Arkadaşlar size belirtmek istediğim bir husus var. Celal bunca yıldır hiç şımartılıp sevilmemiş, hiç saçı okşanmamış, hiç nazı birine geçmemiş. Haliyle şimdi bunların hepsini yaşadığı için çocuk gibi davranıyor.
Yani bu onun bile isteye yaptığı bir davranış, okurken çocuk bu be derken dikkat edin, Mahir çocukla evli değil fakat ruhu erken yaşta büyüdüğü için şimdi çocukluğuna dönebilmiş bir oğlanla evli.
Keyifli okuyun canım sıkılmasın
600 oy, 250 yorum
📍
Kapısının önünü süpürüyordu Celal, kocasını bir saat önce işine uğurlamış, kendi işini çabucak halletmek için işe girişmişti.
Daha gidip ağda alacaktı, vücudu kıllanmıştı yine.
"Kız sabahın 7'si daha! Bismillah." Mahfiruze hanım okula gitmek için yatağından kalkıp gerinmek için cama ilerleyince fark etmişti oğlanı. Celal ertesi gün mecburi bir şekilde hastaneye gideceği için bugün tüm işlerini bitirecek, yarın da kocasıyla hem hastaneye gidecek hem de vakit geçirecekti.
"İşleri bitiriyom çarçabuk, daha bissürü işim var Mahfiruze abla." Acaba ne yemek yapsaydı! Biraz kabak yoğurtlasa... Yanına da bir çorbayla azıcık pilav... Mis gibi olurdu.
"Ay ne bu neşe? Günümü güzelleştirdin vallahi. Ben de bıkkın bıkkın hazırlanıyordum." Güzel gülümsemesiyle Mahfiruze hanımın gününü daha da güzelleştirmişti. İnşallah diye geçiriyordu kadın, inşallah bebeğim de ona benzer.
"Kocacığıma güzel yemekler yapacam. Her yeri de temizliyom, o da beni yarın akşam kumpirik yemeğe götürecek!" Mahfiruze şuh bir kahkaha koyverdi. "Ay Celal ya beni güldürdün ya Allah da seni güldürsün. Kumpir olmasın o?"
"Ay aman ya ondan işte. Böyle pattes varmış, içinde zeytin, peynir ama sert peynirden, böyle eriyomuş... Sonracığıma bezelye varmış... Böyle havuçlu bir şeyler. Mahfiruze abla kocamanmış varya, Mahir dedi ki en az benim kadar varmış."
Kadının gülümsemesi gitmiyordu yüzünden, Celal'in heyecanlı oluşu, böylesine meraklı halleri çok güzeldi. "E sen de pek büyük değilsin neticede, doğru demiş Mahir." Celal alınmış gibi baktı kadına, 19 yaşına basacaktı bu yıl, ne demek pek büyük değilsin?!
Utanmasa koskocaman olacaktı yahu!
"Benim koskocaman olmama bir yaş kaldı abla ya! Küçük müyüm ben? Ayıp!" Dudakları büzülmüş, kaşları hafifçe çatılmıştı. "Yok bebeğim sen kocamansın tabii, yüzün ellerin minicik ya, çok güzeller... Onlar için dedim ben."
Sabah Mahir'in iş yapma tembihinin tam tersini yaparak büyük maşrabayı almış, çiçeklerini sulamaya başlamıştı.
"Tamam... Onlar içinse... Miniciğim ben." Minik olmayı seviyordu hem... Bir kere minik olduğu için Mahir hep onu kucağına alıyordu, belini okşuyordu, tek eliyle onu kavrayabiliyordu.
Sanki birazcık sıcak basmıştı Celal'i, 6 gündür kocasıyla beraber olmamıştı... Bu onlar için uzun bir zaman sayılırdı.
Yanakları pembeleşen oğlana baktı kadın, okul olmasa akşama kadar da bakardı ama minik pek çok öğrencisi onu bekliyordu. "Tabii miniciksin. Ben şimdi okula gidip senin kadar minik insanlarla beraber vakit geçireceğim. Akşam sana uğrarım, neden dün jandarma geldi aldı seni anlatırsın istersen hm? Çok endişelendim."
Celal derin bir nefes aldı, komutanları çok sevmişti. Özellikle Aktan komutan favori jandarma abisi olmuştu onun. "Anlatırım Mahfiruze abla ama bana limonlu çişkek yapacaksın." Kadın son kez kahkaha patlattı. "Cheesecake o bebeğim, yaparım elbette sen yeter ki iste."
"Ayy tamam o zaman."
Bedavadan limonlu çişkeki olmuştu!
📍
Evin dışından bile duyulan mis kokuyla gözlerini kapatıp nefeslendi Mahir, aileye sahip olmanın hazzı.. hele de güzel eşi hamileyken... Bambaşkaydı.
Artık onun için ikinci bir bahar geliyordu peşi sıra. İlki Celal, ikincisi bebeğiydi. Onlara güzel bir hayat yaşatabilmek için her türlü mücadeleye hazırdı, düşse bile her defasında daha güçlü kalkacaktı.
