"Kapatın tüm ışıkları bugün masum bir kız çocuğu ölümü kabul etti"
~Eylül Naz Kaya~Arya Çelik'in Anlatımından;
Yeni bir gün, yeniden doğan bir güneş. Yaşanmış onca şeye inat gözkapaklarımı yeni bir umutla araladığım o gündü bugün... Bugün Semih abi ile konuştuğumuz o görüşmeyi yapacaktık, bize yardım edeceğini söyleyen bu adama o gün sonsuz bir güven duymuştum oysa geçen gün Eylülle olan konuşmamızdan sonra nasıl tanımadığım birine öyle bir güven duydum diye sorgulamıştım kendimi. Şimdi içimde her ne kadar biraz tedirginlik olsa da tarifsiz bir de umutta var. Bugüne başlarken içimde zedelenmiş olan güveni değil de yeniden yeşermiş olan umudumu götürecektim kendimle oraya. Her ne kadar her ihtimali düşünmem gerekse de başka çaremiz olmadığını biliyordum. Umut etmekten başka çaremiz yoktu.
Giyindiğim siyah kazağım ve kot pantolonumun üzerine kalın şişme montumu geçirdikten sonra kapıyı araladım. Eylül de arkamda montunu almış çıkmamı bekliyordu, derin bir nefes alıp Eylül'e geçmesi için izin verdim. Arkama dönüp bu içinde neler yaşamış olduğumuz eve baktım, içimden Allah'a dua edip Eylül'e döndüm, bana tedirgin bakan gözlerini görünce yüzümde buruk bir tebessüm oluştu. Ona az da olsa bir güven vermek istiyordum. "Eylül." dedim, " güven bana, bu sefer olacak, bu sefer umudumuz yüzümüzü kara çıkarmayacak." Kurduğum bu cümleye inanmak o kadar zor geliyordu ki size anlatamam ama mecburdum, başka çaremiz yoktu ikimizinde.
***
Semih abiyi aramış ve Eylül'ün evine yakın olan kafede buluşmak istediğimizi söylemiştim, Semih abi hemen kabul ederken biz Eylül ile çoktan kafeye giden yolda yürümeye başlamıştık. "Eylül Karan'ı hiç gördün mü?" diye sorarken bir anda ortadan kaybolan Karan'ın babasının katillerinin peşinde olmaması için dua ediyordum şayet öyleyse bizi bulabilirdi. "Hayır hiç görmedim ama Arya onun elinde mobese kayıtlarının olduğunuda unutmamak lazım Semih denilen adama bundan da bahsetmemiz gerekiyor." diyerek benim içime yeni bir kurt düşüren Eylül'e dehşetle baktım "Allah kahretmesin Eylül bu benim aklımdan tamamen çıkmış." Eylül'ün yüzü düşerken kafasını önüne eğip "Off Arya biz ne yapacağız böyle?" demesi benim de derin bir off çekmeme sebep olmuştu. Ne yapıcağımızı bilmiyorduk o yüzden de tek umudumuz Semih abiydi.
Eylül ile kafeye girirp boş bulduğumuz yere otururken ikimizinde zihninde Karan'ın elinde olan ve direkt olarak Eylül'ün evini gören mobese kaydı vardı. Biz öyle iğrenç bir işin içine girmiştik ki, bu resmen bir bataklıktı ve biz çırpındıkça içine batıyorduk. Bu işin sonu ne olurdu bilinmez ama biz daha başlangıcında katran karası bir kötülüğe bulanmış ve her bu iş için çabaladığımızda daha da bulanıyorduk o kötülüğe.
Aradan geçen 10 dakikanın sonunda Semih abi kafenin kapısında görünmüştü. Onu görmek içimdeki umudu çoğaltırken bir yandan da korkuyu çoğaltıyordu. "Eylül ,Semih abi geliyor." diyerek uzun uzun masaya bakan gözleri sonunda yüzümü bulmuştu. "Merhaba kızlar umarım çok bekletmemişimdir." diyerek hafif bir şekilde gülümsemişti. Semih abinin en büyük huyu bence gülerek insanları rahatlatmaktı, onu ilk uçurumun orda gördüğümde de böyle gülümsemiş ve o zaman içimde olan korkuyu almıştı. "Hayır bizde yeni geldik zaten Semih Bey." diyen Eylülle bende "Hoş geldin Semih abi dedim." Semih abi ikimize de tebessüm ederek "hoş buldum kızlar, nasılsınız?" diyerek aslında konuşmayı da başlatmış oldu.
Bende Eylül de oldukça gergindik. Ben nasıl olduğumu bile henüz kavrayamadığımdan ağzımı bile açmak istemedim, Eylülse anlamış olacak ki "nasıl olalım işte, berbat bir durumun içindeyiz. Haksız taraf belki de biziz ama Semih bey, biz..." durdu, bir kafede olduğumuzu yeni fark ediyormuş gibi başını önce etrafında gezdirdi ve daha sonra derin bir nefes alıp sesini azaltarak, "biz katil olduk!" dedi. Bu cümleyi her duyuşum içimin titremesine sebep oluyordu ve sanki aradan aylar geçmiş olmasına rağmen bu durumu yeni algılıyormuş gibiydim. Aslında Eylül'e bu durum hakkında konuşmasına bile izin vermek istemiyordum ne de olsa o'nu öldüren bendim, eylül yardıma muhtaç biriydi sadece. O an mantıklı hareket edip, kendime hakim olsaydım, belki de şuan bu konuşmayı yapıyor olmazdık. Ama ya o zaman Eylül de olma... Hayır, hayır. Bunun düşüncesi bile berbattı. Kafayı yemek üzereydim. Eylül'ün bana seslendiğini yeni duyuyordum, düşüncelere dalıp nasıl bir ortamda bulunduğumu unutacak seviyeye ne zaman geldim ben?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM SESSİZLİĞİ
ActionEllerim titriyordu her titreyişte yere damlayan kanların çıkardığı ses ortamın sessizliğine tezat çığlık çığlığaydı. Hepimiz susuyorduk, korkuyorduk. Önümüzde ölü bir beden! Soru soramıyorumdum kendime, kimse tek kelime edemiyordu, ölüm aslında ço...