BÖLÜM 10. "YUMRU!"

5.5K 233 16
                                    


Keyifli okumalar.

Şarkı ; Orhan Ölmez
- Damla Damla

☆▪︎☆▪︎☆

İnsan aldığı nefeslerle mi hayatta olduğunu hissederdi? Anlamsız gelen yaşamak mıydı? Nefes alan bir insan duygusuzca yaşar mıydı? Yaşanmıştı. Hepsi tek tek bir çok insanın üzerinde test edilmişti. Ve yara alanlar olmuştu. Şuan da hayatı ot gibi yaşamak gibiydi. Bazı insanlar için de.

Hafifçe bedenini esneterek yataktan ayaklarını sarkıtarak indi. Bakışlarını arkasına çevirdi Hazar'ı beklerken boş olan pencereye bir süre şaşkınca bakıp başını hızla iki yana salladı.

Hızla odasındaki banyoyu kullanarak rutin işlerini halledip. Üzerine siyah kot pantolon ve yeşil bir bulüz giyerek odadan çıkmıştı. Bugün pazar olduğu için daha okul başlamamıştı.

Merdivenin sonunda geldikten sonra mutfağa uğramadan bakışlarını etrafta gezdirip aradığı kişiye denk gelince tek kaşını kaldırdı. Hazar masada tek başına oturmuş öylece önündeki kahvaltılığa dalmıştı. Sakin adımlarla kocasına doğru ilerledi boğazını temizleyerek geldiğini fark ettirdi.

Hazar öyle derin dalmıştı ki! Gelen Liya'nın boğazını temizlemesi bile fayda etmemişti. Sanki düşünceleri boş beleş bir boşluk gibiydi. Yaşanan hayat ottan beterdi buna rağmen nefes alıyordu insan, tabi buna yaşamak denirse..

Onu fark etmeyince kaşlarını çattı. "Hazar!?" Sesi sinirli çıkmıştı. Fakat bu Hazar'a fayda etmemiş gibiydi. "Dünyadan Hazar ağama!?" Bastırarak bitirdiği cümleler sinirini açıkça belli ediyordu.

Şimdi ne diye sinirlenmişti ki? Gözlerini devirerek oturacağı sandalyeyi sertçe çekti. Bunun üzerine yerinden sıçrayan Hazar'la göz göze geldi. Mavi gözlerindeki boşluk garip hissetmesine sebep olmuştu. Sanki siniri uçup gitmiş yerine gelen boş gözlerin garipliği içindeki duyguları boğazından asılmış ve bacaklarında sallanmış hissiyatına bırakmıştı.

Kirpiklerini hızla kırpıştırdı. Hazar'da gözlerini Liya'dan çekerek önüne döndü. Bir süre sessizlik geçti aralarından sanki yeminler edilmiş gibiydi. Ne gelen vardı nede giden Liya başını merdivenlere doğru çevirdi. Fakat kimse yok gibiydi sessizce kahvaltısını yapan kocasına çevirdi bu sefer bakışlarını.

"Evdekiler nerde?" Diyerek merakını ortaya koymuştu. Bir kaç saniye geçmesine rağmen hala cevap vermeyen Hazar'a tüm bedenini çevirdi. "Sessizlik yemini ettiysen söyle de ona göre davranayım!" Kaşlarını kaldırmış bir şekilde Hazar'dan bir cevap bekledi.

Hazar derin bir nefes alarak susmak bilmeyen Liya'ya döndü. "Evdekiler bir süreliğine bağ evine gittiler!" Kısa bir açıklamadan sonra geri önüne dönmüştü.

Liya aldığı cevapla başını sallayarak önüne döndü. "Neden ki?" Anlamlandıramayan bir ses tonuydu sorusu.

Hazar elindeki çatalı sakin bir şekilde tabağın üzerine koydu. "Herkesin keyif kahyası değilim! Sormak gelmedi. Gelin hanım! Ah pardon hanımağam bir dahakine inşallah." Sinir bozucu bir cevapla kahvaltısına geri dönmüştü.

Liya mümkünatı oldukça gözlerini kısarak devirdi. "Ya keşke keyiflerinin kahyası olsaydın! Da sorsaydın ne iyi olurdu." Bazen bu adamı anlayamazken sinirlerini bozmaktan başka birşey bilmiyordu.

Hazar hızla bakışlarını Liya'ya çevirdi. "Emredersiniz! Bir dahakine öyle yaparım!" Sinirli bir şekilde kirpiklerinin üzerine düşen kaşlarının altından baktı.

Uzunca bir soluk vererek kahvaltısına devam etti. Nedeni bilinmez bir şekilde bu adamla anlaşamıyordu ters olan bir durumda değil fakat adamın inatçılığı bencilliği bir birine karışınca kabullenemiyordu.

KIZIL ŞEYTAN (BERDEL) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin