BÖLÜM 24. "KAYBOLURUM ADAM!"

3.8K 188 14
                                    

Keyifli okumalar...

Ceylan Ertem
; Odalarda ışıksızım

☆▪︎☆▪︎☆

Vaktin ne zaman geldiğini bilmediğimiz bir kaderimiz vardı. Canımızı yakacağını param parça edeceği yakıp kül edeceğini bilmediğimiz bir hayata sürgündük biz.

Yumruğunu sıkarak sakin olmak için derin nefesler alıyor fakat hala bir faydasını görmüyor daha da deliriyordu. "Daha hızlı sür şunu Kutay!" Araba hızla yol alırken sanki çok yavaş gidiyor gibi hissediyordu. Hazar'ın aldığı tek cevap Liya'nın sınıfından kaybolan küçük bir çocuktu böyle birşey nasıl oldu neden oldu?

Bilmeksizin yolun hızla geçişini izliyordu. Ne kadar şoförüne komut verse de yeterince hızlı gidiyorlardı. Hazar'a ne kadar yavaş gelse de Liya'nın ne halde olduğunu düşünmek bile onu sinirlendiriyor ve sanki kendisini çaresiz gibi hissediyordu.

Araba hızla durduğunda düşüncelerinden sıyrılıp ne kadar acele etse de hareketleri onu kısıtlıyordu. Alt dudağını ısırdı yetemiyor hissiyatı derin yaralar acıyordu yüreğinde. Etrafta olan kalabalığa göz gezdirirken aradığı şeyi bulma umuduna takılı kalmıştı. En sonunda onu gördüğünde saçı başı bir birine girmiş bir şekilde önündeki polis memurlarına birşeyler açıklıyordu.

Adımları attığı an dengesizlik sarsıntıya uğratmıştı. "Ahmet!" Ne kadar istemese de Liya'ya varmak için tekerlekli sandalyeye hala ihtiyacı vardı. Hızla ilerlediği yeri sanki yeri yıkacakmış gibi sert ve hızlı sürmüştü. "Gerçekten sadece beş dakika ayrıldım sınıftan!" Derken sesindeki korku ap açık kendini belli ediyordu.

"Liya!" Liya duyduğu sesle hızla arkasını dönerken Hazar'ı görmüştü. Bedeni titrerken gözleri dolu dolu mavi denizin ardında saklanmış gibiydi. "H..hazar!" Titreyen sesine malup gelmiş ve sanki onu bekler gibi bir kaç adımda aralarındaki mesafeyi kat etmiş gibi adımlarını Hazar'a attı.

Yanına gelen Ahmet'ten destek alarak ayağıya kalktı. Zordu belki ama yeşil yosunlardan süzülen yaşlar kalbini param parça ediyordu. Birkaç adım sonunda sıkıca kollarını doladı Liya, Hazar'a.

Başını Hazar'ın göğüsüne yaslarken gözlerinden süzülen yaşlara mani olamıyordu. "S..sadece b..beş dakika!" Cümleleri sanki ona savaş açmış gibi her defasında takılıp duruyordu. Bu savaşı Hazar'a sarılır sarılmaz kaybetmiş ve direnen yaşlarını onun göğüsünde serbest bırakmıştı.

Kolları biraz daha Hazar'ın beline doladı. "Y...yeminle bir şey o..olacağını b..bilsem o...ordan a..ayrılmazdım!" Sesi hala titrek ve yenimlişti. "Şşştt tamam sakin ol önce" Parmakları kızıl saçlarının arasında gezdirirken başını eğerek minik bir öpücük kondurdu. "Korkma yanındayım.!" Derken sesi kendinden emin çıkıyordu. Hazar'ın Liya'nın bu kadar korktuğunu ilk defa görüyordu. Güçlü olan hırçın kız gitmiş yerine minicik bir kız çocuğu gelmiş gibiydi.

Biraz daha kendine gelmek için sarıldıktan sonra yavaşça Hazar'ın kollarından ayrıldı. Küçük bir çocuğa sahip dahi çıkamamıştı gözleri hızla dolarken Hazar'ın gözlerinin içine baktı. Uzun boyundan dolayı başını kaldırmıştı son anda fark ettiği şeyle şaşkınlıkla kızıl kaşları kavislenirken Hazar'da dikkatle Liya'nın yüzünü izliyordu.

"Hazar sen ayaktasın!" Sesi fısıltıdan ibaretti. Ama Hazar onu duymuştu ne kadar şuan vakti olmasa da hafif bir tebessüm oluştu dudaklarında. "Afedersiniz!" Bir erkek sesi aralarındaki hipnozu bozarken ikisinin de bakışları seslenen polise dönmüştü.

"İfadenizi almak için karakola gitmemiz gerekiyor." Liya yüzünü Hazar'a çevirdi. "Yanımda olacaksın değil mi?" Sesindeki korku ve merakla Hazar'ın gözlerinin içine baktı tekrar. "Sakın korkma yanındayım ben!" Cümleleri biter bitmez minik bir öpücük kondurdu anlına.

KIZIL ŞEYTAN (BERDEL) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin