Oy verip yorum yapın lütfen. Okuma oranı ve yorum-oy oranı arasındaki fark beni çok sinir ediyor. Birkaç yorum olsun yapın. Fikirleriniz benim için çok değerli. Zaten bu bölüm Rex hakkındaki düşünceleriniz için devrim gibi olacak. Bu bölüm için çok uğraştım ve satır arası yorumlarınızı bekliyorum tamam mı? Üzmeyin beni🥹🥹
***
Aile sevgisi nedir? Sevgiyle büyümek ne demek? Normal bir aile nasıl bir şey? Ya da normal bir çocukluk geçirmek?
Eğer güç konumunuzu belirliyorsa bu soruların cevabını veremiyorsunuz. Sadece gücün konumu belirlediği bir ailede doğanlar için geçerli değil bu. Toplumun ortak sorunu. Herkes ebeveyn olamaz, herkes baba olamaz, herkes anne olamaz... Ve artık yaşadığımız dünyada herkes insan olamaz.
Ben böyle bir dünyada doğdum. Ailem, sürüm... Wilhelmina soyu için aile her şeydi. İyi bir imaj çizmek her şeydi. Ve bu soyun üstüne bir leke sürülürse ailenin gerçek yüzü o zaman ortaya çıkardı. Lider dediğin ailesi için her şeyi yapmalı, duygularını geriye atıp mantığını kullanmalıydı.
Rex Wilhelmina olana kadar çok şey feda ettim. İlk önce insanlığımı kanıtlayan vicdanımdan kurtuldum. Vicdan söz konusuysa adaletli olamazsın dedikleri için bu yolda ilk önce vicdanımı öldürdüm. Sonra yavaşça duygularımda arındım. Yalnızca sadakat ve mantık kalana kadar duygularımı öldürdüm.
İlk eşimi sevmek için ilk önce etrafımdakileri onu sevdiğime inandırmak istedim. Öyle yaptım. Duygularını kaybettikten sonra o duyguları taklit etmek gayet kolay oluyordu. Çocuğumu kaybettiğimde üzüldüm ama üzüldüğüm daha doğmamış olan o fetüs değildi. Sürüm için üzüldüm, sürümün ismine bir leke sürülecek diye üzüldüm.
Bu beni kötü biri yapar mı?
Belki.
Ama Rory olmak için bunları yapmam gerekiyordu. Önem verdiğim sadakat ve sürüm olmalıydı. Öyle oldu. Tabi kader bana da bir oyun oynadı. Sürümü tehlikeye atan ve sadık olmayan bir Omegayla evlendim. Aptal değilim, elbette beni öldürmeye çalıştığını biliyordum. Bana sadık değildi ve onunda diğer Omegalar gibi öleceğine inandım. Sürümün hurafelerini bende zihnimde taşıyordum ve o Omega'nın da öleceğine emindim. Sürüye sadık olan yaşar dedi babam ve ben ilk eşimin bana sadık olmadığı için öldüğüne inandım. Bunun kefareti olarak kanımı taşıyan o fetüsü de kaybettiğimi düşündüm.
Francis'in burnundan gelen kanı gördüğümde onun da sürünün laneti tarafından ele geçirildiğini düşündüm.
Ama onun yaşaması... Lanet gerçek değil miydi? Üstelik hamileydi. Tehlikeli bir gebelik geçirecekti ama yaşıyordu.
Kararmış bir toplumu aydınlatacak sürü hurafelere inanıyordu. Bunların hurafe olduğunu biliyordum ama zihnime kazınmış olan hurafeler ne kadar mantığım kabul etmese de hayatımın her yerinde vardı. Çocukluğumu böyle geçirmiştim. Hoş o zamanlara çocukluk bile denmezdi.
"Ne düşünüyorsun?"
Bakışlarımı boşluktan çekip Sergei'ye çevirdim. "Önemli bir şey değil."
"Francis'i mi düşünüyorsun?"
Omuzlarımı dikleştirdim. "Önemli bir şey değil diyorum Sergei. Nasıl Francis'i düşünüyor olabilirim? Eğer önemli bir şey deseydim elbette Francis'i düşünüyor olurdum."
Dudakları kıvrılırken gözleri kısıldı. Yüzündeki o tebessümde beni tanıyan bir adamın sinsiliği vardı. "Ne kadar da düşüncelisin sen öyle," dedi alayla. "Ama biliyorsun ki bu tavırların bana sökmez."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRAL VE HIRSIZ |Omegaverse
AdventureAmacı bir sürüydü. Amacı bir bölgeydi. Amacı ona karşı isyan edenleri yeniden karşısında diz çöktürmekti. Ama en büyük amacı Omegaların da üstün olduğunu kanıtlamaktı. Sürü, bölge, üstünlük... Tüm bunlar onu soyunu devam ettirmek isteyen bir Kralla...