"Sana bunu kim yaptı bilmiyorsun yani?"
"Defalarca söyledim, Lucius, bilmiyorum."
Gece yarısından geçmesine rağmen Slytherin öğrencilerinden Lucius, Barty ve Rabastan, Evan'ı ziyarete gelmişlerdi.
Barty, odada volta atarak "Değerli nişanlın hiç sana uğradı mı?" diye sordu sırıtarak.
"Sınavlarına az kaldı, üstelik korkmuş olmalı," diye yanıtladı Evan.
"Gelmedi dememek için büyük bir uğraş verdin," Rabastan, kollarını göğsünde birleştirip güldü, "nişanı istemiyir oluşu tüm okula yayıldı. Bununla nasıl baş edersiniz bilmiyorum artık."
Evan, bekledikleri gibi şaşkın bir tepki vermek yerine yumruğunu sıktı. "Kendisi mi söylemiş?"
"Nc, Pettigrew ile kavga ettiğinde küçük adayımız söylemiş bunu. Sonra da Dolohov'a lanet atmay-" Lucius'un sözü, Evan'ın öfkeli sesiyle kesildi.
"O piç fare, nişanlıma lanet atmaya mı kalktı?! Üstelik herkesin içinde?!"
"Atmaya kalkmamış, direkt atmış," Barty dudaklarını büzdü, "en azından yeteneksizdi, Dolohov küçük ağrılarla kurtulmuş."
Evan, içinde kaynayıp taşmaya hazır öfkesini hissedebiliyordu. "Ne yaptığını sanıyor?! O bir Gryffindor, lanet atmak gibi saçma şeylerle kendini ele verecek!"
"Eminim Lord'dan önce Sir Antonin Dolohov'un ona bir sürprizi vardır," Rabastan kaşlarını kaldırdı, "belki de kardeşine sürprizi vardır!"
"Ne sürprizi?" Evan öfkeyle nefes verdi, "Lafı dolaştırıp durmasana!"
"Değerli nişanlın, lanet atıldığında Remus'un yanındaydı. Bildiğimiz kurtadam Lupin'in." Lucius gülmemek için büyük bir uğraş veriyordu.
Evan sessiz kalmayı tercih etti. Demek tekrar Lupin'in yanındaydı, tekrar onun sözünden çıkmıştı.
Evan, bu sefer ailesine yazmak yerine meseleyi kendisi halledebileceğini düşünüyordu. "O tüylü hayvan fazla kaşınıyor, neden ondan uzak durmadığını anlamıyorum, Artemis'in yanında dahi bulunmamalı."
"Anlamıyor musun?" Barty güldü, "Besbelli Dolohov'dan hoşlanıyor, ona nasıl baktığını gördük hepimiz," Evan'a baktı alayla, "bunu bilmemek için kör olmak gerekir, gözlük mü taksan acaba?"
"Bu kadar bilgiliysen istediğin kızı Alex Avery'a kaptırmasaydın, Barty-Bart." Evan kibirle ona bakarken Barty'nin yüzünün değiştiğini gördü.
"Sakın bana söyle seslenme." Kelimeleri tek tek vurgularken aklına Delilah Parkinson gelince başını buladı. Sene başında Alex ile nişanlanmıştı ve Haziran sonunda düğün yapılacaktı.
"Öyle mi? Seslenirsem ne yapabilirsin ki, Barty-Bart?" Evan alayla güldü, onu incitmeyi seviyordu, "İstesen baban senin için bunu halledebilirdi... Tüh! Baban ile konuşmuyorsun, unutmuşum Barty-Bart."
"Kes sesini!" Barty bağırdı, "O aptal herif hiç bir şey yapamazdı, kendi istekleriyle nişanlandılar!"
"Sakin olun, beyler, bizi rezil ediyorsunuz," Lucius saçlarını karıştırdı, "benim gibi doğru seçim yapmayı öğrenmeniz gerek." Bahsettiği şey, Narcissa ile ciddi bir ilişki yürüterek nişanlı olması ve mezun olduklarında evleneceğiydi. Bu durum içindeyken kenara baktığında bir istediği kız elinden alınmış, bir onu sevmeyen kızla takıntılı olduğu için zorla nişanlanmış ve evlenmek kelimesiyle alakası bile olmayan bir çocuk vardı. Kahkahasını bastırmaya çalıştı, çok tuhaf bir ortam olduğuna emindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Can I Take Your Book? ☾︎R.J.L☽︎
Fanfiction☾︎Remus'un alıştığı klasik hayatı, Flourish Blotts kitab etkinliğinde bir kızla karşılaşması ile değişmişti.☽︎ Kitaptakı altı çizili cümleleri döne-döne okudu Remus. Büyük anlamlarla dolu olan bu cümleler Remus'a kızın ne yaşadığını defalarca düşünd...