Medya; Cem Adrian&Şanışer - Yeniden
'Omuzlarımızda yaşayamadıklarımızın yüküyle kaybolduk bu sahte ve çirkinliklerle dolu dünyada'
- Eylül Naz Kaya -
Yerde öylece kanlar içinde yatan adamla ne yapacağımı bilemez şekilde etrafımda göz gezdirip tekrar yere baktım. Ben ne yapmıştım öyle.
Dizlerimde ki tüm bağlar çözülmüşçesine yere oturdum, kendimi taşıyamıyordum, ellerimi hissetmiyordum. Ölen sanki benmişim gibi, katil olan sanki ben değilmişim gibi Üşüyordum. Ellerime çevirdim bakışlarımı, ben bu ellerle Allah'ı verdiği bir canı mı almıştım. Oysaki benim hayalim can almak değil can kurtarmaktı.
Hissizleştiğimi hissediyordum, etrafımda kim vardı, ben neredeydim ya da ben kimdim? Bildiğim her şey yok olmuştu. Ben yok olmuştum. Ben bir yağmurlu günde hayatımı yok etmiştim. Dakikalarca orada oturduğumu düşünüyordum, belki saatlerce. Eylül ne durumda bilmiyordum, adam ölmüş müydü onu bile bilmiyordum ama ambulansı aramaya bile cesaret edemiyordum. Bundan sonra ne olacaktı? Bencilce mi davranıyorum diye düşündüm bir an, sadece kendi derdime düşerek ne halde olduğunu bilmediğim Eylül ne durumdaydı? Kafamın ağırlığını taşıyamaz durumdayken ağır ağır kaldırdım gözlerimi, Eylül'e baktım, başı önüne eğikti, boğazında parmak izleri vardı, yanaklarında ve kollarında morluklar ama onun da benden farkı yok gibiydi, donuktu, hissizdi, çaresizdi. Biz ne yaşamıştık öyle. Ona baktığımı hissettiği an o da ağır ağır kaldırdı başını, gözlerimin içine baktı. Yanaklarında olan gözyaşlarının izi bir kez daha canımı yaktı ve de gözlerinde ki o buğu. Kıyafeti paramparça olmuştu, elleri titriyordu ama dönüktü. O gözlerde ölümün sessiz çığlığını görür gibi oldum. Sanki her şey bitmişti ama o da bitmişti, sanki kurtulmuştu artık ama bir hayatı kalmamıştı.
Zorlanarak kurumuş dudaklarını araladı, kısılmış sesiyle "Naptın? " Diye sorabildi sadece, kendini suçlu hissediyordu bunu kaçırdığı bakışlarından anlamıştım. Oysa en son suçlayacağım kişi oydu bunu bilmiyor muydu? Ondan önce sulanması gereken kişi tam karşımda kanlar içinde yatıyordu. Onu ilk defa böyle görüyodum ve bu çok dokunuyordu, onu çok seviyordum, onun için her şeyi yapabilirim diyordum ama birini öldürmek... Ben onun için birini öldürmüştüm. Bu gerçek ile ne yapıcağımı bilmiyordum. Ben şimdi katil mi olmuştum?Bundan sonra ne olacaktı bilmiyorum, biz nasıl hiçbir şey olmamış gibi hayatımıza devam edicektik onu da bilmiyordum. Bundan sonra hayat bizim için kolay olacak mıydı bilmiyorum ama benim yüzümden o da katile ortak olmuş diye anılacaktı. Kimse sormayacaktı niye öldü diye, ne yaptı bu şerefsiz size de siz iki genç kız öldürdünüz bu adamı?
Onu kurtarmak isterken daha beter duruma düşürmüştüm, kendimi de. Bu yolun sonu nereye gidiyor? Yoksa bu, yolun sonu mu? Oysa ben şimdiden çok yoruldum... Ama Eylül benden de yorgundu, kim bilir ben gelmeden önce neler yaşadı, şuan kendimi düşünemezdim, her ne kadar olayları alt üst etmiş olsam da onu bu şekilde bırakamazdım. Belki de her şey bitmişti ama biz son çırpınışlarımızı yaşıyorduk. Kendi kendime kurduğum cümlelerle güç vermeye çalışıyordum kendime, yerden destek alarak ayağa kalktım, Eylül'ün oturduğu koltuğa, yanına ilerledim. Gözleri yerdeki adamdaydı. Tıransta gibi ileri geri sallanıyor gözlerindeki yaşlarla çaresizliğini belli ediyordu. "Bana bak. " Dedim. "Benden önce ne oldu? Hepsini hemen şimdi anlatıyorsun. " Önce hissiz bi şekilde yüzüme baktı, daha sonra kafasını önüne eğerek yerde yatan adama baktı ben başımı çeviremedim korkudan, sanki o adamı görmezsem her şeyi düzeltebilecekmiş gibi Eylül'e bakıyordum sadece, oysa buna gücüm olduğundan emin bile değildim. Biliyordum çünkü bu saatten sonra hiçbir şey düzelmeyecekti.
Eylül bu sefer gözlerini ellerine indirerek ve utandığını belli ederek "Arya" Dedi. Sesi o kadar kısılmıştı ki ve o kadar boğuk geliyordu ki kendimi tutamayıp sarıldım, arkadaşım gözlerimin önünde yok oluyordu, güçlü olmam lazımdı, yerde yatan adamı yok saymaya çalışıyordum, oysa bende çok güçsüzdüm, nasıl yapacaktım bunu?
"Çok kötüydü Arya çok" diyip hıçkırarak ağlayan arkadaşımla yerde yatan adama bakmam bir oldu. Olanları duymaya hazırmıydım bilmiyordum. "Bitti Eylül bak iyisin" diyip gerçeklikten uzak sahtelik kokan bir gülümseme sundum can yoldaşıma. Bitti mi gerçekten her şey, bundan sonra iyi olabilirmiydik. Eylül de bu gülümsemeyi fark etmiş olacak ki gözlerini acıyla kısmıştı. "Ambulansı arayalım" bu çok doğru bir fikirdi ama bencilce bunu yapmak istemiyordum. O adamın benim tarafımdan bıçaklandığı öğrenilirse onun ne yaptığı sorgulanmadan içeri alıncaktım. Bir şerefsiz uğruna ömrümü hapishanede dört duvar arasında geçirmek istemiyordum. Bencillikse bencillik, kötülükse kötülüktü. Nasıl ki onlar kadınları öldürüp cesedi canice yakıp sonra da bir savcı tarafından bunun sadece cesedi yok etmek olarak basite indirmek kadar kolaysa bende bencilce bu adam için hapishane köşelerinde sürünmek istemiyordum. "Olmaz Eylül olmaz biteriz. Kaç yıl verirler bize farkında mısın?" başımı delirmişçesine sağa sola sallayıp olmayacağını beden dilimlede belirtmeye çalışırken kapıdan gelen sesle ikimizinde gözleri telaşla büyümüştü.
Bölümü beğendiyseniz yorum atmayı ve yıldıza basmayı unutmayın. B&Z
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM SESSİZLİĞİ
ActionEllerim titriyordu her titreyişte yere damlayan kanların çıkardığı ses ortamın sessizliğine tezat çığlık çığlığaydı. Hepimiz susuyorduk, korkuyorduk. Önümüzde ölü bir beden! Soru soramıyorumdum kendime, kimse tek kelime edemiyordu, ölüm aslında ço...