Artemis ile tanışmak beklediğinden de iyi gidiyordu Remus için.
Bir-birlerine okudukları kitaplardan bahsediyor, anlamadıkları konuları tartışıyor, beraber vakit geçiriyor ve tüm bu kargaşaların altında eğlenebiliyorlardı.
Remus, Artemis'ten Çapulcular'a her defasında bahsediyordu, ne yaptıklarını, neler yapmayı düşündüklerini ve her şeyi de dahil.
Remus'un hissleri gün geçtikçe yoğunlaşıyordu. Bazı zamanlarda eğer onu görüp gerçekten Slytherin oldğunu öğrenirse unutacağını düşünmüştü ama durum tahmin ettiği yönde gitmiyordu, iç sesi onu ilk defa yanıltmıştı. Artemis'e her defasında daha çok bağlanırken kendini ondan alıkoyamıyor ve bazen hisslerinin karşılıklı olup-olmadığını da merak ediyordu.
Kendisine oldukça imkansız gelen bir ihtimaldi.
Ama bunu istiyordu.
Hem de istemiyordu.
İstiyordu çünkü Artemis ile geçirdiği zamanlarda gerçekten kendisi gibi oluyor ve her konuda onunla derin bir sohbete dalabiliyordu.
İstemiyordu çünkü Kurtadam olduğunu hâlâ ona söylememişti ve söylemek niyeti de yoktu, onu tehlikeye atmak en son isteyeceği şeydi.
Yine de eskisine göre daha rahattı ve günlük hayatına odaklanmaya başlamıştı, bunun sebeplerinden birinin Artemis'in de artık günlük hayatına dahil olması olduğunu da biliyordu Remus Lupin.
Büyük Salon'da öğle yemeğindelerdi. Bu gün günlerden perşembeydi ve Remus, Jane'i bu gün görmemişti. SBD sınavlarına 4 ay kalması nedeniyle cadının çalıştığını düşünüyordu ve bu yüzden onu rahatsız etmemek adına aramamıştı. Anlaşma şekilleri buydu:
Remus Gryffindor'da okuduğu için istediği zaman onunla konuşabilirdi ama Artemis aynı rahatlığa sahip değildi. Bunu asla kendi dile getirmese de, Remus sebebin ailesi olduğunu biliyordu. Artemis'in ortamı tamamen safkanlardan oluşuyordu ve böyle olmaya da devam etmeliydi, Remus'un düşüncesi bu yöndeydi.
Bir şey daha vardı ki, bu Remus'un gözünden kaçmamıştı. Artemis, hiç bir şekilde Çapulcu'ların olduğu ortamda bulunmak istemiyordu, bazen Remus'u çağırmak için geldiğindeyse bu sefer Peter ortadan kayboluyordu. Peter'in ortadan kaybolması Remus ondan bahsettiğinde de oluyordu.
Remus arkadaşlarına daima güvenirdi. Ama Peter'in hareketleri onun için gerçekten çok ilginç bir hal almaya başladığında Peter ortadan kaybolduğu zamanlar onu izlemeye başlamıştı. Bu duruma geleceğini asla tahmin bile etmezdi.
Ve pazar günü, Peter'i zindanlara giden koridorda heykelin arkasında saklanırken bulmuştu. O günden beridir Artemis ile yaptığı şeyleri sadece kendi içinde saklamayı seçmişti.
Pettigrew, Şato'nun bitmek bilmez koridorları boyunca dikkatle ilerliyordu, üstünde Remus'u oldukça şaşırtan bir şey vardı, sahte bir Slytherin cübbesi, kukuletası da başındaydı. Etrafa göz gezdirerek ürkekçe ilerlerken ikisi de Artemis'i aynı anda görmüş olmalılardı.
Artemis, Lysandre ile birlikte yukarı kata doğru ilerliyor, gülerek bir konuyu tartışıyordu. Remus, Gryffindor'lu Lysa'nın bu katta ne işi olduğunu sorgulasa da, Artemis'e odaklanmıştı. Artemis, saçlarının ucunu dalgalandırarak tamamen arkaya doğru taramıştı, bu haliyle bile çok çekici görünüyordu ve Remus ona hayranlıkla bakmıştı. Yine de dikkatini derhal Peter'a yöneltmişti.
İçinde büyük bir suçluluk hissi vardı. Hatta 'Ne yapıyorum ben?' diye bile düşünmüştü ama içgüdüleri onu buna itiyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Can I Take Your Book? ☾︎R.J.L☽︎
Fanfiction☾︎Remus'un alıştığı klasik hayatı, Flourish Blotts kitab etkinliğinde bir kızla karşılaşması ile değişmişti.☽︎ Kitaptakı altı çizili cümleleri döne-döne okudu Remus. Büyük anlamlarla dolu olan bu cümleler Remus'a kızın ne yaşadığını defalarca düşünd...