8

15K 489 47
                                    

"Bana bakın. Sevgili misiniz siz?"

Safiş'in sinirle sorduğu soruyu duyunca içtiğim çorba boğazıma kaçtı. Ben öksürürken Çakır, çaktırmadan gülerek sırtıma vuruyordu. O sırada Safiş de elleri belinde bir cevap bekliyordu.

"Yok öyle bir şey." diye yapmacık bir şekilde yükseldim. "Kim uyduruyor bunları, onu bir bulursam var ya!"

Çakır neden bu kadar yükseldiğimi anlamamış bir şekilde bana bakıyordu. "Çakır, doğru mu söylüyor?" diyerek Safiş beni işaret etti.

"Safiye teyze nereden çıkarıyorsun sen bunları? Yok öyle bir şey." dedi Çakır.

"Bu Kemal niye millete böyle şeyler söylüyor o zaman? Bütün komşular aradı." dedi. Kemal mi?

"Ben o gün dağıtacaktım onun ağzını, o zaman konuşabilecek miydi acaba?" dedi sinirle. Sakin olması adına kolunu tuttum. Göz göze geldiğinde bana bakıp gözlerini kırptı. Konuşmadan anlaşmıştık sanki.

"Sakın bir daha böyle saçma şeyler duymayayım. Konu komşu beni kötü biliyor sonra." diyerek çıktı Safiş. Bu dediğine bozulmuştum. Ve evet, her şeye bozuluyordum. Söylemenize gerek yoktu. Biz şu an sevgili veya benzeri bir şey değildik ama olsak da bu yanlış bir şey olmazdı ki.

"Neden bu kadar kızdı ki?" diye sordum çatallaşan sesimle. "Düşünme sen, iyileşmeye bak." dedi ve odadan çıktı. Ben de biraz dinlensem iyi olacaktı.

*** 2 gün sonra ***

İki gündür iyileşmeye çalışıyor ve dinleniyordum. Çakır'ı ve diğer çocukları bu iki gün hiç görmemiştim. Safiş, "Onlar askerler, hep böyle oluyor." demişti. Ama yine de içimdeki meraka engel olamıyordum. Çakır'a alışmıştım. Bir şekilde karşılaşmalarımızı, atışmalarımızı... Buraya çabuk adapte olmamı sağlayan en büyük faktör Çakırdı. Bu inkar edilemez bir gerçekti. Hayallerimdeki kişi tanımı, Çakırla birebir uyuyordu. Ondan hoşlanmaya başladığımın farkındaydım ama içimdeki korkuya engel olamıyordum. O beni sevmezdi ki.

Safişle bu iki günde Kemal'in bizi sevgili olarak lanse etmesinin sebebini bulmuştuk. Ece tüm gördüklerini duyduklarını Kemal'e anlatmıştı. Tabi Kemal de yaymıştı. İkisini de hiç ilgilendirmeyen bir mesele için neden bu kadar efor harcadıklarını anlayamamıştım. Bu iki günde evden de çıkmadığım için hiçbiriyle karşılaşmamıştım.

Yukarıdan gelen seslerle neler olduğunu anlamaya çalıştım. Bir kalabalık sesi geliyordu. Yukarı çıkıp bakmak adına odamdan çıktım. Çok üşendiğim için pembe pijamalarımı çıkarmamış panduflarımla öylece odadan çıkmıştım. Merdivenin başına geldiğimde gelenin çocuklar olduğunu gördüm. Kalbim ağzımda atmaya başladığında bir şey demeden Safişle konuşmalarını izledim. Kabul ediyorum, onu görmeyi fazlasıyla özlemiştim. Acaba o da beni özlemiş miydi?

"Çakır." dedim. Sesin fazlasıyla mutlu ve heyecanlı çıkmıştı. "Alin." dedi aynı tonda. İçimden ona çok sarılasım gelsede kendimi durdurdum. "Hoş geldiniz." dedim çocuklara da bakarak.

"Hoş bulduk." diye cevap verdiler. Holün ortasında durmuş ben Çakır'a bakıyordum, o bana bakıyordu. "Pijamalar güzelmiş." dedi gülerek. Evet ilk söylediği söz bu olmuştu. Benden hoşlanmadığı hatta hiç o gözle bakmadığı belliydi. Beni küçük görüyordu. Yalandan gülümseyip bir şey demedim.

"Hemen yemek koyayım size, açsınızdır." dedi Safiş. "Yok Safiye teyze, biraz dinlenelim biz. Akşam yeriz." site cevapladı Tekin. Hepsi onaylayınca odalarına doğru gittiler. Belki bahçede karşılaşırdık diye ben de odama gittim.  Kendimi fazla kaptırıyordum, umarım üzülen ben olmazdım.

PANSİYONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin