5.Bölüm-Umutsuzluk-

399 201 145
                                    

Beğenmeyi ve satır arası yorum yapmayı unutmayın lütfen...🤍
~B&Z~

<"Bir umutsuzluk sarmış kalbimin tüm odacıklarını, pencerelerinde parmaklıklar var, içinde bir suçlu, tüm suçlarda da bir hayalim!... ">
~Arya Çelik~

Okulun bahçesine girdiğimde sanki herkes yaptığım şeyi biliyordu, üzerimde suçlayıcı bakışlar hissediyordum. Titrek bir soluk alıp Eylül'e döndüğümde ben daha konuşmaya başlamadan "Mert orada, gidelim mi yanına?" Diye sormuşty. Her şeye rağmen sevdiğim adamın ismini duymak bile kalbimin heyecanla çarpmasına neden olmuştu. Cevap vermeden Eylül'ün elinden tutup her zaman oturduğumuz şuan ise Mert'in oturduğu banka doğru ilerlemeye başlamıştık.

"Günaydın kızlar" diyen Mert'le birlikte Eylül'ün kısık sesli 'günaydınıyla' benim heyecanlı 'günaydınım' arasında çok bariz bir fark vardı.

Mert'le okuldan ve derslerden oluşan konuşmamızda Eylül'ün çok fazla dahil olmaması benim kadar Mert'in de dikkatini çekmiş olmalı ki "İyi misin Eylül, bugün bir değişiksiniz. Arya'da da sende de bir şeyler var sanki telaşlı gibisiniz" dediğinde bakışlarım hızla Eylül'ü buldu, titrek bir gülümseme ile "Ne telaşı Mert ya sende, her zaman ki halimiz işte" dedim, işin içinden çıkmaya çalışmıştım ama Mert hiçte bu sorgulamadan vazgeçecekmiş gibi durmuyordu.

Gözlerini uzaktaki bi noktaya dikip iç çekti, sebebine anlama veremedim. Tekrar dönüp bana baktı, gözlerinde çok garip bir ima vardı sanki ya da hissettiğim suçluluk duygusundan dolayı böyle hissediyordum. "Emin misin Arya? " dedi. "Benden bir şey gizlemiyorsunuz değil mi? " Sustum. Tedirgin olmuştum, o an içimden her şeyi ona anlatıp, ona sarılarak sakinleşmek geçmişti oysa ben daha onu sevdiğimi bile söyleyemezken ona, birini öldürdüğümü nasıl söyleyecektim? Ağzımı açmakta zorlanıyordum, cümle kurmakta bile zorlanıyordum ama bir şekilde cevap vermem gerekiyordu işte. "M-mert, aslında. " Dememle Eylül lafa atladı, korkmuştu. "Evet Mert aslında, Arya bugün biraz rahatsız, dün gece bizde kalıyordu, kötüleşince hastaneye gittik bizde, uykusuz olduğumuz için böyleyiz, yoksa senden ne saklayacağız." Şaşkınlıkla Eylül'e bakıyordum, ben Mert'e anlatmak istemiştim belli ki Eylül'ün henüz cesareti yoktu, haklıydı da. Cümleyi kurduktan sonra yutkunmasından da her şey anlaşılıyordu zaten.

Mert'in sorgulayıcı tavrından kurtulmamıza Eylül'ün yalanı da yetmemişti ama yaklaşan ders saatimiz bizi Mert'in sorusundan kurtarmıştı.

Bizim en büyük hayalimiz hemşire olup hastanelerde canımız çıkana kadar çalışmaktı ama sanırım bu hep hayal olarak kalacaktı çünkü bizi gören bir gizli numara vardı ve bu gizli numara kimdi neden bizi polise şikayet etmedi bilmiyorum. Bu beni her şeyden daha çok korkutuyordu. Olur da eğer hayatımız tamamıyla düzeldiğinde - bu imkansız gibi gözüküyordu-polise şikayet ederse bu bizim sonumuz olurdu.

Biliyordum aslında gizli numara bizim sonumuz olacaktı hissediyorum ve bu his beni gün geçtikçe bataklık gibi içine çekiyordu.

Yürüdüğüm bu yol da sanki ayağımın altında kayıyordu, ellerimin titremesi her seferinde daha da artıyordu, düşüncelerimden kaçmak istiyordum...

***

Bugünlük okul serüvenimiz bitmişti, hayatımda yaşadığım en zor günlerden biriydi bir suçlu olarak insanların arasında normal biriymiş gibi yaşamak.

Eylül yanımda sessizce yere bakarak yürüyorduk, durağa doğru. Gidecek bi evim yokmuş gibi hissediyordum, Eylül'ü o evde tek nasıl bırakacaktım bilmiyordum. Eylül'ün ailesi o çok küçükken ölmüştü. Çocuk yetiştirme yurdunda büyümüştü ama o çok güçlü bi kızdı, o tek başına da olsa hep en güzelini başarmıştı. Ben annemle yaşıyordum, ondan başka da kimsem yoktu, Eylül'e bizimle kalması için her zaman çok ısrar ederdim, hep yük olacağını söyleyip kabul etmezdi ama bugün ona kabul etmemesi gibi bir şans vermicektim çünkü onu o evde ve de böyle bir durumda tek bırakamazdım, eve de gitmezsem annem sorun çıkarıp sürekli sorgulayacaktı. Bu arada annem Eylül'ü çok sever, benden çok bizimle kalmasını isterdi hatta, bu yüzden sorun etmeyeceğini biliyordum ve rahatlıkla Eylül'ü bize götürmek gibi bir karar verebiliyordum.

***

Eylül'ü bu sefer ikna etmem pek zor olmamıştı, burada artık tek kalamayacağının o da farkındaydı, şimdi Eylül'ün bu lanet olası evinde eşyalarını toparlıyorduk. Bu evi tuttuğumuz ilk günü hatırlıyordum, Eylül çok heyecanlıydı, ortaokuldan beri en büyük hayaliydi bir evi olması, o gün dünyanın en mutlu insanıydı kardeşim, şimdi koca bir hayal kırıklığı içindeydik ikimizde.

Eylül benim ortaokuldan beri en yakın arkadaşımdı, lisede de aynı okuldaydık ama sınıflarımız farklıydı, sınav döneminde aynı üniversiteye gitmek için çok çalışmıştık, başarmıştık. Şimdi yine beraber bunca zorluğun üstesinden gelir miyiz bilmiyorum.

Umudum her azalışında, nefesimi kesiyordu...

ÖLÜM SESSİZLİĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin