"Bana bak, sen beni hırsızlıkla suçlayamazsın!"
"Suçlarsam ne olur?"
"Hiçbir şey olmaz! Ben koskoca Firuze Parfümeri'nin ceo'su Mehmet Bera Özkayahan'ım, ya sen? Sen kimsin de senin suçlaman bir şeylere sebep olsun ha? Kimsin sen?"
Karadeniz damarım...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
MEHMET BERA ÖZKAYAHAN
"Firuze Parfümeri markasının ceo'su Mehmet Bera Özkayahan, iğrenç sapığın teki! Kendisiyle sevgili olan çalışanlarını kayırıyor, olmayanlaraysa türlü türlü mobbing uygulamaktan geri durmuyor! Markasına iş başvurusu yapacaksanız, bu detayın bilincinde olarak yapın!"
"Şerefsiz."
"Bir daha markasını gördüğüm yerde kafamı başka yöne çevireceğim."
"Bundan sonra gerekirse kolonya sıkarım ama bu markanın parfümlerini asla kullanmam."
Sosyal medyada ardı arkası kesilmeyen nefret yorumlarını okumaya, Kerem'in, "Oooo," diyerek araya girmesiyle son verdim. "Yalnız bu son cümle bayağı ağır olmuş."
Üniversiteden beri arkadaşım olan Kerem'in bu cümleyi dalga geçmek amaçlı söylediğini bilsem de, onu umursamadan elimdeki telefonu öfkeyle masaya çarptım. Ve onu yanıma çağırmamdaki asıl nedeni söyledim.
"Hakkımda başlatılan bu karalama kampanyasının arkasında kimin olduğunu bulacaksın bana Kerem!"
Karşımda geniş geniş oturmakta olan arkadaşım, sülalem rahat tavrıyla, "Nasıl bulayım oğlum ben onu?" diye sorduğunda öfkeyle bağırdım.
"Ne demek nasıl bulayım lan? Sen polis değil misin!?"
"Öyleyim. Ama bu yazıları yazanların konum bilgisine ulaşmanın kolay bir şey olduğunu mu sanıyorsun sen kardeşim? Kim bilir hangi yerden atıldı bu tweet?"
"Firuze Parfümeri çalışanlarının yaşadığı herhangi bir yerden!" diye bağırarak susmasını sağladım. "O tweeti atan kişinin çalışanlarımızdan biri olduğuna eminim Kerem! Çünkü bu sözleri, ancak benden nefret eden bir çalışan dile getirebilir!"
"Yani hepsi?"
Ona, ne saçmalıyorsun dercesine baktığımda, "Öyle," diyerek sözünün arkasında durduğunu belli etti. "Bahse girerim ki çalışanlarının hepsi senden nefret ediyordur. Sen onların gözünde, kendinden başka hiç kimsenin düşüncelerini umursamayan ve önemsemeyen despot herifin tekisindir..."
Beni bu kadar iyi tanıyor oluşu sinirimi bozdu. "Kerem!"
Dişlerimin arasından adını söylememi umursamadan, "Hayır merakımdan soruyorum," diyerek devam etti. "Onlara bir sabah bile olsun, günaydın dedin mi hiç?"
