Keyifli okumalar...Şarkı ;
Yıldız Tilbe & Çabuk Olalım Aşkım...☆▪︎☆▪︎☆
İnsan hayatına dahil ettiği gerçeklerle yaşlanır saklı olanlar bir bir ortaya dökülür saklı kalmazdı. Yürek ne kadar inkar etse de bir gerçek saklandıkça kor olur büyür kör ederdi insanı yara berelerin arasında hayıflardı.
Zorluklarla ortaya dökülmek için gün sayar bir anda açılan ve dökülen yapraklar gibi insanların yüreklerini yakar sessizce süzülürdü. Bir tüy kadar hafifken, öte yandan bir hançer misali düştüğü yeri keskin ve derin yara izi sunardı.
Hazar parmak ucunu dokundurarak Liya'nın kızıl saçını yavaşça kenarıya iterek yüzünün her bir milimini incelemeye başladı. Geçen zaman yaşanan olaylar bir bir unutulurken insanın içinde derin bir yara bırakırdı.
Belki de uzun süreliydi. Belki hiç unutulmayacaktı, ama geçecek bir yara bile bir süre kanar tazeliği ile iyileşmeye başlar kabuk bağlar dökülen yaranın yerine yeni bir deri kaplardı.
Belki de izi kalırdı...
Aradan geçen iki günün ardında Liya nerdeyse toparlanmıştı Hazar'da aklında olan düşünceleri harekete geçirmek için gün kolluyordu. Hazırlattığı sürpriz sadece sahibini bekliyordu. Kızıl kirpiklerinin üzerinde gezindi yeşil yosunlarını kaplamıştı. Elmacık kemiğinde dolaştı minik minik çillerde dolandı bir süre...
Bu kadının her bir yerini ezberine kazımak istiyordu...
Hemde hiç olmadığı kadar istiyordu bunu. Yüzünü yaklaştırarak çillerini öptü derin bir nefesle parmakları arasına aldığı kızıl saçlarını kokladı... Beyaz yastığın üzerine naiflikle serpilmiş hayranlıkla izliyordu.
Dokunmadan, koklamadan, sevmeden geçemiyordu. Ne yapmıştı bu kadın ona bunu da hiç bilmiyordu.
Sanki bir peri masalının içinde kayboluvermişti... Ve hiçte pişman değildi Hazar bu durumdan.
"Ne zaman sevmeyi bırakacaksın..." Uykulu bir sesle gözlerini kırpıştırarak araladı Liya. "Ölünce!" Bi anda duyduğu cümle ile hızla parmaklarını sert bir şekilde Hazar'ın dudaklarının üzerine yapıştırdı.
"Ölünce ne ya!" Çemkirerek yavaşça başını kaldırdı. "Sevmeyi bırakmayacağım anlamında!" Kendini açıklamak isterken daha da bir batırıyordu. "Ölüm kelimesini duymak istemiyorum lütfen!" Sinirle bakışlarını hayranı olduğu mavi denizlere çevirdi.
Hızla başını salladı Hazar "Tamam tamam bir daha söylemeyeceğim." Diyerek kolları arasına çekti Liya'yı. "Yine benden erken kalktın. Nasıl yapıyorsun? Yada şöyle mi sormalıyım? Hiç uyumuyor musun?" Başını hafif geriye çekerek yüzlerini denk getirdi. "Yanımda dünyanın en güzel kadını varken uyumak haram gibi gelir bana..." Tebessüm ederek yeşil yosunların arasında kayboldu.
"Uyu biraz izlemek yerine buna da ihtiyacın var Hazar!" Sitem ederek biraz uzaklaştı. Fazlasıyla sıcak olmuştu. "Sen beni merak etme yeterince uyuyorum ben." Dudaklarını öne doğru büzdü. Çocuk gibi olan Hazar'a kaşlarını kaldırdı Liya. "O ne öyle dudaklar?" Ondan uzaklaşan Liya'ya yaklaştı hızla Hazar.
Çocuksu bir ses çıkararak; "Acıdı öpte geçsin." Şaşkınlıktan ne yapacağını bilemez bir şekilde Hazar'ın maviliklerine baktı. "Çocuk gibisin Hazar!" Sitemi sesine yansımıştı. "Sadece senin yanında çocuk oluyorum ne yapayım?" İnsan en çok sevdiğine nazlanırdı. Burda nazlanması gereken Liya iken Hazar yerini çalmıştı resmen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL ŞEYTAN (BERDEL)
RandomPencerenin kenarında tekerlekli sandalyede, ölmeyi bekleyen adama! Berdel olarak verilmiştim... Urfa'nın dar sokakları üstüne, üstüne gelirken savaşmak hiç bu kadar zor olmamıştı... Liya Dağdeviren Hazar Harzemşah @! Tüm haklar şahsıma aittir. Çal...