16. Bölüm -Yerle Bir-

162 50 16
                                    

Evetttt, uzun bir aradan sonra yeniden merhaba canlarım ❤
Umarım severek ve hissederek okuyacağınız bir bölüm olur, keyifli okumalarrr 🫂❤

"Ölümün sancılı yüzü İçimdeki fısıltıyla birleşip beni yok etmeye ant etmiş gibiydi."

             ~Eylül Naz Kaya ~

Eylül Naz Kaya'nın Anlatımından ;

(Arya'nın kaybolduğu sabah)

Arya'ya anlattıklarımın onda nasıl bir yıkım yarattığını gözlerinde görmüştüm. Gözlerinde korku ve kaybedişin kırıklığı vardı. Yalnız kalmak istediğini söylediğinde ona zaman tanımak için oturma odasına geçtim yüzümde yalancı bir tebessümle.

Mert ve Karan hala bizim bıraktığımız masada koyu sohbetlerine devam ederken bende ikisinin karşısına otururarak içimde ki fırtınayı unutmak adına onları dinlemeye çabaladım.

"Eylül, Arya nerede?" diyen Mert ile daldığım düşüncelerden kurtulup "Mutfakta biraz bulaşık vardı yıkayıp geleceğim dedi." Mert oturduğu yerden kalkıp "Ben bir bakayım o zaman" diyip bir şey dememizi beklemeden çıkmıştı salondan.

"Eylül iyi misin?" diyen Karan'la masada olan bakışlarımı kaldırıp onun siyahlarıyla buluşturup "İyiyim, niye sordun ki?" derken son zamanlarda sürekli yaptığım gibi yalancı bir tebessüm kondurmuştum dudaklarıma.

Ya mimiklerimle yalan söylüyordum ya da sözlerimle. Ne zaman bitecekti bu yalanlar? Çok yorulmuştum bu durumdan.

"Moralin bozuk gibi geldi. Mutfakta bir şey mi oldu?" güldüm içten içe, mutfakta çok şey olmuştu, bazı şeylerin farkına varmıştım hatta. Şu ana kadar bir hayal dünyasında yaşadığımı fark etmiştim. Karan'lı günler hayal etmiştim istemsiz, oysa biliyordum ki bizim hikayemiz imkansızdı. Onun babası beni hayallerinde pisletmişti yetmemiş evime kadar girip bana saldırmaya çalışmıştı. Arya olmasaydı belkide o adam istediğini elde edecekti. Düşüncelerimi bölen Mert'in sesiydi.

"Arya, dur!" bağırışıyla Karan ile aynı anda kalkıp salondan çıkmamızla önümüzden koşarak geçen Mert ile öylece birbirimizin suratına bakakalmıştık. Ne oluyordu böyle?

Evden çıktığımızda sokağın ortasında öylece etrafına bakınan Mert ile karşılaştık. Hızlı adımlarla yanına ulaşıp "Mert noluyo?" dediğimde bakışlarını bana çevirmeden "Bilmiyorum" diye bağırıp "Kahretsin bilmiyorum. Arya bir anda koştu gitti. Kaçırdım onu." dediğinde yüreğim korkuyla atmaya başlamıştı. Arya niye bir anda kaçmıştı ki, dediklerim onu bu derece mi korkutmuştu? Evet korkuyorduk ama ben her zaman Arya'nın yanındaydım o niye bu kadar kaybetmişti ki kendini? Niye beni bir başıma bırakmıştı? Biliyorum onun için her şey çok zordu ama benim için de çok zordu. Ben Arya olmadan nasıl baş edecektim bu olaylarla? Arya benim bu hayatta tek sığınağımdı. "Eve gitmiştir belki hmm? " diyip diğer tüm ihtimalleri çürütmek istedim. Düşünmek dahi istemediğim ihtimaller olursa şayet ben nasıl ayakta kalırdım bilmiyordum çünkü.

Mertle Karan'a yüzümdeki telaşı silmeye çalışarak "Arya son zamanlarda pek iyi hissetmiyordu kendini, eğer Mert'te sormuşsa biraz yalnız kalmak istediğinden gitmiş olabilir. Biraz bekleyelim gelir o." dedim. Geleceğini biliyordum. Arya beni bunca saçmalığın içinde bir başıma bırakmazdı ki.

Çok fazla dolu olduğunu biliyordum Mert'te biraz üstüne gitmiş olmalı ondan bu şekilde kaçmıştı işte korkularından, yalnız kalmak iyi gelecekti ona. Daha sonra gelecekti biliyordum.

Mert elleriyle saçlarını hafif hafif çekiştirerek, "Eylül eminsin değil mi bak? Yanına hiçbir şey almadı, pek de iyi görünmüyordu, ben mutfağa gittiğimde ağlamıştı. Gelir değil mi? Olaylar ne, başına bir şey getirmez değil mi?" Mert'in telaşlı sorduğu tüm bu sorular benim de içimde büyük bir tedirginlik yaratmıştı ama içimdeki Arya'ya güveni sonsuz olan tarafım beni bırakmayacağını söylüyordu. O beni bırakmazdı. Gelecekti, sadece birkaç saate ihtiyacı vardı.

ÖLÜM SESSİZLİĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin