0.4

17.8K 1K 230
                                    

Selam nasılsınız efenim?
İyi olduğunuzu umarak bölümlerle ilgili bir bilgi vermek için bir şeyler diyeceğim böyle ucundan ufak.
Normalde her gün bölüm atıyordum diğer kitaplarada olsun ama artık okul maratonum başlayacak ders çalışmam lazım ondan her gün bölüm gelemeyecek iki günde bir olur büyük ihtimalle bir saat koymam gerekirse size en uygun vakitler hangisiyse öyle yapalım

En uygun vakit👉🏾

Üst satıra bırakın bir sonraki bölümde belirlediğimiz saati haber veririm. En azından bölümler düzenli olsunda karışıklık çıkmasın.

Olmadı instagramdan gelemeyeceği zamanda bildiririm. (Simgemsibişi)

Uzatmadan iyi okumalarrrr

—————-

-2 hafta sonra-

"Eslem abla! Biz çok acıktık!"eğilerek onların boylarına ulaştım. Şırnak sınırı en sıcak günlerinden birini yaşıyordu sanki. Buna rağmen karşımda ki minikler etrafta koşuşturup top oynuyorlardı.

"Yemek saatine biraz daha var ama. Çok mu açsınız ki?" Karşımda ki ikili kafalarını aşağıya yukarıya sallayarak onayladılar. Hafifçe gülümseyerek yanaklarını okşadıktan sonra ayaklanıp çadıra girdim. Atıştırmalık bir şeyler illa ki olmalıydı.

İki haftadır sürekli bu kamptaydım. Hastalara yemek yaptığım gibi kendimi burada buluyordum. Hele son üç gündür geri hiç dönmeden buradakilerle beraber kalmıştım. Hastalar karantinaları bittiği gibi göreve gönderilmişlerdi. En son gördüğümde son akşam yemeklerini teslim etmiştim.

Biraz ekmek biraz peynir bulduğumda ikisini de yarıya bölüp iç yaptıktan sonra çadırdan çıktım.
"Alın bakalım ama gizli bir yerde yiyin ki kimsenin canı çekmesin."kafalarıyla onaylayıp ekmekleri kaptıkları gibi uzaklaşmışlardı.

Onlar gözden kaybolana kadar arkalarından yüzümde bir gülümseme ile izledim. O kadar güzel ve o kadar masum insanlardı ki ister istemez kendimi aralarında buluyordum. Sıcak bir ortamları yardımlaşmaya dayalı bir düzenleri vardı çünkü hepsi biliyordu nasıl zorluklardan geldiklerini. Tek çareleri burasıydı. Tek çareleri askerlerdi. Tek çareleri bizdik.  

Sıcak öyle bir vurmaya başlamıştı ki saçlarım omuzlarıma döküldükçe yakıyordu. Tokam da kaybolup gitmişti.

Ellerimle yukarda bir topuz yapıp her daim yanımda taşıdığım kalemimle tutturdum. Biraz da olsa ensem açılmış omuzlarım hava almıştı.

"Eslem Neva abla!" Bana seslenen çocuklara doğru döndüm. Altı yedi kişilik bir ekipti. Ellerinde ki topu bana göstererek "sende oynamak ister misin bizimle?"

"Ne oynuyorsunuz?"dedim onlara doğru adımlarken.
"İşte onu bulamadık. Bize yardımcı olur musun?"

"Olurum. Bir düşünelim topla ne oyna-"

"Emir Asaf abi!!" Hepsi birden aynı yöne koşmaya başladıklarında oraya döndüm. Zemheri timini görmemle yüzüme bir gülümseme yerleşmişti. Hepsi sağlıklı gözüküyordu.

"Hep Emir hep Emir hani Oğuz abiyi özleyen yok mu ya?!" Hepsi Emirden Oğuz'a yönelmişlerdi bu sefer. Elimde ki topu yere bırakıp kazanların olduğu tarafa yöneldim. Yemekler ne durumdaydı bakmam lazımdı. İnsanların acıkmaya başladığını yüzlerinden okuyabiliyordum.

"Şefim"

"Ah Melek? Bir şey mi oldu?" Genç kız yüzünde ki samimi bir gülümseme ile "biraz acıktıkta yemek ne zaman hazır olur"kazanlara doğru bakıp "hazır yemek. Sen topla herkesi sıraya koyun hemen servis yapalım"

VATAN TARİFİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin