15

13.6K 460 16
                                    

Multimedya: Çakır. (Temsili)



"Önemli ya da değil, sana bir şey olmasından korkuyorum." İyi de neden? Neden benimle ilgileniyor, neden benim için endişeleniyor, en önemlisi beni neden öpüyordu?

"Neden?" diye sordum. Ben tüm sorularım için sormuştum ama o sadece cümlesinden bahsettiğimi zannedecekti.

"Benim için çok değerlisin." Sen seviyorum demesen de olur. Gözlerim ışıl ışıl parlarken ona bakıyordum. Bu cümlenin de bir nedene ihtiyacı olsa da sormadım. Onun için değerliydim.

Yüzümü tuttuğu ellerini ayırıp kahvesini tekrar eline aldı. "Ben görüşeceğim o Kemalle. Sen rahat ol."

"Hayır Çakır." dedim hemen. Benim yüzümden başına bir şey gelsin istemiyordum. Evet hem asker hem de kaslı bir çocuktu, Kemal'i rahatça alt edebilirdi ama Kemal tekin bir çocuğa benzemiyordu. Her an çakısını sallayacak gibi duran bir tipi vardı.

"Şşş, sen karışmıyorsun." dedi. Kaşlarımı çatarak ona baktım.

"Alin." dedi bana bakarak. "Kurt gibi açım biliyor musun?" Dediği şeyle güldüm. Çok samimi söylemişti.

"Safiş yemek yapmıştı akşam." dedim. Çocuk görevden gelmişti, yardımcı olmasa mıydım yani?

"Gel yiyelim." Her an ağlayabilirdim. Bana olan davranışları çok hoşuma gidiyordu. Gerçekten değerli olduğumu hissediyordum. Değerli hissetmek için özel kelimeler, süslü cümleler kullanmasına gerek yoktu. Sanki çok yakın biriymişim gibi bana içini açması, beni yaptığı şeylere dahil etmesi, beni kırmamaya özen göstermesi zaten benim için değerli hissettiren şeylerdi. Çakır bunların hepsini yapıyordu.

Birden aklıma gelen şeyle gözlerim büyüdü. "Benim size bir sürprizim var." dedim heyecanla. Çakır aklımı başımdan aldığı için tamamen unutmuştum.

"Bize?" diye sordu merakla. "Sana ve çocuklara işte. Yemeğini yiyince gösteririm. Onlar da yarın görür artık." dedim uyuduklarını düşünerek.

"Gel gidelim o zaman." dedi. Odasından çıktığımızda kolunu omzuma attı. Yine tav olmuş bir şekilde merdivenleri çıktım. Beraber mutfağa geldiğimizde yemeklerin altını açıp ısınmasını bekledik.

"Ne içersin yanında?" diye sordum. "Ayran olur." dedi.

"Biliyor musun, benim en sevdiğim içecek ayran." dedim tezgaha yaslanarak. "Benim de." dedi. Mutlu olmuştum. Benzer özelliklerimizin olması güzeldi.

"Yanında içsem rahatsız olur musun?" dedi cebinden çıkardığı sigarasıyla. Kafamı iki yana salladım. Daha önce sigara içtiğini görmemiştim ama bahçedesinde daha önce sigara paketi görmüştüm. Bu yüzden şaşırmadım.

"Aç karnına içmeseydin." dedim. "Neden?" dedi. Bana misilleme yaptığı belliydi. "Seninle aynı sebepten." dedim ben de ona yaparak.

"Bak sen." dedi. Sigara içerken oldukça karizmatik görünüyordu. Keşke şu anın fotoğrafını çekip hep bakabilsem. Çakır görevdeyken en zor şeylerden biri ben de hiç fotoğrafının olmayışıydı. Profil fotoğrafı oldukça uzaktan çekilmiş olduğundan pek tatmin etmemişti bakmak.

Ayranları doldurup ısınan yemeği tabağa koydum. Ben aç olmadığım için kendime sadece ayran almıştım.

"Yemeği beraber mi yaptınız?" dedi yemeği göstererek. Kafamı iki yana salladım. "Benim yapmamı mı isterdin?"

"Ona göre dikkatli olacaktım." dedi gıcık bir gülümsemeyle. Yine kızgın bakışlarımın hedefi olmuştu.

"Sen niye yemiyorsun?" diye sordu. "Aç değilim ben."

PANSİYONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin