"Beğendim." demesiyle gözlerimi ona çevirdim. "Yani güzel bir komşu kızsın sonuçta. Güzele güzel deriz."
"Bir şey demedim zaten." dedim gülerek. "Neyse geç oldu. Çocukların uyku vakti çoktan geçti, uyusan iyi olur."
"Bana çocuk demekten vazgeç." dedim sinirle. Alt tarafı aramızda 6 yaş vardı. Birkaç ayın lafını yapmazsınız diye düşünüyorum.
"Ne diyeyim aslan yavusu mu diyeyim?" dedi gıcık bir şekilde. Kaşlarımı çatarak kenara bıraktığı kahve bardağını aldım ve içeri girdim. Alt tarafı bir hediye aldık, ne olmuş yani.
Haspam!Odama girip kendimi yatağıma bıraktım. Burada geçirdiğim iki günü düşünmeye başladım. Her şey biraz fazla hızlı geeçekleşmiş olsa da en azından kendimi bir yere ait hissediyordum. Bir evim varmış gibi...
***
Bahçeden gelen gün ışığıyla gözlerimi açtım. Sabah olmuş gün doğalı henüz birkaç saat olmuştu. Benim için bu saatte uyanmak anormal bir durumdu. Uykuya çok düşkün biriydim.Odamda bulunan lavaboya girerek işlerimi hallettim. Üzerime siyah bir tayt ve kazak giyip dün geceki bardakları yıkamak üzere mutfağa gittim. Mutfağa geldiğimde Tekin'in mutfakta olduğunu gördüm.
"Günaydın." diyerek içeri girdim. Mutfak masasında oturmuş sigara içiyordu. Epey dertli görünüyordu.
"Günaydın Alin." diye yanıtladı sigarasının külünü tabağa dökerken.
"Çok dertli görünüyorsun. Bir sorun mu var?" diye sordum. Belki bana anlatmak istemeyebilirdi ama çok güzel dert dinlerdim. Aslında dinlemekten çok anlatmayı severdim ama eski okulumdaki arkadaşlarım sağ olsun bu işte profesör olmuştum.
"Ya valla Alin. Şimdi ne oldu biliyor musun?" diyerek anlatmaya başladı. Elimi yanağıma koyarak dikkatle dinledim.
"Bir kız var. Görsen var ya nasıl güzel, nasıl tatlı... Buralarda oturuyor böyle karşılaşınca falan konuşuyorduk arada. Sabah arkadaşıyla karşılaştım bir anda beni durdurup Ece'yi istemeye geldiler, dedi."
"Arkadaşı neden durup dururken sana böyle söyledi ki, sevdiğini bilmiyor sonuçta değil mi?" diye sorguladım. Mantıksız gelmişti.
"Yok bilmiyor sevdiğimi. Hayda bana da garip geldi şimdi." dedi şaşkınca.
"Bu bir taktik olabilir belki. Ama bak belki diyorum hemen ümitlenme." dedim hızla.
"Taktik mi?" diye düşündü. "Hay aklınla bir yaşa."
"Hemen sevinme belki biz yanlış anlamışızdır." dedim. Çok fazla sevinmişti hevesinin benim yüzümden kursağında kalmasını istemezdim. "Adı ne bu kızın?"
"Adı Ece. Terzi dükkanı var annesinin orada oluyor çoğu zaman." dedi. Belki bir yerlerden bir şey bulurdum.
"Günaydın." Çakır'ın sesiyle kapıya döndüm. Biz de aynı şekilde yanıtladıktan sonra merakla sordu. "Ne yapıyorsunuz burada sabah sabah?"
"Ece'yi anlatıyordum abi ya." dedi Tekin. Çakır'a abi demişti ama bu yaştan çok saygı için araya koyulan bir hitap gibi gelmişti.
"Oğlum herkese anlatmasana, kızın kulağına gidecek." diye uyardı. Herkes miydim ben? Hani güzel kapı komşusuydum?
"Aşk olsun, Alin herkes mi?" diye sordu benim yerime Tekin.
"Olsun." diyerek yanıtladı. Aşk mı? Kaşlarım havalanınca hemen düzeltti. "Yani olsun çok kişiye anlatma manasında."
Dediklerini önemsemeyerek kendime bir bardak su koydum. Kendi aralarındaki konuşmaları, yanlarında olduğum için ben de duyuyordum.
"Yarım saate çıkmamız lazım işimiz var seninle." dedi Çakır, Tekin'e. "Kahvaltı etmeyecek miyiz?" diye sordu Tekin.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PANSİYON
Genç Kurgu"Safiye teyzeye bakmıştım." dedim. Aynı zamanda meraklı gözlerle pansiyonun içine bakmaya çalışıyordum. "Pazara kadar gitti." dedi ve arkamdaki bavullarıma bakarak ekledi. "Hayırdır bavullarla?" "Pansiyona bavullarımla ne için gelmiş olabilirim sen...