Adımlarımı daha da hızlandırdım. Hemen oraya gitmek istiyordum. Babas ve Georgia hızlı adımlarla arkamdan geliyordu. Onların arkasından da Beta korumalar geliyordu. Gözlerimin önüne düşen birkaç tutamı geriye doğru attım ve derin bir nefes aldım. Bileğimdeki saati kontrol ettim. Şehir günün ilk ışıklarıyla aydınlanıyor olmalıydı. Rex'i yatakta tamamen çıplak bir şekilde bırakmak kesinlikle hoşuma gitmemişti fakat erken kalkan yol alır demişler.
"Aisha bizi orada bekliyor, değil mi?" dedim omzumun üstünden geriye doğru bakarak.
"Evet," dedi Georgia. "Dün Cyurs'la iletişime geçtim. Şu anda erkek Omegalarla kalıyor. Hatta arkadaş bile edinmiş. İki erkek Omegayla aynı evde kalıyormuş. Yavaş yavaş bilgi toplamaya başladığını söyledi."
"Güzel. Topladığı bilgileri telefonda vermesin ve hiçbir yere yazmasın. Unutacak gibi olursa hemen gelsin ve anlatsın."
"İleteceğiz," dedi Babs.
Koridorun sonundaki odayı gördüğümde gülümsedim. Dün gece Rex, yatağa geçmeden önce sürünün cephane sorumlusuyla görüşmüştü ve yarın benim için silah hazırlamalarını istemişti. Ne kadar istersem o kadar hazırlanacaktı ve benim emirlerim ikiletilmeyecekti. Odanın önündeki Beta korumalar bizi görünce hazır ola geçtiler ve ellerindeki G3'lerin namlularını yere doğrulttular. O silahla yakından vurulan birinin bağırsaklarının nasıl dışarıya fırladığını kendi gözlerimle görmüştüm.
Beta korumalar hemen odanın kapısını açtılar. Kapıdan geçtiğimde bedenimi soğuk sardı. Rutubeti engellemek için oda sıcaklığını sürekli aynı tutuyorlardı ve dışarıda hava 11 dereceydi. Soğuk bir ortamdan daha soğuk bir ortama geçmek üşümeme neden olurdu. Takım elbiseyle olsaydım kesinlikle üşürdüm. Omuzlarıma aldığım palto iyi bir fikirdi.
Cephane odasına göz gezdirdim. Duvarlara asılı silahlara baktım. Silahları kurşungeçirmez olduğuna emin olduğum bir camla koruyorlardı. Demir dolaplarda silahlar asılıydı ve dolaplarda büyük asma kilitler vardı. Odanın başka bir köşesinde miğferler ve kurşungeçirmez yelekler vardı. İçinde mermilerin olduğuna emin olduğum dört büyük konteynır odanın ortasında duruyordu.
"Hoş geldiniz Efendim. Ben cephane odasından sorumluyum. İsmim Lara. Size ben eşlik edeceğim," dedi yanıma gelen kadın. Alfa olduğunu hemen anlamıştım. Üstündeki kamuflajlı cekette rütbeli olduğunu belli eden bir rozet vardı. Saçlarını oldukça kısa kesmişti ve sağa doğru yatırmıştı. Yüzünde korkutucu olduğuna emin olduğum bir yara izi vardı. Sağ kaşına çizik atılmıştı ve kulaklarında bir sürü küpe vardı. Belinde asker kemeri vardı ve kemerde iki silah, yedek şarjör ve bıçak asılıydı. Giydiği şort uzun bacaklarını gözler önüne seriyordu. Bacaklarında dahi yaraların olması birkaç kavgaya girip çıktığının kanıtıydı.
"Hoş buldum Lara," dedim yavaşça. "Bana en iyi silahlarını göster."
Yüzünde bir gülümseme belirdi. Gülümsemesi yarasını daha da belirginleştirdi. "Pekâlâ Efendim. Lütfen beni takip edin."
Önden yürümeye başladığında ben de arkasından yürüdüm. Bir yandan da cephane odasını inceliyordum. Bu odayı gören biri Rex'in büyük bir savaşa hazırlandığını söyleyebilirdi. Irving Sürüsünde de bir cephane odası vardı fakat bu kadar çeşitli değildi.
Lara durduğunda omzunun üstünden ne yaptığına baktım. Çelik bir kapının deliğine anahtar soktu ve kilidi açtı. Sonra kapıyı içeri doğru itip kenara çekildi. "İçeri girin lütfen," dedi. Omuzlarımı dikleştirdim ve kapıdan içeri girdim ama gördüğüm manzara olduğum yerde durmama neden oldu. Tıpkı diğer cephane odası kadar büyük bir cephane odasına daha girmiştik. Tek fark bu odanın ortasında koca bir tankın ve füzelerin olmasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRAL VE HIRSIZ |Omegaverse
AdventureAmacı bir sürüydü. Amacı bir bölgeydi. Amacı ona karşı isyan edenleri yeniden karşısında diz çöktürmekti. Ama en büyük amacı Omegaların da üstün olduğunu kanıtlamaktı. Sürü, bölge, üstünlük... Tüm bunlar onu soyunu devam ettirmek isteyen bir Kralla...