"Bana bak, sen beni hırsızlıkla suçlayamazsın!"
"Suçlarsam ne olur?"
"Hiçbir şey olmaz! Ben koskoca Firuze Parfümeri'nin ceo'su Mehmet Bera Özkayahan'ım, ya sen? Sen kimsin de senin suçlaman bir şeylere sebep olsun ha? Kimsin sen?"
Karadeniz damarım...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
FİRUZE SADE ERDEN
Hissettiğim sarsıntı ile kaşlarımı çatarken, üzerinde bir ton yük varmışçasına birbirine yapışmış olan kirpiklerimi zar zor araladım. Ve gözümü alan ışıkların rahatsızlığını azaltmak adına kaşlarımı çatıp elimi yüzüme siper ederken, parmaklarımın arasından ışıkların geldiği noktaya, yani tam sağıma baktım. Yuvarlak camın ardında koca bir gökyüzü olduğunu gördüğümdeyse, gördüğüm şeyin doğruluğundan emin olamayarak gözlerimi büyüttüm.
"Günaydın."
Duyduğum gür sesle birlikte irkilerek tam önüme döndüğümde, uçağın ilerisinden bana doğru gelmekte olan kişiyi görür görmez üzerimde örtülü olan battaniyeyi yere atıp, "Ne oluyor be?" diyerek ayağa kalktım. "Ne işim var benim burada!?"
Benim öfkeli hâlimin zıddına oldukça sakin bir tavırla, "Her şeyi anlatacağım," diyerek tam karşımda durduğunda; onu terslemek için dudaklarımı aralamıştım ki, aklıma gelenle aniden gözlerimi kıstım.
En son emlakçının yanında çalışan çocukla bir kiralık evin içindeydik. Ve ben bir an da bayılmış- hayır hayır, içeceğime atılan uyku ilacının etkisiyle derin bir uykuya dalmıştım. Uykuya dalmadan önce ise eve uzun boylu birinin girdiğini görmüştüm. O kişinin kim olduğunu o an seçemesem de, şu an tam karşımdaki kişi olduğunu anlamıştım.
"Neyi anlatacaksın ya sen?" Sakin ses tonuyla başladığım konuşma, devamında bağırışa döndü. "İçtiğim suya nasıl uyku ilacı attığını mı anlatacaksın!?"
Cümlemin sonunda onu nefretle göğsünden itelediğimde şokla yüzüme baktı. "Ne?"
"Ne demek ne!? Nasıl yaparsın sen böyle bir şeyi!? Sen ne kadar adi, ne kadar iğrenç bir insansın!"
Sözlerim sonunda göğsüne bir vuruş daha yaptığımda, tanıştığımız ilk günkü gibi iki bileğimi de sertçe tutup hareketlerimi kısıtladı ve, "Saçmalama!" diye bağırdı. "Ben senin suyuna uyku ilacı falan katmadım!"
"Sen katmadıysan kim kattı o zaman!?"
"O Çelik denen şerefsiz olabilir mi mesela!?"
Duyduğum isim üzerine bileklerimi onun elinden kurtarma çabama bir son verip durdum. İçimde beliren korkuyu sindirmek için derince yutkundum. Ve az önce bağıran ben değilmişim gibi zar zor duyulacak bir ses tonuyla, "Çelik mi?" diye sordum.
Hâlimdeki değişim, vicdanına dokunmuş olacak ki öfkeli bir soluk eşliğinde ellerimi serbest bıraktı ve sesinin yükselmesine engel olamayarak, "Nasıl bir psikopat kızım bu?" diye sordu. "İçeceğine uyku ilacı katmak ne demek lan? Ben sabahtan beri seni takip ediyor olmasaydım ne olacaktı? Ne yapacaktı sana, düşünebiliyor musun bunları?"
Düşünebiliyordum. Ve bunları düşünmek, o şerefsiz yüzünden aylardan beri normal olmayan psikolojimi daha da kötü bir hâle getiriyordu. Birden uçakta havanın kalmadığını hissederek bir arayış içinde etrafa bakındım.
Bera hareketlerimi takip ederek ne yaptığımı anlamaya çalışırken, burnumdan almaya çalıştığım birkaç derin solukta başarısız olunca, "Nefes alamıyorum," dedim aniden.
"Ne?"
Ona cevap vermek yerine elimi boğazıma götürerek nefes alma çabamı devam ettirdiğimde, "Sade?" diyerek elini bana uzatan Bera'dan yardım dilenircesine elini tuttum. Ve daha fazla ayakta duramayıp olduğum yere çömeldim. O da benimle birlikte çömelip, "Sakin ol," dediğindeyse olamayacağımı belli etmek istercesine başımı iki yana salladım.
"Şu an bir atak geçiriyorsun. Az sonra bitecek. İyi olacaksın."
Olmayacaktım. Buradaki oksijen giderek tükeniyordu ve ben bayılmak üzereydim.
Kapanmak üzere olan gözlerim, Bera'nın bağırışıyla yeniden aralandı. "Bana odaklan Sade! Bak ben buradayım, yanındayım. Hatta sana, seni o aşağılık heriften koruyacağıma dair söz veriyorum! Duydun mu beni? Söz veriyorum!"
Bu atağın tetikleyicisi olan adamdan bahsetmesi bana daha da kötü geldiğinde, "Sade!" dedi bir kez daha yüksek bir sesle. Sözlerinin benim için hiçbir işe yaramadığını anladığındaysa, hiç beklemediğim bir şey yaptı.
Ellerini boynumun iki yanına yerleştirip beni tüm gücüyle kendine çekti.
Ve dudaklarımızı sertçe birbirine bastırdı.
🧪
En erken öpüştürdüğüm çift olarak tarihe geçtiniz, tebriks!
Sizce Bera Sade'yi neden öptü? Ve tavırları size güven veriyor mu?
Bakalım Sade, bu öpücüğün ardından ne yapacak...
15 vote 15 yorum geldiğinde yeni bölüm gelecek. Ama yorum konusunda çok çekingen davranıyorsunuz, halbuki ben votelerden çok yorumlara önem veriyorum. Yorumlar konusunda biraz daha bonkör davranırsanız beni çok mutlu edersiniz. Kaldı ki hayatımda bazı şeylerle uğraşırken bölüm yazmaya ve atmaya uğraşıyorum, bunun karşılığını yorumlarla görmek beni buraya daha çok bağlar. :)
Mesela hikayeyi gerçekten sevip sevmediğinizi, hikaye hakkındaki genel görüşünüzü çok merak ediyorum. Birkaç cümleyle görüş alabilir miyim sizden?
Önce yorumlarda sonra yeni bölümde görüşmek üzere :)
