Episode 13: ''We have to deal with some changes''

1.1K 91 212
                                    

Merhaba, nasılsınız ballar?? Umarım seveceğiniz bir bölüm olur ve kitap güzel bir şekilde ilerliyordur, düşüncelerinizi gerçekten merak ediyorum. İyi okumalar dilerim! 💜

×××

Sabah uyandığımda gece sarhoşluğundan kalmış gibi sersem, ama yaşadıklarım ve hislerimden ötürü mutlu hissediyordum. Jeongguk onda kalmamı istemişti ki evimize dönmeye karar verdiğimiz zaman saat bir hayli geçti, ama yine de bunu kabul edememiştim. İlişkimiz sınırların çok ilerisine geçse de iç sesime kulak vermiş ve kendimi evde bulmuştum.

Tuhaf bir şekilde ise uyanmamdan kısa bir sonra kendi kendime bir karar vermiştim. Saçlarıma bir değişiklik yapmak istediğimi fark etmiş, öğleden önce dersim olmadığı için ilk iş olarak boyatmaya gitmiştim. Bu ani kararımın sebebini bilmiyordum ama aklımda dolaşan tek şey en son üniversitede rengini değiştirmemdi. O zamanki gibi karamel tonlarında yapmak istemiştim ki kendimi bile şaşırtarak şu anda daha çok yakıştığını düşünmeye başlamıştım.

Hazır olduğum için fakültenin yolunu tutarken parlayan güneşin saçlarıma vurduğunu hissediyor, gereğinden fazla dikkat çektiğini düşünüyordum. Bu pek umursadığım bir durum olmasa da üniversitede daha çok tepki alacağımı düşünüyordum çünkü öğrenciler asla bu fırsatı kaçırmayacaktı.

Tabii asıl aklımda gezinen özel öğrenci Jeongguk'tu.

Bahçeden üzerimden ayrılmayan gözlerle binaya girerken yenilenmiş gibi hissettiğimi göz ardı edemiyordum. Ciddi bir dikkat çektiğimi de bana laf atan ve atmayan her öğrencinin bakışlarından anlıyordum. Bunun beni mutlu ettiğini olabildiğince az göstermeye çalışırken ikinci kata çıktığımda gerçekten de mutluluğum azalmış, Kim Namjoon ile karşı karşıya gelmiştim.

Oysa ki günüm hiç de fena ilerlemiyordu.

''Ah, saçınız cidden çok yakışmış hocam. Yerinde bir karar olmuş.''

Yanından geçip gitmeyi umut ederken önümde dikilmesiyle bu hayalim suya düşmüştü. Bakışlarını sırıtarak yüzümde ve rahatsız edici bir şekilde saçlarımda gezdiriyordu. Hiçbir şey söylemeden direkt saçlarım hakkında konuşması da ayrı sinir bozucuydu.

''Bunun ben de farkındayım, Bay Kim.'' dedim sert bir ses tonuyla. Gözlüklerimi takmak istemediğim için az bile olsa etrafı net seçemiyordum, ki bu işime geliyordu. ''Acaba yolumu mu gözlüyordunuz? Öyle değilse eğer gelir gelmez beni yolumdan alıkoymanızın sebebi nedir içtenlikle merak ediyordum.''

İğnelememe yarım ağız gülerken oyalanmak istiyormuş gibi gözlüğüne dokunmaya başlamıştı. Aramızda çok bir boy farkı olmasa da yapılı vücuduyla benden büyük olması bazen sinirlerimi bozuyordu.

''Zamanınız varsa biraz konuşmak isterim, bence ilginizi çekecek bir konu hocam.''

''Pekâlâ, sanırım şu anda söyleyebilirsiniz diye düşünüyorum.'' ilgimi çekmesi hakkında blöf yaptığını düşündüğü için umursamazca omuz silkmiştim.

Tam anlamıyla bıyık altından gülerken kollarını göğsünde kenetlemiş, çevresine kısa bir bakış atmıştı. ''Burada mı? Aceleye getirmek istediğinizden emin misiniz?''

Tek kaşımı alay eder gibi havaya kaldırmıştım. ''Aceleye getirmek istediğimi kim söylüyor? Sadece yerin pek önemli olmadığını düşünüyorum, sizce de öyle değil mi?''

Bakışları baştan aşağı üzerimde dolaştığında pek onluk olmadığı için şaşırmış ve rahatsız hissetmeye başlamıştım. Ağzında gerçekten hiç hoşuma gitmeyecek bir bakla saklıyor gibiydi ve bunu çıkartması için can atıyordum.

ShamelessHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin