3.BÖLÜM:"GEÇMİŞİN İZLERİ"

6.1K 302 151
                                    

Yeni bölümden kocaman merhabaaaalaaarr çiçekleriiiimmmm.🌼 Evet evet bölüm biraz geç geldi gerçekten bu konuda hepinizden özür diliyorum. Bölümler tekrar düzenlemeye alındığı için bazı kısımlar baştan sona yeniden yazılıyor. Umarım eksik bir yer veyahut gözden kaçırdığım bir yer kalmamıştır. Umarım beğenirsiniz bölümü, satır arasında ki yorumlarda olacağım bol bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın. Hepsiniz yıldızlar kadar sonsuz seviliyorsunuzzz.🤍

17 Ocak 2003 ANKARA

Derler ki "Bazı hayatlar zaman içinde bağlıdır birbirine." bu yüzdendir ki hayatımıza giren insanların bize yabancı hissettirmemesi, bu yüzdendir ki öylesine gördüğümüz birinin bize hiç yabancı gelmemesi. Bazen yanımızdan geçen birinin size tanıdık gelmesi yada hayatınıza giren kişi ile yaşadığınız şeylerin ortak olması kaderin hayatlarınızı birbirine bağlamasına sebeptir belki.

Ocak ayının yakıcı soğuğu Ankara'nın üzerine bütün ağırlığı ile çöktüğünde bu Ankara ayazında evlerine bir an önce varmak için çırpınan insanların telaşı sarmıştı bütün şehri. Koyu grinin kavradığı gök yoğun bir kar yağışının habercisiyken okulların tatil olması için dua eden küçük çocukların sessiz fısıltıları yankılanıyordu bütün evlerde. Yüksek taş binaların bacalarında tüten siyah dumanlar o binalarda yaşayan kişilerin sıcacık bir yuvada yaşadıklarını tahmin edebilir ve sevgi dolu bir aile saadeti yaşadıklarına kendilerini inandırabilirdi.

Koca şehrin kuytularında kalan, huzursuz sokakların kol gezdiği, kasvetin eksik olmadığı,soğuk havaların daha fazla hissedildiği küçük bir mahalle varlığını kanıtamak istermişsecinse yaşam soluyordu. İnsanların zorlukla geçimlerini yapmaya çalıştıkları, içindeki kötü insanlara rağmen hâlâ merhametini koruyan iyi kalpli aileler çocuklarını kışın acımasız soğuğundan korumak için çabalarken diğer yandan altı yaşında küçük bir kız çocuğu soğuktan titreyen bedeni ile soğuk havaya meydan okurcasına dışarıda saklanacak bir yer arıyordu. İnsanların yanından öylece geçip gittiği o küçük kız babasının gazabından çıkmış kanadı kırık bir serçeydi.

Daha ufacık olan bedeni ile savaşmak zorunda kaldığı yükler omuzlarına ağır geliyordu. Yorgun bakan küçük gözleri, soğuktan kıpkırmızı olmuş burnu ve kurumuş çatlak dudakları ile dışarıdan hiç olmadığı kadar acınası dursa da küçük kızın çatık kaşları ve korkusuz bakışları buna engel olmak için yoğun bir savaş içerisindeydi. Burkulmaya mesken tutmuş yüreği şimdilerde babasının kendisini sevmemesi üzerine içerleniyor attığı her dayağın bir sebebi olduğuna inanmaya çalışıyordu. Küçük yüzüne inat kocaman ela gözleri soğuktan dolmuştu ve ağlamasının onun için iyi olacağının farkındaydı. Göğün grimsi rengi yerini akşamın kör karanlığına yavaş yavaş bırakırken sokakta yürüyen bir kaç kişi her zaman ki gibi kendisini görmezden gelerek aceleci adımlar ile evlerine ilerliyordu.

Alışmıştı küçük kız insanların kendisini görmezden gelmesine zira kendisi belalı bir adam olan ve herkesin nefret ettiği, bulaşmak bile istemediği Hüseyin'in kızıydı. Hak veriyordu küçük kız, annesi bile babasından bu denli korkup köşe bucak saklanırken insanların babasından korkmasını normal karşılıyordu artık. Sevginin ne olduğunu bilmeyen yüreği küçücük bir sevgi kırıntısına muhtaçtı. Şefkat isteyen bedeni şimdi soğuk havanın etkisinden tir tir titriyor ve sıcak bir bedenin kendisini sarmalamasını bekliyordu. Küçük bedeni acımasızlığın kollarına savrulmuştu, sıcak bir yuvada sıcak bir aile ile olmak varken şimdi kış ayının keskin sancılarına maruz kalıyordu.

AHVESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin