"Yeter, Artemis, içinde hiç bir şey yok işte!"
Elindeki günlüğü çevirmekten dakikalardır bıkmayan Artemis, Regulus'u duymazdan geliyordu. Kesinlikle iyi bir şey olmadığına emindi ve ne olduğunu öğrenmek istiyordu.
Arkasını çevirdiğinde "Tom Marvolo Riddle" yazısından ve içindeki dükkan isminden- tanıdık olmadığı için bunun bir muggle mağazası olduğu kanaatine varmıştı- başka hiç bir şey yoktu defterde.
Defterin içindeki yazı ise soru yaratıyordu: Günlüğün orada ne işi olurdu ki? Bir öğrenciye aitse bile içi boş oluşu tuhaftı, ki öğrenciye ait olacak kadar içaçıcı bir nesne de değildi.
Artemis iç çekip defteri kapattı. Sıkıca kolunun altında tutarken yemeklere göz gezdirdi, hiç iştahı yoktu.
Salonun geri kalanı da ondan farksızdı.
Dumbledore'un yaptığı konuşma neticesinde okulda bir Ölüm Yiyen olduğu iddiası tekrar ortaya çıkarılmıştı. Üstelik 6 donan öğrenci ve saldırıya uğramış bir Slytherin öğrencisi... Dört binanın da zarar görmüş olması durumu daha da garip hale getiriyordu.
Artemis'in durumu ise farklıydı. Nişanı istememiş olduğu küçük sınıflar tarafından hemen okula yayılmıştı ve şu an oturduğu masada ilk kez yabancı hissediyordu.
Üstüne dikilmiş gözlere bakmak istemiyordu Artemis. Utanıp çekindiğinden değildi, nişanı istemediği belli olmamalıydı.
Bu halde planında küçük bir değişiklik yapması gerekiyordu: Bu oyunu bir süre daha oynayacaktı.
Peter'a kızgındı. Hayatı tam düzene girebilecekken ortaya çıkarak her şeyi mahvediyordu Pettigrew.
Regulus, elini Artemis'in elinin üstüne koydu, "Hey, diğerlerini kafaya takmayı bırak. İstememen çok doğal, senin seçimine kimse karışamaz."
"Mesele o değil," Artemis yavaşça etrafa göz attığında dik bakışlarını asla üstünden çekmeyen Rabastan'ı gördü, "Evan kesinlikle duyacak."
"Evan zaten istemediğini biliyordu, Artemis, duyarsa duysun."
"Hayır! Peter bana lanet attığında yanımda Remus vardı," fısıltıyla Regulus'un kulağına konuştu, "Evan duyarsa hemen aileme yetişecek," göz devirdi, "tabii Pettigrew yetiştirmemişse."
Regulus titrek bir nefes verdi. Artemis saçlarını yüzünden çektiğinde onun çehresine baktı genç oğlan. İki ayda yüzü hem daha da parlaklaşmış hem de soluklaşmıştı. Düşündüğünde çok tuhaf gelse de gerçekten böyleydi, içinde olduğu durum Artemis'i hiç iyi etkilemiyordu.
Bir taraftan yaz tatilinin yaklaşıyor olması düğün ve damga meselesinin yaklaşması demekti, diğer yandan Regulus'un hiç anlam veremediği Artemis'in Remus'a olan inadı vardı, diğer yandan çapulcular ve Evan yüzünden Lysandre ile görüşememesi, son günlerde başına gelen şeyler, kolunda Remus'tan yadigar olarak taşıdığı uzun bir kaç kesik...
Regulus, onun için bir şeyler yapabilmeyi dilese de ne yapacağını çözemiyordu. Eğer sorunu tam anlarsa çözebileceğine emindi, lakin Artemis problemlerini içinde yaşamaya yeminli gibiydi, bir söz söylese gerisinde bin söz de içinde kalıyordu.
Artemis, defteri çantasına atıp yavaşça ayağa kalktığında masadaki gözlerin ona döndüğünü ve hafif fısıltıları hissetti. Toplum dikkatini bu durumlarda hiç sevmeyen biri olarak rahatsızca dışarı yöneldiğinde iki yöne baktı: Batı tarafı Astronomi kulesine giderken diğer taraf Revire gidiyordu.
Artemis, bununla daha çok söylenti yayılmış olduğunun bilincinde olsa da Evan'ın yanına henüz uğramamıştı.
Uğramak da istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Can I Take Your Book? ☾︎R.J.L☽︎
Fanfiction☾︎Remus'un alıştığı klasik hayatı, Flourish Blotts kitab etkinliğinde bir kızla karşılaşması ile değişmişti.☽︎ Kitaptakı altı çizili cümleleri döne-döne okudu Remus. Büyük anlamlarla dolu olan bu cümleler Remus'a kızın ne yaşadığını defalarca düşünd...