Elindeki bonibon şekerlemelere baktı, geçen gün öylesine aldığı bu şekerlemelere Celal bayılmış, renk renk ayırarak bir gecede hepsini bitirmişti.
Sabah mavi bir dille uyanınca yaramazlığı ortaya çıkmıştı. Gülümsedi Mahir, onun o dilini de yerdi.
Ağır ve biraz aksak adımlarla kapıya vardı genç adam, hiç telaş etmeden ağır ağır çaldı kapıyı. İçeriden gelen tıkırtılardan kendisinin tam tersi bir şekilde oğlanın heyecanlı olduğu anlaşılıyordu.
"Ayyyy kocacımmmm!" Kapı açıldığı gibi Celal kendini genç adamın kollarına atmıştı, Mahir oğlanın belini sararak başından öptü. Kokusu inanılmaz iyi gelmişti akciğerlerine.
"Hoşgeldin... Bana ne getirdin? Yoksa yoksa o şekerlerden mi? Hani renk renk.. mavisi de vardı hani? Bak bir de kırmızı vardı çok güzel." Dili mi açılmıştı Celal'in? Hamile lafı bile ne çok değiştirmişti oğlanı.
Özgüveni yerine gelmişti sanki.
"Evet güzelim, her renginden aldım bu sefer ama az az yiyecen yoksa bebenin sağlığı kötü olur." Celal uslu uslu başını salladı.
Kocasını hiç dinlemiyor, dinlemiş gibi yapıyordu. Şekerdi bu! Şaka mı yahu! Nasıl onları yemeden duracaktı?! "Ee güzelim ev mis gibi yemek kokuyo? Ne yaptın?"
Ayakkabısını çıkardı ve derin bir nefes aldı, rahatlamıştı.
"Kabak kızartıp yoğurtladım, şehriyeden çorba yaptım, yanına da azıcık pilav.." oooh dedi Mahir "Vallahi midemde bayramlar var bu akşam."
Pilav, yoğurtlu yemekler kolay kolay yapılmazdı, pahalı yiyeceklerdi.
"Hadi elini yıka da ben de masayı kurayım." Mutfaktaki derme çatma masada yemeklerini yiyordu ikili, onlar için huzur bu kadardı işte.
Mahir için huzur karşısında oturan oğlandı şüphesiz, oğlan için de kocasıydı. Atlattıkları zorluklar bir yana birbirlerine karşı olan bağlılıkları aynı masada keyifsiz bir gün geçirtmiyordu ikiliye.
Bunca zaman hiç tartışmamışlardı bile.
"Şey ben bugün banyo yaptım, güzelcene temizlendim." Hep kocası mı isteyecekti yani, biraz da kendi istesindi. "Güzel yapmışsın Celal, ben de banyo yaparım mışıl mışıl uyuruz."
Oğlanın kaşları çatıldı. "Uyur muyuz?" Mahir anlamıyormuş halde baktı, ne demişti ki şimdi?" Evet uyuruz, ne yaparız ki?"
"Ya Mahir! Of ya uyu sen tamam mı? O kadar da ağda yapmıştım! Bir daha yapmayacam, pis pis olayım da gör!" Mahir anladığı şeylerle içtiği suyu ağzında zar zor tuttu. "Ay kocacım ne oldu? Ay boğazında mı kaldı? Beddua da etmemiştim Allah Allah! Yutkun kocacım."
Oğlan ayağa kalkıp kocasının sırtını sıvazladı.
"Celal öldürecen mi sen beni? Denir mi öyle? Hamilesin sen." Mahir ne bilecekti ki sanki. "Ne alakası var ya! Hamile insanlar kocasını isteyemiyo muymuş? Çok saçma ya banane."
"Senin o itiraz eden ağzını yerim, doktora soralım ondan sonra izin verirse olur bu iş." Celal kollarını bağladı birbirine. "Peki... Ya bu akşam ya da hiç! Ben gidiyom."
Oğlanın diklenmesine ağzı açık halde bakakaldı Mahir, bu sabah kahvaltıda Mahir'den habersiz bir şey mi yemişti de böyle olmuştu acaba? Düşündü ve bir şey bulamadı genç adam.
Neyse diye geçirdi içinden.
"Ben bulaşığı halledene kadar soyunmuş ol!"
📍
Bizim buralarda kahvaltıda yürek mi yedin derler aslanlar nxndnnd
Böyle de bir bölümdü işte
Bölüm nasıldı
Sizi seviyorum ♥️🌼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yılgın (Bxİntersex)
Tiểu Thuyết ChungTamamlandı📍 🌈 Onu ailesinden kurtaran adama minnetle baktı, elleri çimento kalıntılarıyla ve izleriyle doluydu. Olsun dedi içinden, tek tek silerim ben her bir noktayı... Final: 442k okunma 46.1k beğeni