Selam selam selammm
Nasılsınız efenimmmm?
Temizlikten çıktım iyiyizdir inş.Neyse uzatmıyın bölüm aralarını iyice açtım zaten
İyi okumalarrrrrr-------------
-2 gün sonra-
"Eslem abla soğanlar nerde demiştin?"
"Hemen çadıra gir tezgahın altında Melekcim"beni onaylayarak çadıra girdi. Önümdeki kazanı biraz daha son güçle karıştırdım.
Bugün kampımızda düğün vardı. Bu kampta tanışan iki genç bu kampta evlenecekti. Her şeye rağmen hiçbir şeyden eksik kalmamaları için elimizden ne geldiyse almış meydanı süslemiştik. Davul zurna her şey olacaktı. Belki resmiyette yazmayacaktı ama eğlenecektik. Her şeye rağmen.
Askerlerin yardımıyla kazanları yere indirdik. Koca tepsilerde tavuklarda gelmişti. Düğün geleneği tavuklu pilavdır diye baya bir tavuk istemiştik.
"Melek yemekler tamam bende döneyim üstümü değiştirir akşama gelirim"
"Tamam Eslem abla görüşürüz"
"Görüşürüz"çantamı ve bıçak setimi alıp hızla kapıda beni bekleyen araca bindim. Bindiğim gibi hareket edip karargah yolunu tutmuştuk.
İlk gelişimde uzun gelen yola artık alıştığım için o kadar da uzun sürmüyordu. Ya da alıştığım için öyle geliyordu.
Askeri araç karargahın önünde durduğunda atladım. Bu gecede burda kalıp yarın kendi evime geçecektim. Aynı zamanda ertesi günde arabam gelecekti. Garip bir şekilde gittiklerinden beri bizimkilerin sesi çıkmıyordu. Bu bir yandan iyi gelsede öbür yandan içime kuşku düşürmüyor değildi. Arda abimden bile ses çıkmıyordu. En boş vaktimde onu aramam gerekecekti sanırım.
Karargah binasına girip Emir'in odasına ilerledim. Onlarda dün tek gecelik bir göreve gitmişlerdi. Şimdiye gelmiş olmaları gerekiyordu.
Kapıyı çalıp içeri girdiğimde kimseyi göremesemde tuvaletten gelen sesle duşta olduğunu anladım. Dolabımın kapaklarını aralayıp içine göz attığımda elbise giymeye karar vererek Beyaz üzerinde mavi çiçekleri olan elbiseyi çıkardım. Şık olmaktansa tatlı bir düğün olacaktı. Bu elbise gidebilirdi. Altına mavi ipli topuklularımı da giyersem valla müthiş kombin olurdu.
Aklımdakileri onaylayıp istediğim şeyleri yatağımın üzerine çıkardım. Daha sonra ise banyo kapısına dayanıp "işin uzun mu?!"
"Evet!"o görmese de kafamla onaylayarak dış kapıyı kilitledim ve hızla soyundum. Elbisemi giymiş askılarını omuzlarıma geçirirken banyo kapısı açıldı. Allahtan uzunmuş işi. Ne uzun ne uzun.
Altına sardığı bir havluyla çıktı. Vücudu ıslak ve parlak duruyordu. Saçları ise ıslandığı için alnına dökülmüş uçlarından sular damlıyordu. "yavaş kes"dedi dolabının önüne geçerken "gözün kalacak"
"kesmedim!"
"hıhı"
"egoist narsist hıyar!"bana yan bir bakış atıp eline aldığı beyaz gömleği yatağına fırlattı. Altına da siyah bir pantolon çıkardı. "onları mı giyeceksin?"
"evet"
"iyi"yüzüme bile bakmadan tekrar banyoya yönelirken "yakışmış"ağız içiyle söylediği şeye gülümsememeye çalışarak"tam bir hıyarsın"kaşlarını kaldırarak bana baktı. "hıyar?"
"evet hıyar. Çok hıyarsın fazla hıyarsın!"üzerime doğru yürüdüğünde geri adım atmayarak olduğum yerde durdum. Beni tedirgin edemezdi bu hıyar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VATAN TARİFİ
Novela JuvenilHer şeyin bir tarifi vardır aynı vatanın olduğu gibi. Peki Vatan sevgisi tarifli midir? Yoksa bu sevgiye bu yola kendini adamış askerlerin mücadelesinin tarifsizliği mi?