Keyifli okumalar...Şarkı ;
İrem Derici- Meftun☆▪︎☆▪︎☆
İnsan gerçekten inanırsa başaramayacağı birşey yoktur. Hazar'da denemiş ve sonunda başarmaya ilk adımını atmıştı..
İlk adım değildi belki küçük bir kıpırtı. Fakat bunu başarmak bile onun için tekrar umudunu kazanmaya yeterdi. Tekrar başlamak bazen zorlsa da insanı yeniden hayata tutunmak minik bir kıpırtı dahi sağlardı insanı...
İnanırsan yaparsın, inanırsan herşeyi başarırsın. Çünkü inanmak başarımanın yarısıdır. Ve kazanmak varsa sonunda inancını kaybetmez zorluklara rağmen çabalar ve başarmanın yoluna adım atardı..
"Hazar!" Bir anda kulağının dibinde bağıran Liya ile yüzünü buruştururken. "Kulağımı sağır ettin.!" Hafif sinir dolu mutlulukta Hazar'ın gördüğünü Liya'da görmüştü ve bu durum küçük bir çığlığın habercisi olup Hazar'ın kulağında çınlamıştı.
"Afedersin! Heyecandan şey oldu öyle.." konuştukça batınca sessizleşti. Hazar tebessüm ederek bakışlarını yosun yeşillere çevirdi. "Eğer inancını körükleyen biri varsa, başaramayacağın hiç birşey yoktur." Kirpiklerini kırpıştıran Liya öylece Hazar'ın gözlerinin içine baktı... Anlamı garip olan duyguların prangalara vurulmuş gibi donup kalmıştı.
Sanki saatler dakikalar geçsede mavi gözlerinin ardında saklı olan küçük bir çocuk, ayaklarını dizlerine kadar çekmiş ve cenin pozisyonu alarak titreyen minik bedenin maviliğinde kaybolmuştu Liya.
Hazar hafif bir hareket edince bir anda ikisi de yere düşmüştü. Liya'da Hazar'ı tutayım derken oda poposunun üstüne oturmuştu. Neyse ki ikisi de fazla bir zarar görmemişti. Tekrar göz göze geldiklerinde bir anda ikisini de kahkaha almıştı ve odayı yankılandıracak büyüklükte kahkaha atmaya başlamışlardı.
Odanın kapısı bir anda açılınca her ikisinin de bakışları oraya dönmüştü. Şaşkınlıkla onlara bakan Murtaza, bey Solmaz, hanım Ayşe, hanım ve Murat beyde vardı. Liya utanarak hızla ayağıya kalktı. "Oğlum?" Ne söyleyeceğini bilmeyerek susmuştu. Solmaz hanım durumu nasıl açıklayacaklarını beklemek durumunda kalmışlardı.
"Düştük." Dedi bir anda Liya utanç dolu sesiyle. "Onu fark ettikte.. Düştükten sonra gülmek neyin nesi?" Ayşe hanım tek kaşını kaldırarak anlamlandıramadığı bir şekilde Liya ve Hazar arasında gezdirdi gözlerini.
Murtaza bey, ve Murat bey Hazar'ın yanına giderek koltuk altlarından kaldırarak onu odada olan yeni eklenmiş çiftli koltuğa oturtular. Hazar soru soran ve içinde kin dolu sözlerini umursamayarak annesine döndü.
"Uzun oldu belki ama.. Sonunda küçük bir kıpırtı ile oynadı. Anne!" Sesindeki heyecana engel olamamıştı. Solmaz hanım kaşlarını çatarak anlamaz bir şekilde Hazar'ın hemen yanına oturdu. "Anlamadım?" Sonra fark ettiği şeyler gözleri hızla dolarken çabucak duygudan duyguya geçişine alışık idiler. "Sen yoksa.." Sesi duygudan sessizleşmişti. Yutkundu sertçe Murtaza bey düşündüğü şey mi olmuştu... "Yürüyor musun?!" Sesi yüksek çıksa da kalbi sanki boğazında atıyordu. Murtaza beyin.
Liya başını eğerek dudaklarını birbirine bastırdı. Parmak uçlarıyla sildi gözündeki yaşını. "Yürüme olmasa da ayağını hareket ettirdi.." Boğazında büyüyen yumru ile suskunluğa oda adım atmıştı. "Vay aslan parçası! İkincisinde koşmanı da bekliyoruz bak.." Murat beyin sözleriyle Ayşe hanım hariç hepsi gülmüştü.
"Tövbe tövbe hele yürüsün bi koşmayı da sonda halleder.." Diyerek güldü Solmaz hanım gözleri dolu doluydu.. İki yılın sonunda oğlu tekrar hayata tutunmaya başlamıştı. Ölü gibi yaşarken sanki bir anda hayata tutunmuştu. Tekrar nefes almaya başlamıştı ve bu da Liya sayesindeydi. Bakışları gelinine kaydı onları öylece uzaktan gözlerindeki yaşı silerek izliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL ŞEYTAN (BERDEL)
RandomPencerenin kenarında tekerlekli sandalyede, ölmeyi bekleyen adama! Berdel olarak verilmiştim... Urfa'nın dar sokakları üstüne, üstüne gelirken savaşmak hiç bu kadar zor olmamıştı... Liya Dağdeviren Hazar Harzemşah @! Tüm haklar şahsıma aittir. Çal...