"Abi, sence de çok güzel değil mi?" Oktay?
"Çok mu güzel? Mükemmel bir insana güzel mi dedin sen?" Ve Murat?
"Abim haklı." Bu kişide sanırım Emir'di.
"Burada ölüm döşeğinde olan benim yalnız?" Araf abimin konuşması ile gözlerimi hafifçe araladım. Hala göğsünde yatıyordum.
"Sanki öldün, abi." Kuzey'in alayla söylediği şeye karşılık kaşlarım çatıldı. Yerimde rahatsızca kıpırdandığımda, Araf abimin gözleri bana döndü.
"Meleğim, uyandın mı?"
Meleğim.
Bir melek olamayacak kadar kirlenmiş bir insandım oysaki...
Kafamı onaylar anlamda salladığımda, saçlarımı derince kokladı ve küçük bir buse koydu.
"Nil, eğer benimle de uyumazsan seninle tamı tamına, üç saat konuşmam!"dedi Kuzey. Cümlesine güldüğümde kaşları çatıldı.
"Yok, vazgeçtim. Üç saat dayanamam, bu yüzden üç dakika yeterli."dedi ve sırıttı.
"Kes lan." Murat, oturduğu koltuktan aldığı yastığı kafasına fırlattı. Kuzey, kafasına gelen yastıktan kaçınca Murat'a gülümsedi.
"İsabet ettiremedin maalesef, abiciğim."
Onlar tartışmaya devam ederken, Araf beni biraz daha çekti kendine. Gözlerim, Ece Hanım ve Koray Bey'e döndüğünde, bizim gibi sarılmış gülümseyerek bize bakıyorlardı.
Gözlerim bu kez Oktay'a döndü. Çatık kaşları ile bir bana, bir de Araf'a bakıyordu. Kapı açıldığında, içeriye koşarak Ege ve yanında bir kadın girdi.
"Abi!" Hızla yanımıza geldi ve yatağa tırmandı. İkimizin arasına girerek oturdu.
"İyi misin, abi?" Diye sordu Ege, Araf'ın yanağını okşarken. Bu haline güldüm.
"Abine bir şey olur mu hiç? Tabi ki de iyiyim!"dedi ve Ege'nin yanağını öptü. Ege bu kez bana döndü ve ellerini saçlarımda gezdirdi.
"Bende seninle uyumak istiyorum." Kaşlarını çatarak dediği şey ile, gülmemek için dudağımı ısırdım.
"Sus be, velet. İkizim benimle uyuyacak, değil mi Nil?" Bunu diyen Oktay'a baktım. Beklenti ile bakıyordu bana.
Dudağımı büzdüm ve omuz silktim. Odaya bu kez doktor olduğunu düşündüğüm bir adam girdi.
.
"İyiyim anne!" Araf abimin oflayarak söylediği şey ile güldüm. Bu aralar çok mu gülüyordum ne?
"Sus! Bitecek bu çorba!" Annemin dediği şeye dudak büzdü abim.
"Ama anne," Yavru köpek bakışları ile anneme bakarken, annem takmadı bile.
"Bu bitecek dedim, o kadar." Otoriter sesi, inkar istemiyordu. Araf abim pes etmiştlik ile birlikte kafasını salladı.
Annem salondan çıktığında, arkasından Kuzey de çıktı. Oktay kafamın üzerine bir buse koyarak
"Ben bir arkadaşı arayacağım. Birazdan gelirim."diyerek kalktı ve o da çıktı. Salonda artık sadece Araf abim ve ben kalmıştık. Emir ve Ege, yukarıda birlikte oyun oynuyordu.
Araf abim, yediği bir kaşık çorbadan sonra iğrenir bir ses çıkardı. Gülerek yanına gittim ve elindeki kaşığı aldım.
"O şeyi benim yüzümden yeme lütfen."dedi. Kaşlarımı çattım ve elimdeki kaşığa çorba doldurarak ağzına tıktım.
Şok olmuş bir şekilde bana bakarken, ben sırıtıyordum. Ne? Onu yiyeceğimi gerçekten düşünmüş olamazdı değil mi?
Arkamızdan gelen kahkaha sesi ile oraya döndüm. Babam gülerek bize bakıyordu. Araf abim somurtarak
''Hiç komik değil!''dedi. Omuz silkerek bende güldüm.
.
Kestikk!
Biliyorum çok çok kısa bir bölüm oldu özür dilerim gerçekten ama uzun zamandır içimdeki yazma isteğimi maalesef kaybetmiştim.
Diğer bölümde elimden geldiği kadarı ile uzun yazıp, bu bölümün eksiğini kapatmak istiyorum.
Hepinize saygılar. Görüşmek üzere!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayaller Ve Kırıkları
ChickLit/Aile Kurgusu/ Suskunluğa mahkum bir kız. Kız konuşabilecek mi? Aile onu kabul edecek mi? İki karışan çocuk. İki farklı hayat. İki can, iki kalp. Nil sessizdi suskundu. İkizi onun sesi oldu. İkizi ona yoldaş oldu. İkizi onun herşeyi oldu. Nil sus...