tekrar hayatımı mahvedemez.

"Naber Nil?" Sesinden nefret ediyorum.

"Gördüğüm kadarı ile mükemmelsin." Bana doğru bir adım attığında, korku ile bir adım geriledim. Bu boş sokakta bana kimse yardım edemezdi. 

Büyük bir kahkaha attı. Gülüşü etrafta yankı yaptığında, kulaklarımı tıkamak ve hiçbir şey duymamak istedim.

"Demek hala benden korkuyorsun." Bir adım daha attı. Elini arka cebine attığında, bir adım daha geriledim. 

Hayır, olamazdı. Ölümüm bu adamın elinden mi olacaktı?

Ablam gibi...

Cebinden çıkardığı keskin bıçağı, ay ışığının altında tutarak görmemi sağladı.

"Nasıl? Beğendin mi?" Bir adım daha attı. "Duyduğuma göre bıçakları çok severmişsin." 

Bıçaklardan ölümüne korkar ve nefret ederim...

Bir adım gerilediğimde, sırtım soğuk duvarla buluştu. Yutkundum. Burdan sağ çıkamazdım, kesindi.

"Bugünü not edelim. Ah! Şansa bak, bugün ablanın öldüğü gün!" Bugün günlerden 3 Mart'tı. Ölümüm, ablamla aynı gün müydü?

Bir adım attı. Ardından bir adım daha. Hızlı adımlarla yanımda bittiğinde, bıçağın keskin tarafını yüzümde gezdirdi.

"Bu güzelliğe yazık olacak." dedi ve bıçağı karnımın hizasında tutarak devam etti. "İkinci kez."

Çığlığım odada yankı yaparken, üstüm başım ter içindeydi. Kalp atışlarını gösteren makine deli gibi ses çıkarıyordu. 

Yerimde doğrulmak istediğimde, karnıma giren sancı buna engel oldu. Hemşire önlüklü insanlar hızla odaya girerken, kabusun etkisi ile daha da panik olmuş ve kulakları sağır edecek, ikinci bir çığlık atmıştım.

Odaya hızla giren Oktay beni sevindirirken, hemşireler onu kollarından tutarak engel olmaya alışıyordu.

"Bırakın beni!" Sesi ile hemşireler irkilirken, bunu fırsat bilip hızla yanıma geldi. Kollarımı boynuna sıkıca sardığımda, o da canımı yakmayacak şekilde sarılmıştı bana.

"Burdayım, yanındayım. Sana hiçbir şey olmayacak tamam mı?" Bu cümleleri beni sakinleştiriyordu ama iç sesimi inandırmaya da yetmiyordu. O adam iğrenç bir adamdı ve benim yüzümden aileme de zarar verebilirdi.

Kalp atışlarım yavaşça düzene girerken, hemşireler de yavaş yavaş odadan çıkmaya başlamıştı. Bir doktor odaya girdiğinde ilk öce kalp atışlarımı gösteren makineye, sonra da Oktay ile bana bakmıştı.

"Çıkın" Hemşirelere yönelik söylediği şey ile, Oktay benden yavaşça ayrıldı ve hemen yanımda duran koltuğa oturdu. Elimi, elinin içine hapsederken, çatık kaşları ile doktora bakıyordu.

.

Murat beni yavaşça kucağına alırken, Oktay somurtuyordu.

"Nil'i bende alabilirdim abi!" Sinirle homurdanan Oktay'ı takmadan, beni arabadan aldığı gibi eve girdi. Diğerleri de arkadan gelirken, Ege koşarak salondan çıktı ve bizi koridorda durdurdu.

"Abla!" Heyecan dolu sesiyle konuştuğunda, gülümseyerek ona el salladım. O da bana heyecanlı heyecanlı el sallayarak Murat'ın yanında yürümeye başladı.

Hayaller Ve KırıklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin